"Buna gelinmezse ne olur, buna gelmezlerse yeni tehlikeli bir sürece kapı aralamış olurlar. Kürt halkı için farklı seçeneklere dönük arayışlar gündeme girer. Ortadoğu bölgesi halen kaynıyor. Bugün Rojava Kürdistanı kaynıyor. Kürtlerden tercih isteniyorsa Önder Apo tercihi koydu. Tamam, siz de tercihinizi koyun. Eğer devletle bir Kürt uzlaşması olacaksa ve Kürt ile Türk halklarının ortaklığı gelişecekse, bu devleti temsil eden hükümet iradesini ortaya koymalıdır. Bunu ortaya koymazsa Kürtler de farklı seçenekler üzerinde yoğunlaşmak zorundadır."
"ERGENEKON BİRBİRİNE ÇOK KARIŞTIRILMIŞ BİR DAVA GİBİ"
Sorular ve Karayılan'ın verdiği yanıtlardan bir bölümü şöyle:
"Şimdi de 'Ergenekon'a bu kadar ceza verilmişken KCK'lilerin bırakılmış olması rahatsızlık yaratır' deniliyormuş. Ne alakası var? Ben Ergenekon Davası'nın haklı veya haksız olduğu konusuna girmek istemiyorum. Öyle görülüyor ki çok birbirine karıştırılmış bir davadır. Fakat savcılığın Ergenekon Davası'ndan yargılananlar hakkındaki iddiaları çok ağırdır. Buna göre Ergenekoncular darbe yapmaya kalkışmışlardır. Büyük oynamışlardır. Devlet içinde devlet kurmuşlar, seçilmiş bir hükümeti devirmek istemişlerdir. Bu özel mahkeme tarafından her ne kadar Kürdistan'daki insanlık dışı suçları, katliamları suç saymayıp bunları yargılamamış olsa da, bugün Ergenekon davasından ceza alanların önemli bir kısmı Kürdistan'da ağır insanlık suçu işlemişlerdir. Peki, Kürt siyasetçileri ne yapmış? TC yasalarına göre siyaset yapmış, bu sorunun barışçıl yollarla çözümünü savunmuş, barıştan yana kimlikli bir duruş sergilemiş. Bunun dışında ne yapmışlar? Şimdi içeride olan ve herkesin tanıdığı Kürt siyasetçileri, Kürt belediye başkanları, milletvekilleri darbe yapmaya mı kalkışmışlar, silahlı mücadele mi yürütmüşler? Hayır. Kürt kimliğine sahip çıkmışlar ve Kürt sorununa barışçıl-demokratik çözümü savunmuşlar. Sömürgeci yasalar bunları suç sayıyor. Bunlar özünde hiçbir suç değildir. Kürt siyasetçileri suçsuz bir biçimde rehin olarak tutulmaktadırlar. Bu nedenle KCK tutuklularıyla Ergenekon tutuklamalarını aynılaştırmak doğru değildir ve konuları tersinden ele almaktır.
Kısaca, hükümet Kürt sorununu çözmek istiyorsa, tarihin bu önemli aşamasında cesaretli yaklaşmalı, adım atmalı ve bunu Önderliğimizle diyalog içerisinde, bir proje çerçevesinde pratikleştirerek kalıcı çözümün zeminini geliştirmelidir. Halkımızın beklentisi de budur. Eğer bu olmazsa o zaman bu süreç tıkanır ve tıkanmasından biz sorumlu olmayız. Çünkü biz üzerimize düşenlerin gereklerini yerine getirdik. Gereklerini yerine getirmeyen taraf, bu sorunun tıkanmasından sorumlu olan taraf olacaktır.
ANF