Dolandırmadan konuya girelim; Önce Sermaye Piyasası Kurulu aracı kurumlara ardından BDDK, ateşi bir türlü düşmeyen dolar ve faiz için bankalara yönelik inceleme başlattı. Her kafadan farklı ses çıkıyor. Kimileri, soruşturmaları "piyasalara müdahale ediliyor, yatırımcı ürkütülüyor" diye eleştirirken kimileri de "Türkiye muz cumhuriyeti mi, ülkeyi karıştırmak isteyenlere geçit verilmemeli" diye savunuyor.
Manzaranın özeti
Manzarayı özetleyelim: Merkez Bankası 8 Temmuz'da dolara doğrudan müdahalede bulundu. 250 ve 500 milyon dolarlık 7 ihaleyle toplamda 2 milyar 250 milyon dolar sattı. Bankalardan bu ihalelere 3 milyar 952 milyon dolarlık teklif geldi. Ancak gün sonunda bakıldığında dolar 1.97 TL'den sadece 2 kuruş düştü ve 1.95 TL'lere indirilebildi. BDDK bu gelişme üzerine bankalara bir yazı yazarak "2 milyon dolar ve üzerinde dolar talep eden tüm müşterilerinizin listesini ulaştırın" dedi ve ekledi: "Bu rutin bir uygulama."
Biraz geçmişe gidelim. 19-21 Şubat 2001… Hani şu meşhur Anayasa kitapçığı fırlatılması hikayesi. Korkmayın "O günleri yaşadık, bugünlerin değerini bilin" edebiyatı yapmayacağım. Sadece, faizlerin yüzde 10 binleri aştığı o üç günde, Merkez Bankası'na yapılan spekülatif saldırıyı hatırlatacağım. Merkez Bankası o dönemdeki kur politikası gereği "Ülkeye parasını sokan (dövizini bozduran) her yatırımcıya istediğinde dolarını iade edeceğim" taahhüdü vermişti. Bu bugün de geçerli.
İşte bu taahhüt gereği 19 Şubat'ta bankalar müşterilerinin 7.6 milyar dolar döviz talep ettiğini söyleyerek Merkez Bankası'na koştu. Merkez Bankası "tamam" dedi ancak ertesi gün "Aslında ortada böyle bir talep yok, bu talep spekülatif" diye düşünmüş olacak ki kimseye para vermedi. Bu nedenle faiz yüzde 11-12 binlere çıktı.
21 Şubat'ta ise olmayan paralarıyla Merkez Bankası'na 7.6 milyar dolarlık teklif atan bankalar, 7 milyar dolarlık işlemi iptal etti ama Türkiye o dönemde dönüşü olmayan bir krize sürüklendi ve detaylara girmeyelim çok ağır bir yara aldı.
Peki o dönemde bu "olmayan dövizini satanlar" cezalandırıldı mı? Ben hapiste olan ya da yaptığı işlemden ceza kesilen bir kişi/kurum hatırlamıyorum. Eğer ülkeyi karmaşaya sürükleyen talebi yaratanlar o dönemde aynı kurumlarsa bugün de (yenileri eklenerek) piyasanın oyuncuları bunlar değil mi?
Demek ki cezalandırma sadece lafta kalıyor. Yine lafı dolandırmadan son sözü söyleyelim. Yapılması gereken; bir an önce soruşturmanın tamamlanıp acilen sonuçlarının açıklanması. Bu yolla hem kimse töhmet altında kalmayacak hem de varsa ortada bir faiz lobisi, ortaya çıkarılarak herkes öğrenecek. Bu kadar basit.
Tarık YILMAZ