Mısır'da yaşananların darbe olduğunun bir kez daha vurgulandığı makalede, "Mısır'da 3 Temmuz'daki darbeden önce Obama yönetimi, silahlı kuvvetleri görevden uzaklaştırmaya karşı gizlice uyardı. Herhangi bir ülkede ordunun, seçilmiş hükümetin görevden alınması sırasında 'belirleyici rol' oynaması durumunda ABD yasalarına göre yardımların kesilmesi gerekirdi" ifadelerine yer verildi.
Gerçekleşen darbe ile generallerin ABD'nin uyarılarını görmezden gelmesine rağmen Beyaz Saray'ın kendi kanunlarını görmezden gelecek şekilde karşılık verdiği belirtilerek bu ülkeye askeri yardımlarının halen devam ettiği vurgulandı.
ABD'nin Mısır'da yaşanan gelişmelere bir süre sessiz kalmasının 'uzun ve utanç verici bir bekleme' olarak nitelendirildiği makalede, "Daha sonra Dışişleri Bakanlığı darbe yaşanıp yaşanmadığına dair bir karar vermediğini duyurdu ve Dışişleri Bakanı John Kerry Mısır ordusunun 'demokrasiyi yeniden inşa ettiğini deklare etti" ifadeleri kullanıldı.
Obama yönetiminin kararlarının ciddi eleştirilmesinin ardından, "Bu tercihlerinden dolayı Obama yönetimi, çarşamba günü fiili hükümetin Kahire'nin iki meydanında kamp yapan on binlerce eylemciye karşı uygulanan yeni ve korkunç kanlı sert saldırının suç ortağıdır. Aralarında birçok kadın ve çocuğun olduğu en az 278 insanın öldüğü bildirildi. Kaos kızgın çetelerin genellikle güvenlik güçleri tarafından pek korunmayan Hıristiyan kiliselerini saldırmalarıyla başladı. Askeri dayatmalı olağanüstü hal gerçekte Mısır'ı 2011 devrimi öncesi yaşanan dikta statükoya döndürüyor" ifadelerine yer verildi.
Makalede ayrıca Mısır ordusunun müdahalelerine ABD'nin karşı çıkmasına rağmen aldırmadan devam etmesi de 'mantıklı ve tahmin edilebilir' bulundu ve "Washington şu ana kadar gösterdi ki uyarıları inandırıcı değil. Gerçekte, çarşamba günü Kahire sokaklarında polis dahi silahsız sivillere ateş etmeye devam ederken, Beyaz Saray sözcüsü gazetecilere yönetimin darbe karşıtı yasa hükümleriyle karşılaşıp karşılaşılmadığı konusunda hüküm vermeme kararlılığında olduğunu tekrarlıyordu" ifadeleri kullanıldı.
Son olarak insan haklarına karşı yapılan büyük ihlallere karşı ABD'nin görmezden gelen tavrının, hem kendi kendisini engellemesi hem de insafsızca olduğu belirtilen makalede, "ABD'nin Mısır ordusuna desteğe devam etmesi ülkeyi demokrasinin inşasından ziyade yeni diktatörlüğe doğru gitmesine sebep oluyor. Darbenin lideri General Abdulfettah Es-Sisi, kendisini giderek artan şekilde, Cemal Abdülnasır gibi eski diktatörler tarzında bir ulusal kurtarıcı olarak biçimlendiriyor. Çarşamba günkü kanlı saldırı, Mursi'nin Müslüman Kardeşler'i ile uzlaşı çağrısında bulunan, geçici kabinedeki ılımlı sivilleri bastırması anlamına geliyor. Uygun bir şekilde, liderleri, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed El Baradey istifa etti" ifadelerine yer verildi.