AA muhabirinin, 2012 istatistiklerinden derlediği bilgiye göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığındaki önceki yıldan devreden ve yıl içinde gelen
937 bin 582 dosyanın 632 bin 937'si karara bağlanırken 304 bin 645 dosya 2013'e devretti.
Yargıtayda ceza dairelerindeki 770 bin 815 dosyadan 429 bin 279' u karara bağlanırken, 341 bin 536'sı bu yıla aktarıldı. Yargıtay hukuk dairelerindeki 659 bin 742 dosyadan 494 bin 228'i hakkında karar verilirken, 165 bin 514'ü 2013'e devretti.
Danıştay dairelerine ulaşan 350 bin 142 dosyanın 140 bin 815'i karara bağlanırken, 209 bin 327 dava ise bir sonraki yıla kaldı.
Cumhuriyet başsavcılıklarına gelen dosya sayısı, önceki yıldan devreden ve yıl içinde gelenlerle 3 milyon 282 bin 595 oldu.
Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcılıklarına, 38 bin 295 dosya geldi.
Bir hakime 907 dosya
Ceza, hukuk ve idari yargı mahkemelerine ulaşan toplam dosya sayısı 2012'de 6 milyon 511 bin 186 oldu. Bir hakime düşen yıllık dava sayısı ise 907 olarak gerçekleşti.
Önceki yıldan devreden, yıl içinde açılan ve bozularak gelen dava sayısıyla ceza mahkemelerindeki dava sayısı, 3 milyon 180 bin 194, hukuk
mahkemelerindeki dava sayısı ise 2 milyon 797 bin 566, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerindeki dava sayısı ise 533 bin 426 oldu.
"Mahkemeler ağır iş yükü altında"
Bilkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerini AA muhabirine yorumlarken,
geçmiş yıllardan beri mahkemelerin son derece ağır iş yükü altında olduğunu, bir günde çok sayıda davaya baktığını söyledi.
Mahkemelerdeki davaların makul bir süre içinde sonuçlandırılması gerektiğini belirten Türk, "Türkiye'nin nüfusu arttı, bu artışla birlikte uyuşmazlıklar da artıyor. Bunu iyi yönüyle yani hukuk davaları bakımından söylüyorum. Uyuşmazlıkların mahkemede çözme işleyişi memmuniyet vericidir. Ama ceza davaları suç oranının artmasından kaynaklanır" diye konuştu.
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Hasan Tunç da rakamları her mahkeme için ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğine işaret etti.
Tunç, "Hukuk davaları kişiler arasındaki davaları ifade eder, özel ilişkilerde sorun var demektir. İdare davaları ise vatandaşla devlet arasındaki
uyuşmazlıktan kaynaklanır. Ceza davaları toplumsal yapıdaki suç işleme oranını gösterir" dedi.