Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD) merkezini ziyaret eden Bakan Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, toplumda engellilere bakışın değiştiğini ve değişmeye devam ettiğini dile getirerek, bir şekilde engelli olan insanların kendilerini bir mücadelenin ortasında bulduğunu söyledi.
Engellilerden ve ailelerden tek isteğinin nedenler üzerinde durmadan sonuçlar üzerinde yoğunlaşılması olduğunu vurgulayan Yıldırım, engelli bir çocuğun annesine yazdığı mektubun kendisini de çok duygulandırdığını belirtti. Yıldırım mektubu okuyarak, çocuğun annesinden kendisinden utanmamasını ve kendi kendine yeterli hale gelmesi için gittiği her yere, konsere, tiyatroya, sinemaya götürmesini istediğini aktardı.
Yıldırım, engellilerin mücadelesinde onların önündeki engelleri kaldırmak, sorunlarını azaltmanın bir görev olduğunu ifade ederek, bu nedenle de engelli vatandaşların yaşamlarını kolaylaştırmaya, umut ve özlemlerini gerçekleştirmeye gayret ettiklerini kaydetti.
Bugün olduğu gibi her zaman engellilerin yanında olmaya devam edeceklerine vurgu yapan Yıldırım, "Çünkü bizim felsefemizin temelini 'önce insan' ilkesi oluşturuyor. Onun için engelli kardeşlerimizin eğitimden sağlığa, ekonomiden sosyal hayata kadar geniş bir alana yayılan bütün meselelerine hep insaniyet çerçevesinde baktık. Bütün sorunlarını hep insaniyet noktasından ele aldık. Sorunlarınıza bir anne-baba şefkati ile yaklaşmaya çalıştık. Engelli vatandaşlarımızla ilgili hassasiyetlerimizin hiçbirini bugüne kadar hamdolsun lafta bırakmadık. Bu yöndeki sosyal politika anlayışımızı yardım eksenli değil, hak eksenli tuttuk" diye konuştu.
"ENGELİLER İÇİN 80 YIL BOYUNCA YAPILMAYAN YASAL ÇALIŞMALARI YAPTIK"
Binali Yıldırım, öncelikle bu konuda yapılması gereken ancak 80 yıl boyunca yapılmayan yasal çalışmaları gerçekleştirdiklerini belirterek, şöyle
konuştu:
"Bu anlamda yaşanan sorunlara kapsamlı ve çağdaş çözümler getiren Engelliler Kanunu'nu çıkardık. Engelli arkadaşlarımızın sorunlarının çözümü konusunda arkadaşlarımızın topluma üreten birer fert olarak kazandırılabilmesi için adımlar attık. Memur alımlarında da eşit şartlar altında yarışa girebilmelerine imkan sağlayan engel gruplarına göre ayrı sınav sistemine geçtik. Bu sayede sadece 2 yılda 14 bin engelli vatandaşımızı memur yaptık. Engelli çocuklarımız eskiden yeterince eğitimden istifade edemiyordu. Özellikle üniversiteye giden engelli sayısı iki elin parmaklarını geçmiyordu. Böyle günler gördü bu ülke. Ücretsiz olarak engelli kardeşlerimize taşımalı eğitim imkanı sağladık. Bugün 50 binin üzerinde gencimiz ücretsiz olarak taşımalı eğitim alıyor. 400 bin kişiye evde bakım olanağı verdik."
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı olarak başlattıkları "Hayatın İçinde Ben de Varım Projesi" ile yüzlerce genci bilişim sektöründe iş sahibi yaptıklarına işaret eden Yıldırım, "Demiryollarında, havayollarında, karayollarında, denizyollarında başlattığımız çalışmalar ile garları, havalimanlarını, deniz limanlarımızı engelli vatandaşlarımıza göre tekrar düzenlemeye başladık. Türk Telekom tarafından, faturaların görme engelli abonelere Braille alfabesiyle ulaştırılmasına başlandı" dedi.
