Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Şubat darbe davasında, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı başta olmak üzere bazı sanıklar ve avukatların, dosyanın görevsizlik kararıyla askeri yargıya ya da Yüce Divan'a gönderilmesine ilişkin taleplerini reddetti.
28 Şubat sürecinde "darbeye teşebbüs ettikleri" iddiasıyla 37'si tutuklu 103 sanığın yargılandığı davada Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık avukatlarının görevsizlik talebini reddetti. Mahkeme ayrıca sanıkların yargılamanın Yüce Divan'da yapılmasına ilişkin istemlerini de kabul etmedi. Köksal, 5 Eylül Perşembe günü tutuklu sanıkların tahliye taleplerine ilişkin inceleme yapacağını açıkladı.
28 Şubat sürecinde "darbeye teşebbüs ettikleri" iddiasıyla 37'si tutuklu 103 sanığın yargılanmasına Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde öğleden sonra devam ediliyor. Daha önce duruşmaya gelmeyen kimlik tespiti yapılmayan sanık Osman Bülbül duruşmada hazır bulundu. Avukat Mustafa Polat, 28 Şubat sürecine ilişkin daha önce DGM'de açılan soruşturmada verilen takipsizlik karanı mahkemeye sundu. Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, sanık avukatlarının görevsizlik ve Yüce Divan'da yargılanma istemlerine ilişkin heyetin verdiği kararı açıkladı. Köksal, 28 Şubat davasında, aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın da bulunduğu bazı sanıklar ve avukatlarının, dosyanın görevsizlik kararıyla askeri yargıya ya da Yüce Divan'a gönderilmesine ilişkin taleplerini reddetti. Köksal, ret kararının gerekçesinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 145/1 maddesinin son cümlesinde "devletin güvenliğine anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların adliye mahkemelerinde görüleceği"nin hüküm altına alındığına dikkat çekti.
RAHATSIZLANAN KOMAN'A TAHLİYE
İddianamenin okunması sırasında emekli Orgeneral Teoman Koman rahatsızlandı. Duruşma salonu dışına çıkarılan Koman'a sağlık görevlileri müdahale etti. Gerekli görülmesi durumunda hastaneye kaldırılacak olan Koman'ın perşembe günü değerlendirilecek olan tahliye talebi de kabul edildi
ASKERİ MAHKEMELERİN GÖREV ALANI ÇAĞDAŞ ÜLKELERDE OLDUĞU GİBİ DARALTILMAKTA SINIRLI TUTULMAKTA
Mahkeme Başkanı Köksal, 765 sayılı TCK'nın 147. maddesinde "icra vekilleri heyetinin cebren men etmek' ile 5237 sayılı TCK'nın 312. maddesinde, "cebin ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçunun anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine yönelik bir suç olduğu' şeklinde düzenlemeler yer aldığını anımsattı. 2010 yılına yapılan Anayasa değişikliğine dikkat çeken Köksal, değişikliğin gerekçesinde getirilen düzenleme ile askeri mahkemelerin görev alanı, askeri suçların yargılanması ile sınırlandırıldığını vurguladı. Askeri suçun ise yüksek mahkemelerce tanımlanmış bir kavram olduğunu ifade eden Köksal, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına atıfta bulundu. Anayasa Mahkemesi'nin 25 Eylül 1994 tarihli bir kararında "askeri suçun unsurları askeri bir yararı ihlal etmek ve askeri nitelikte olmak' biçiminde açıkladığının altını çizen Köksal, "Bir suçun Askeri Ceza Kanunu'nda açıkça yer almış olmasının onunun askeri suç sayılmasına yetmeyeceği belirtilmiştir" dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin 1 Temmuz 1998 tarihli kararda ise askeri mahkemelerin görev alanının, askeri hizmetlerin yürütülmesindeki özellikler, disiplinin korunması, asker kişilerin aslık, üstlük ilişkileri dikkate alınarak belirlenmesi' gerektiğinin vurgulandığına işaret eden Köksal, ret kararının gerekçesinde, "Bu veriler göze alınarak, askeri mahkemelerin görev alanı çağdaş ülkelerde olduğu gibi daraltılmakta ve asker kişilerin sadece askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri askeri suçlara ait davalarla sınırlı tutulmaktadır. Maddede yer verilen asker kişi, askeri hizmet ve görev ile askeri suç kavramları daraltıcı bir düzenleme olarak askeri gerekler ve demokratik hukuk devleti ile adil yargılanma hakkı gereklerini ölçülü bir şekilde denkleştirmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
ATILI SUÇUN SANIKLARIN GÖREVLERİYLE İLGİLİ DEĞİL
Kanunlarda devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların adliye mahkemelerinde görüleceğinin düzenlendiğine dikkat çeken Mahkeme Başkanı Köksal, ret gerekçesinde şöyle dedi:
"Devletin güvenliğine karşı suçlar ile Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ibaresiyle 26 Eylül 2004 tarihinde 5237 sayılı TCK'nın 4. kısmında ve 5. bölümde yer alan suçlar kastedilmektedir. Dolayısıyla suçların kim tarafından işlenirse, işlensin adliye mahkemelerinde yargılanacağı hükme bağlanmakta, hangi suçların askeri suç ve sanıkların görevleriyle ilgili olduğu belirlenmiştir. Aynı şekilde Anayasa'nın 148/7 maddesinde ise "Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanının görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanır "hükmü içermektedir. Sanıkların üzerlerine atılı suç ve sevk maddeleri nazara alındığında atılı suçun askeri yargı ya da Anayasanın 148. maddesinde belirtilen sanıkların görevleriyle ilgili bir eylemin söz konusu olmadığı anlaşıldığından sanıklara atılı suçun askeri yargı ya da Yüce Divan'ın görevine girmediği anlaşıldığından görevsizlik kararı verilmesi yönündeki taleplerin reddine."
