Berivan Tapan/Aktuel.com.tr/ÖZEL
ABD'deki ikiz kulelere yönelik gerçekleştirilen 11 Eylül saldırılarının ardından ülkedeki bütün istihbarat birimleri bir merkezde toplandı. Bush hükümeti döneminde temeli atılan Departmant of Homeland Security (DHS- Vatan Güvenliği Bakanlığı), bu merkezin çatı örgütlenmesi haline getirildi. Tarkan Özçelik de burada tek Türk Federal Ajan olarak uzun yıllar görev yaptı. Terör ve Narkotik konularında görevlendirilen Özçelik, "Açık denizde operasyonlara katıldım. Okyanusta, sıvı ve kuru yük taşıyan gemilere yaptığımız operasyonlarda, kimyasal, biyolojik silahların ve teröristlerin bulunması noktasında çalışmalar yaptık" diye başlıyor anlatmaya.
Terörizmin tek başına değerlendirilemeyeceğini söyleyen Özçelik, "Bu nedenle yetiştirilen bütün ajanlar, insan ticaretinden de uyuşturucudan da kara paradan da haberdar olmak zorunda" diyor. Terör ile ilgili akademik çalışmalar yaptığını da anlatan Özçelik, şöyle konuştu:
"Özellikle 11 Eylül'den sonra ABD'deki bütün istihbarat örgütlerinin bir havuzda toplanması istendi ve İç Güvenlik Kanunu değişti. Ben de terör havuzunda çalışan ajanlardan biriydim. Bu birimde FBI'dan da CIA'den de ajanlar olurdu. Ama burada önemli olan hangi birimde görev yaptığınız değil, görevi yapıp yapmadığınız, nasıl yaptığınızdır. Öncelikle ABD'nin iç güvenliğinden sorumlusunuz ve dünyanın diğer yerlerindeki ABD vatandaşlarının güvenliğinden…"
'TÜRKİYE'DE BİRÇOK FBI OFİSİ VAR'
Görev nedeniyle zaman zaman "bukalemun gibi şekilden şekle girdiklerini" söyleyen Özçelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Görev yapılacak ülkeye en uygun kişiler seçilir ancak federal ajan olmak için belli bir dış görünüş şart değil. Söylendiği gibi kızıl saçlı biri ajan olamaz doğru değil. Zaten görev icabı bukalemun gibi olmak zorundasınız. Zaman zaman dünyanın diğer noktalarına gönderilirsiniz. Ben de bir iş takibinde Almanya'da 1,5 ay kalmak zorunda kaldım. Türklerin yoğun olduğu bir bölgeydi. Saç sakal bırakıp, keşif yaptım. Bazı durumlarda inisiyatif almanız gerekir. Bazen kitaplardaki kurallar yetersiz kalır. Örneğin yeterince bilgi gelmemiştir istihbarattan ve ne yapacağınızı bilemezsiniz. O zaman karar vermek zorundasınızdır. Bazen şansızlıklar olur ve başınız derde de girebilir. Bazen de yaralanırsınız. Deşifre olursan can güvenliğin nedeniyle yer değiştirmeniz gerekir. Bu durumda da koruma sağlanır. Zaten Amerika'nın müttefik olduğu birçok ülkede FBI ofisleri var. Türkiye'de de var..."
ABD'nin elindeki tüm teknolojiyi kullandığını belirten Özçelik, "İğneden kameralar gibi bir çok ekipman vardır. Ama bunları açıklayamam. Zaten hiçbir ülke istihbaratı da bu bilgiyi paylaşmaz" diye konuştu.
TÜRKİYE'DE KAÇ AMERİKAN AJANI VAR?
'GÜVENLİKTE HER ZAMAN BOŞLUK VARDIR'
Tüm teknolojik gelişmişliğe karşın "Güvenlikte her zaman boşluk vardır" ifadesini kullanan Özçelik, "ABD'deki bir ajanın bilgisayarının hacklenmesi imkansıza yakındır. Yüzde 99.9 bu mümkün değildir. Ama böyle bir durum yaşanabilir de. O zaman hacker kesinlikle yakalanır.
'FİLMLERDEKİ GİBİ AJANLAR, UYUŞTURUCU TATMAZ'
Uyuşturucu alışverişi sahnelerinin olduğu filmlerin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Özçelik, "Filmlerdeki gibi ajanlar uyuşturucuyu tatmaz. Test kitleriyle dolaşır. İçerisinde özel bir solüsyonun bulunduğu özel enjekte iğneleri vardır. Yoksa hepimiz uyuşturucu müptelası olurduk. 24 Saat adlı diziye danışmanlık yapanlar da bizden emekli olanlar. Yasak olduğu için çok azı gösteriliyor dizide" diyor.
'OBAMA BİLE ERDOĞAN KADAR KORUNMUYOR'
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Barack Obama gibi en üst seviyede korunduğunu söyleyen Özçelik, "Başbakan'ın bu kadar çok kişiyle korunmasına gerek yok. Obama gibi en üst seviyede korunuyor. Ama Türkiye, Ortadoğu'da olduğu için, jeopolitik önemi nedeniyle ve gelen iç ve dış tehditlere göre koruma artırılabilir ya da azaltılabilir. Erdoğan bu kadar çok sayıda kişi tarafından korunuyorsa çok tehdit alıyor olması gerekir" diye konuştu.