Yeni yaşama alanları konusunda sıkıntı çeken şehir plancıları ve mimarlar çözüm için ayaklarının altına bakıyorlar! Yapılan çalışmalar, hâlihazırdaki projeler yer altı yaşamının bundan sonra insanoğlunun kaderi olacağını gösteriyor.
MÖ 8. yüzyılın başlarında Nevşehir Derinkuyu'da kurulan şehirde yaklaşık 20 bin kişi yaşıyordu. Zeytin ve şarapla uğraşan halkın yaşadığı; canlı hayvanların, ahırların ve kiliselerin olduğu şehri diğerlerinden ayıran en önemli özelliği yerin altında kurulmuş olmasıydı... Yerin 60 metre altına kadar yayılan Derinkuyu Türkiye'deki tek yer altı şehri değil. Daha şaşırtıcı olan Derinkuyu'nun 8 kilometrelik tünelle Kaymaklı şehrine bağlanması. Kapadokya bölgesinde 30'un üzerinde yer altı şehri olduğu biliniyor. Çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapan bu yer altı şehirleri erken Hıristiyanlık döneminde dinin kabul edilmesine kadar sığınak olarak kullanılmış.
21'inci yüzyılda vizyon sahibi mühendis ve mimarlar tekrar gözlerini yeraltına çevirdiler. Fakat bu sefer onların derdi insanları baskılardan değil, aşırı kalabalıktan kurtarmak.
Yeraltı yaşamı
Amsterdam'ın ünlü kanallarının altında alışveriş ve eğlence yerleri ile parkın bulunacağı yer altı kompleksinin inşası 2018'de başlayacak ve 118 milyar dolara mal olacak. Singapur, Toronto ve Frankfurt'ta da büyük yer altı kompleksleri yapılması planlanıyor.
Sadece alışveriş için değil, Meksikalılar çok yakında yer altında da yaşamaya başlayabilirler. Meksiko şehrinde yapılması planlanan 65 katlı "Earth Scraper" isimli bina, şehir merkezinin 300 metre yer altına kadar inecek. Ters düz edilmiş piramit şeklinde olan bina Bunker Mimarlık tarafından inşa edilecek. Yüzeyde yer alan 10 katlı camdan oluşan binalar yer altında yer alan 10 kat ev, 10 kat mağaza ve 35 kat ofise ışık sağlıyor. Eğer yeryüzünde yaşamaya dair hiçbir probleminiz yoksa bile yer altında yaşamanın tahmin edemeyeceğiniz avantajları var.
Arizona State Üniversitesi profesörü ve US National Fen Akademisi'nce hazırlanan "Yer Altı Yaşamının Geleceği" konulu raporun yazarlarından Samuel Ariaratnam; "Doğal afetlerde nerede olmayı tercih edersiniz 50'nci katta mı yoksa yer altında mı?" diye soruyor.
Ağaç bile yetişecek
New York'taki 1948'den beri kullanılmayan tramvay sisteminin olduğu Lowline Park oldukça geniş bir bölge ve yer altı sistemi için hedefte. Aynalar ve fiber optikler gün ışığını buraya taşıyacak. Güneş ışığı mekanizmaları ve yansıtıcı tüpler yerin altına ışık götürmede önemli rol oynuyorlar. Bu sistem çimen, çalı hatta ağaçların yüzeyden uzak olmalarına rağmen büyümelerini sağlıyor. Sanford Yer Altı Araştırma Merkezi'nin Güney Dakota'daki, yerin 90 ila 2 bin 500 metre arasında yer alan laboratuvarında, mimarlar ve psikologlar, yaşam alanını olabildiğince mutlu hale getirmek için yaptıkları çalışmalarda; gökyüzünü gösteren ekranlar ve vantilatör sistemleri ile yeryüzünde hissettiğiniz havayı sağladılar bile. Tüm bu dizaynlar insanları psikolojik problemlerden korumak için!