Yıldırım, hızlı trenlerde engellilere özel tuvaletler ve tekerlekli sandalyedeki yolcunun rahat seyahat edebilmesine olanak sağlayacak özel bölümler yapıldığını dile getirerek, yüzyılın projesi olarak adlandırılan ve geçen ay açılışı yapılan Marmaray'ı da tamamen engelli vatandaşlara uygun olarak tasarladıklarını söyledi.
"Gören Göz Projesi" ile 5 bin vatandaşa ışık olduklarını bunlarla birlikte engelli insanlara yönelik hükümet desteklerine de artırdıklarını anlatan Yıldırım, "Türkiye'de 2002'den önce bütün sosyal destekler 3 milyar lirayken, şu anda 23 milyar lira. Çünkü bizim amacımız mutlu, hayatın içinde olan, genciyle yaşlısıyla bir arada olan bir Türkiye inşa etmektir. İşte insanına değer veren, insanına sahip çıkan, 'insanı yücelt ki devlet yücelsin' anlayışı budur. Bundan da büyük bahtiyarlık duyuyoruz" şeklinde konuştu.
Engelliler konusunda tek başına hükümetin, tek başına kamunun yapacağı çalışmaların yeterli olamayacağını da ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Tüm vatandaşlarımızın empati kurarak bu sorunu görmesi gerekiyor. Kamu ve sivil toplum örgütleri el ele vererek mücadele etmeliyiz. Hamdolsun Omurilik Felçlileri Derneğimiz bu konuda çok güzel işler çıkarıyor. Kamu kurumlarıyla, yerel yönetimlerle, üniversitelerle ve diğer sivil toplum kuruluşları ile birlikte yaptıkları projeler herkesin dilinde. Kurdukları bakım merkezleri ile birçok vatandaşımızın yardımına koşmaları da ayrı bir güzellik. Ben bu vesileyle kendilerine de ayrıca teşekkür etmek istiyorum."
TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş da Bakan Yıldırım'a engelli vatandaşların ulaşım konusunda yaşadığı sorunları aktardı ve Marmaray'da engelliler için getirilen başarılı uygulamalardan dolayı teşekkür etti.
Baş, Bakan Yıldırım'a engelli bir vatandaşın yaptığı portresini takdim etti. Yıldırım'ın resmi aldıktan sonra "Aslından daha iyi olmuş" demesi salondakileri güldürdü.
MARATON İÇİN ÖNLEMLER ALINACAK
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yıldırım, 17 Kasım Pazar günü yapılacak 35. Vodafone İstanbul Maratonu'nun Boğaziçi Köprüsü'nden de geçilerek koşulacağını belirten bir gazetecinin, ne tür tedbirler alındığı sorusu üzerine, "Gerekli tedbirler alınacak. Boğaziçi Köprüsü bir asma köprü olduğu için o kadar insan birden koşunca bir rezonans riski ortaya çıkıyor. Bu sorunun yaşanmaması için insanlar köprüye grup grup alınacak, koşma şeklinde değil yürüme şeklinde köprüden geçilecek. Köprüyü geçtikten sonra insanlar koşabilirler. Amaç bu şenliği herhangi bir tatsız olaya mahal vermeden tamamlamak" diye konuştu.
Yıldırım, İstanbul Boğazı'na yapılacak 3 köprüye ilişkin de köprü inşaatının son hız devam ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"3. köprüyü çevre yollarıyla birlikte 2015 yılının ortalarında bitirmek ve İstanbullular'ın hizmetine sokmak istiyoruz. Bu çok iddialı bir hedef, dünyada bir ilk olacak. Onun için 3 vardiya çalışılıyor çünkü İstanbul'un bir numaralı sorunu trafik. 3. köprü yapıldığında bütün büyük araçlar buradan geçip gece-gündüz gidecekler. Bu da araçların bekleme nedeniyle yaşadığı ekonomik kaybı önleyecek ve yine şehir içindeki trafiğin yükünü azaltacak."
SABAH