Bir Hollandalı ile evlendi ve 16 yıl orada yaşadı. Üç çocuğu oldu, ikinci çocuğu Daniel çok ender görülen Nager sendromu adlı bir hastalıkla doğunca mücadale dolu bir süreç başladı Özlem Kaymaz bir süredir üç çocuğuyla Türkiye'de yaşıyor, eşinden boşandı. "Her şeyde bir hayır vardır" diyen kraliçe başka çocuklara yardım etmek için kolları sıvadı. 20 yılın ardından ilk kez Pazar SABAH için profesyonel çekim yaptıran Türkiye eski güzeli Kaymaz hedeflerini anlattı
Özlem Kaymaz, 14 yaşında Marie Claire'in ilk Türkiye sayısının kapağına çıkan Türk kızı oldu. 1992 yılında, 18 yaşındayken Türkiye güzeli seçildi. O dönem basında 'İtalyan Liseli', 'Sörfçü Türkiye Güzeli' olarak anıldı. Kısa bir süre modellik yaptıktan sonra bir davette tanıştığı Hollandalı Watze De Vries'e âşık oldu ve evlenip Hollanda'ya yerleşti. Bu arada üç çocuk dünyaya getirdi. Şimdilerde kızı Tara 15, Daniel 11, Dante ise dört yaşında. Tıpkı bir peri masalı gibi süren hayatı ortanca oğlu Daniel'in Nager sendromlu doğmasıyla tepetaklak oldu. Ailenin yaşadığı travma, o dönem dört buçuk yaşında olan Tara'nın 2 yıl seçici suskunluk denen bir rahatsızlıkla yaşamasına neden oldu. Kaymaz'ın tüm bu sancılı süreci atlatması yedi yılını aldı. Daniel'in bugünlere gelebilmesi için 4 milyon avro harcandı. 1.5 yıl önce ailecek Türkiye'ye taşınmaya karar verdiklerinde, eşiyle ara vermek zorunda kaldıkları peri masalına yeniden başlamayı hayal ediyorlardı. Ama olmadı. Kaymaz eşinden kısa bir süre önce boşandı. Özlem Kaymaz'la, engelli bir çocukla yaşamı, ailesinin yaşadıklarını, boşanmaya giden süreci ve Türkiye'de yapacaklarını konuştuk
- Her şey şahane giderken ikinci çocuğunuz Daniel'in doğumuyla hayatınızda yeni ve mücadele dolu bir süreç başlamış. İsterseniz biz de oradan başlayalım...
- Oğlum yüzde 10 yaşam kalitesiyle, ağır engelli olarak hayata başladı. Nager sendromu denen bir DNA kaynaklı bir rahatsızlık bu.
- Nasıl bir rahatsızlık?
- Dünyada şimdiye kadar sadece 75 kişide görülen, Hollanda'da ilk kez Daniel'le kayıt altına alınan ve nedeni bilinmeyen doğumsal bir sendrom. Nager'lı bir kişide çene bölgesi az gelişmiş oluyor, dolayısıyla nefes alması ve yemek yemesi mümkün değil. Nager sendromluların zeka seviyesi ise normal.
- Doğum anında öğrendiniz bu durumu, eşinizle sizin ve ailelerinizin yaklaşımı nasıl oldu?
- Siyah ve beyaz gibi. Daniel doğdu, annem sabahında Türkiye'den geldi. Daniel'i görmeden, elimi tuttu, 'Ne olursa olsun benim evimde bir odası var' dedi. Eşimin ailesinin tavrı ise 'Bu çocuğu hayatınızda tutarsanız, işin gücün, her şeyin mahvolur' şeklindeydi. Ama eşim Kuzeyli gibi davranmadı.
- Daniel'i hayatınızda tutmama gibi bir seçeneğiniz var mıydı?
- Vardı. İlk gece yoğun bakımda kaldığı sırada, 6 saat el pompasıyla yaşatıldı. Bir başka hastaneye sevkedildi ve ameliyat edildi. O gece doktorlar, 'Kalbi durursa müdahale edelim mi?' diye sordu. Ben 'Elbette!' dedim. Eşim 'Bırakın gitsin' dedi. Orada yaşadığımız dini inançlara bağlı ilk ve son görüş ayrılığıdır. Erkek çok daha realist oluyor.
- Sizi bir anne olarak nasıl etkiledi tüm bunlar?
- Daniel'i kucağıma alabilmem 3.5 haftayı buldu. Evime götürebilmem tam bir yıl sürdü. Oğluma bir yıl boyunca 52 kişilik yoğun bakım kadrosuyla birlikte baktım. Beni annesi olarak tanıyıp tanımadığını bile bilmiyordum. Uyurken göğsüme küçük havlular koyuyorum, sabah hastaneye Daniel'e götürüyorum, kokumu unutmasın diye. Evde de dört yaşında bir kızım var, hayatım hastanede geçiyor ama evle de ilgilenmem lazım. Fena hırpalandım.
DANIEL İÇİN 4 MİLYON AV RO HARCANDI
- Eve çıktığınızda sanırım bir yoğun bakım odası kurdunuz...
- Aynen öyle. Annem Hollanda'ya yerleşti. Daniel yemek yiyemiyor, ağzından nefes alamıyor ve konuşamıyordu. Makinalarla yaşıyordu. Trakeostomiyle yaşamı sürüyordu. Yani gırtlağında takılan plastik boru ile. Başında beklemek gerekiyordu. Göbeğinden besliyorduk.
- Kaç yıl sürdü bu?
- 11 yaşında Daniel, bu zamana kadar 15 büyük ameliyat, toplamda 40 müdahale geçirdi. Ama hayatımız New York'ta değişti..
. - Nasıl?
- Daniel Hollanda'daki doktorlar sayesinde yüzde 45 yaşam kalitesine ulaştı. Ama bu yeterli değildi. Hollanda'da belli bir noktaya getirdikten sonra Daniel'i, trekostamiden kurtarabilmek için operasyon gerekiyordu, Amerika'ya götürdük ve orada iki yıl kaldık. Hayatımızı değiştiren adamlar New York'taydı. Bu arada ciddi bir hak mücadelesi yaşadık sigortayla.
- Evet, bir de sağlık harcamaları var. Ne kadar para harcadınız Daniel'in bu günlere gelebilmesi için?
- Yurtdışında sağlık sigortası sistemi var. Bazı harcamaları bu sistem karşılıyor ama Daniel'in üzerinde 4 milyon avroluk emek var. Avrupa'daki sigorta sistemi Avrupa dışındaki bir çözümü karşılamıyordu. Bu nedenle New York'taki tedavi sürecine ilişkin ciddi bir hak mücadelesi yaşadık sigortayla. Neyse ki bunu yapabilme gücümüz vardı. Olmayan insanlar da var. Bir insanın yaşayacağı en büyük dram, çocuğunun sağlığıyla ilgili bir konu için para bulamaması.
- Şimdi ne durumda?
- Biz o durumdan, yüzde 85 yaşam kalitesiyle yaşar hale getirdik Daniel'i. Artık o normal çocukların gittiği okullara gitme hakkını elde etmişti. Çünkü zeka geriliği yok oğlumun. Ama bu Hollanda'da mümkün değildi.
Sabah