Louisiana Tech'te profesör olan Dr. Raymond Sterling; yer altı yaşantısının psikolojik problem yaratacak bir durum olmadığını savunuyor ve Londra metrosunu kullanan çoğunluğu ya da camları olmayan bir ortamda saatlerce konser izleyenleri örnek veriyor.
Geleceğin Tünelleri
Dünyada yer altı yerleşimindeki akılcı çözümlerle birlikte uzayda yaşamı kısıtlayan etkenlerin de ortadan kalkması olası. New Mexico Tech'de profesör olan ve akademik hayatının önemli bölümünü uzayda yaşamı araştırarak geçiren Penelope Boston; "1981'de ilk yayınladığım makalemde; Mars'ta yaşam için 'şişme yeşil evler' önermiştim. Fakat şimdi daha da akıllandım ve yer altının doğru adres olduğunu gördüm" diyor.
"Kilogram başına hesapladığınızda uzaya bir şey çıkarmanın maliyeti çok fazla. Biraz daha yaratıcı olmak lazım" diyen Boston ekliyor: "Ay'da ve Mars'ta yer alan 'lav tüneli' oluşumları insanların yerleşimine uygun olarak değerlendirilebilir. Bir zamanlar lavın aktığı, yatay lav kanalları ve baca gibi yukarıya uzanan dik lav kanalları var. Bu kanallara asansörle hava boşluğundan ulaşılabiliriz."
"Tünelleri içinde yaşanır hale getirmek için, iç yüzeyi köpükle kaplamak gerekir. Yaratılan bu alan aynı zamanda yüzeydeki radyasyondan korunmak için de uygun ortam. Ay'da atmosferden bahsedemiyoruz. Mars'ta ise çok ince atmosfer var ancak manyetik alan yok. Bu yüzden de aynen dünyada olduğu gibi güneş patlamalarından, radyasyondan korunmanız mümkün olmaz. Ancak üzerinizdeki birkaç metrelik kaya ve içinde olacağınız lav kanalı size radyasyonsuz ortam sağlayacaktır" diyen Profesör Boston'ın ilginç bir önerisi daha var. Yer altındaki astroidlerin de yaşam alanına çevrilebileceği. Çünkü bu oluşumların mağara yapısında olma ihtimalleri yüksek. Bütün bunlar gösteriyor ki; bilim kurgu dünyasında bugüne kadar gördüğümüz, başka dünyalarda kurulacak upuzun binalar pek gerçekleşmeyecek gibi. Onun yerine, geleceğin uzay kolonileri yer altında yaşayacak… Sıcak ortam İşin psikolojisi bir kenara, yerin altına şehir kurarken mühendislik alanının karşılaşacağı zorluklar şehrin derinliğine göre de değişiyor. Glasgow Üniversitesi'nde Enerji Mühendisi olan Dr. Paul Younger, "Yerin birkaç metre altındaki ısı, ortalama olarak yer yüzeyiyle aynı seviyede. İngiltere ve ona benzer serin ülkeler ortalama 10 derece hava sıcaklığına sahipler. Daha derine indikçe ısı yükseliyor ve lokasyona bağlı olarak da yaklaşık 500 metreye inildiğinde 25 derece sıcaklık bulunabilir. Yer altı su düzeyinin altında olmanız gerekiyor. Birçok yerleşim alanın altında yer altı su seviyesi 10 metre civarında. Suyu dışarıda tutmak ve temiz havayı içinize çekmek sürekli bir pompalama gerektiriyor. Ciddi bir güç uygulayıp yerin altında kendinize yer açmak ve ortamı canlı tutmak pahalı olacaktır. Ama bunu başarabiliriz, tabii ki ciddi maliyeti var bunun" diyor ve ekliyor: "Kısaca ne kadar büyük yer altı yaşamı o kadar baş ağrısı! Nükleer enerji yer altı yaşamı için gereken gücü sağlayabilir. Fakat atıkların yönetimi ve elden çıkarılması konusu sıkıntılı. Tamamen yer altına yerleşmiyoruz belki ancak büyük çapta şehirleşme size iki seçenek veriyor; ya yukarı çıkacaksınız ya da aşağı ineceksiniz."
Aktüel