KARAR KALDIRILDI
Hasan Celal Güzel'in Ankara DGM Başkanlığına verdiği dilekçesi sonucunda verilen takipsizlik kararına itiraz edildiğini ve bu itirazın İstanbul 4 No'lu DGM Başkanlığı tarafından reddedildiğini anımsatan Köksal, İstanbul 4 No'lu DGM'nin işlerine bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 19 Temmuz 2013 tarihinde verilen ret kararının CMK'nın 173-6 maddesi uyarınca kaldırıldığını ve soruşturmanın kaldığı yerden devamına dair karar verdiğini belirtti. İddianamenin okunmasının ardından Cumhuriyet Savcısına tavzih (açıklama) konusundaki taleplerle ilgili görüşlerinin sorulacağını ifade eden Köksal, davaya katılma taleplerinin de daha sonra değerlendirileceğini açıkladı.
TUTUKLULUK İNCELEMESİ YAPILACAK
Heyetin ara kararının okunmasının ardından söz alan Çetin Doğan'ın Avukatı Celal Ülgen, CMK 173-6 maddesinde kararın kaldırılması yetkisinin açık olarak mahkeme başkanına verildiğini belirterek, "Takipsizlik kararını veren dönemin İstanbul 4 No'lu DGM'nin Başkanı Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu'dur. Aradan 17 geçmesine rağmen tesadüfen kararın kaldırması istenen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanı da aynı kişidir. Önceki kararın sonra kaldıran konumunda görünmemek üzere yasa zorlanmış başkan yerine mahkeme heyeti yeni bir başkan belirlemiş ve o başkan başkanlığında toplanarak karar vermiştir. Bu bir yetki gaspıdır, aynı zamanda görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Bu kişiler hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep ediyorum" dedi. Ülgen'in talebini değerlendiren Heyet ise 31 Mart 2011 tarihinde 6217 sayısı kanunla CMK'nın 173 maddesinde değişikliğe gidildiğini ifade ederek, mahkeme heyetinin karar verebileceğini belirtti ve Avukat Ülgen'in İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin talebini reddetti. Mahkeme Başkanı Köksal, 5 Eylül Perşembe günü tutuklu sanıkların tahliye taleplerine ilişkin inceleme yapacağını açıkladı. Duruşmada bin 309 sayfalık iddianamenin okunmasına başlandı.
NOTLAR
-İddianameyi okuyan TRT spikerleri Şener Mete ile Fulin Arıkan'ın oturduğu yere yapılan dünkü itirazın ardından spikerler heyetin bulunduğu bölümün alt kısmında oturdu.
-Tutuklu sanıklar, cezaevine ait ring aracıyla adliyeye getirildikten sonra tutuklu sanık yakınları ve gazeteciler ise özel yetkili mahkemenin bulunduğu binadan adliyeye giriş yaptı. Duruşma salonuna sırasıyla tutuklu sanıklar, tutuksuz sanıklar, avukatlar, sanık yakınları ve en son gazeteciler alındı.
-Ankara 11 ve 10. Ağır Ceza mahkemelerinin birleştirilmesiyle oluşan yeni salonda tüm sanıklar ve avukatları ile gazeteciler, mahkeme heyetinin oturduğu salona alınırken, sanık yakınları ise diğer salonda oturdu.
-Verilen aralarda bazı tutuklu sanıklar, duruşmayı izleyen yakınlarına el salladı.