"Genel helalleşme yasası ve yeni bir dil"
BAYRAM ZİLAN
(Dünya Demokrasi Hareketi Genel Başkanı)
Terörist kavramı yeniden tanımlanmalıdır. Bu çerçevede dağdan inenler için genel af demeyelim ama genel topluma kazandırma sağlanmalıdır. Bize yeni bir isim, yeni bir kavram gerekli. Türkiye toplumunu rahatsız etmeyecek bir kavram kullanılmalı. Genel helalleşme denebilir örneğin. Yeni bir dil oluşturmak muhakkak. Herkesin saygı duyduğu bir insan olarak Mevlana'nın kullandığı kavramlar kullanılabilir. 30 yıl boyunca basın "inlerini bombaladık", "teröristlerin leşleri", "bölücü başı" gibi kavramlarla halkta bir bilinçaltı oluşturulmuş. Kalıcı barış ve helalleşme için bu bilinçaltının temizlenmesi gerek. Hakikat araştırma komisyonları da kurulmalı. Herkes karşı tarafın da acı çektiğini görmeli ve yüzleşmeli.
"İade-i itibar yapılmalı"
AHMET GÜNEŞTEKİN
(Ressam)
1915 yılından başlayarak 1926 yılına kadar devletin Kürtler ve Kürdistan'la ilgili arşivlerinin halka açılması, 1909 Adana Ermeni Katliamı'ndan başlayarak Koçgiri İsyanı ve Katliamı, Ağrı Dağı ve Zilan katliamları, Şeyh Said İsyanı, Dersim Katliamı, Çorum, Maraş, Sivas ve Roboski gibi insanlık suçları hakkında uluslararası tam yetkili bir komisyonun kurulması önceliklidir. Faili meçhul cinayetler için uluslararası bağımsız tam yetkili bir komisyonun kurulması, devletin gizli Kürt raporları ile bu raporlar doğrultusunda uygulanan asimilasyon politikalarının açığa çıkarılması, İstiklal Mahkemeleri'nin tüm yargılamalarının yeniden yapılması, Seyit Rıza, Şeyh Said ve Said-i Nursi gibi halka ve tarihe mal olmuş şahsiyetlerin iade-i itibarlarının sağlanması, devletin ve onu temsil eden kişilerin, müzakerelerde "karşı taraf" olarak muhatap alınan ve temsil edilen kişilere karşı saygılı bir dil kullanması, halkın kin ve nefretini körükleyip gerçeklerin üstünü örten sıfatların artık kullanılmaması için kamuoyunda bir bilinç yaratılması, Kürtçe yer ve bölge adlarının iadesi, boşaltılan köylerde mağdur olan vatandaşların tazminatlarının yeniden düzenlenmesi, seçim barajının kaldırılması, siyasi genel af ilan edilmesi, Kürt illerindeki girişimcilere bedelsiz kredilerin sağlanması, mayınlı bölgelerin bir an önce temizlenip tarıma ve diğer kullanımlara açılması, halkın vicdanında yara açmış ve halklar arasındaki kini körükleyen Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol ve Roboski katliamı gibi olayların faillerinin yargılanıp cezalandırılması gerekiyor.
"Anadilde eğitim ile Kürt edebiyatı dünyaya yayılır"
YARD. DOÇ. DR. SELİM TEMO ERGÜL
(Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Bölümü öğretim üyesi)
Kürt Ulusal Kongresi, Kürtlerin yüzlerce yıllık birlik rüyasının simgesi olacağa benziyor. Burada, Kürt ulusunu kuran iki metnin yazarları olan Şeref-Xan'ın 426, Ehmedê Xanî'nin ise 319 yıl önce telaffuz ettikleri birliğe gönderme yapılacak, bundan eminim. Kürt coğrafyasında egemenlik süren devletler kabul etsin ya da etmesinler, Erbil'de alınacak kararlar, bütün dünya için bağlayıcı olacaktır. Ama her şeyden önemlisi, kongre, meşruiyeti tartışılamayacak bir kurum kimliğiyle bütün Kürtlerin karar mercii olacak. Kürt entelektüelleri, bütün baskılara karşın, bir tür direniş aracı olarak Kürtçeyi dergilerinde, kitaplarında diri tutup çağın eşiğinden uzaklaşmasını engellediler. Bu emeğin kitlelere ulaşmasının yolu, anadilde eğitimdir. Bunun formülasyonunda Kürt hareketi ve Kürt sivil toplumunun belirleyici ve koordine edici noktada olması lazım. Bütün lehçeleriyle Kürtçe, 13 yüzyılı bulan birikimiyle devasa bir edebiyattır. Her şekilde, Kürtçe edebiyatın kısa sürede dünya çapında bilinen bir edebiyat olacağını düşünüyorum.
Eşit yurttaşlık
ENDER ÖZKAHRAMAN
(Çizer)
Kürtler bugüne değin yaşadıkları her dört ülkede de ulusal varlıkları, hak ve özgürlükleri görmezden gelinmiş, kültürel ve fiziki bakımdan hor görülmüş, bunların sonucunda da siyasi şiddete maruz kalmış bir halktır. Paradigma onları Ortadoğu rüzgarlarına fazla kapılmamaları yönünde yapılacak dostça uyarılardan men etmiş görünüyor. Bu yüzden Erbil ve benzeri kongrelerde Kürtler kendilerine belirleyecekleri çatının niteliğini kendi başlarına tartışaduracaklar. Ütopik görünse bile ben hâlâ kardeşçe bir arada yaşamanın mümkün olduğuna inanıyorum. Bu yüzden Kürtlerin kaderlerini tayin etme uğraşlarının sonunda ortaya eşit yurttaşlığı esas alan daha demokratik bir Türkiye çıkmasını diliyorum. Öcalan'ın son demeçlerini göz önüne aldığım zaman yapılacak olan müzakerelerde Türkiyeli Kürtlerin bu minvalde daha kapsayıcı ve diğerkam bir dil kullanacağını umuyorum.
ÜRÜN DİRİER / urun.dirier@aktuel.com.tr