Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2002'de iktidara geldiklerinde Türkiye'nin 1960 askeri darbesinin gölgesinde olan sorunlu bir demokrasiye sahip olduğunu belirterek, ülkeyi daha iyi anlayabilmek için Türkiye'nin nereden geldiğini mutlaka göz önünde bulundurmak gerektiğini ifade etti.
Demokratikleşmenin canlı bir süreç olduğunu bildiklerini ve kararlı bir şekilde bu süreci devam ettirdiklerini kaydeden Erdoğan, "Türkiye'nin reformları bugün artık çok kritik noktalara ulaşmıştır. Türkiye şuanda çok hayati, çok daha önemli demokratik reformların arefesinde bulunmaktadır. Yapılması gereken reformlar zor reformlardır. 1960 darbesinin Türkiye'ye en büyük bedeli antidemokratik bir anayasadır. 53 yıl içinde anayasa önemli değişikliklere de uğrasa özündeki o darbeci anlayışından hala kurtulamamıştır. Biz yeni bir anayasanın Türkiye'nin en büyük ihtiyacı olduğu samimiyetle ifade ediyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı'nın AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği 6. Geleneksel Büyükelçiler iftarında konuştu. Demokratikleşme ve AB süreci hakkında önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Türkiye'yi daha iyi anlayabilmek için Türkiye'nin nereden geldiğini mutlaka göz önünde bulundurmak gerekir. Türkiye'yi geçmişinden bağımsız analiz etmek yanıltıcı olur. Bundan 53 yıl önce 27 Mayıs'ta dönemin seçimle gelmiş başbakanı ve iki bakanı idam edilmiştir. 2002'de iktidara geldiğimizde Türkiye 1960 askeri darbesinin gölgesinde olan sorunlu bir demokrasiye sahipti" diye konuştu.
"2002 YILINDA DARBENİN TEHDİTLERİ VARDI"
Bazı büyükelçilerden duydukları olumsuz söylemler karşısında üzüldüklerini kaydeden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'de yaşayacaksın, temel hak ve özgürlüklerin ne noktada olduğunu anlamıyor olacaksın. Darbenin üzerinden 42 yıl geçmesine rağmen bu darbenin tehditleri vardı. Biz 10 buçuk yıl boyunca bu tehditlere karşı çok kararlı bir mücadele verdik. Türkiye'nin üzerindeki kara bulutları dağıtmak için, milli iradeye güç kazandırmak için, Türkiye'yi dünya ile bütünleştirmek için tarihi nitelikte reformlar gerçekleştirdik. Hukuk sistemini yeniden ele aldık, hukuk üzerindeki baskıyı kaldırdık. Hukuku olması gereken bağımsız, tarafsız, hızlı ve adil işleyen bir mecraya kavuşturduk yasalarımızdaki darbe ürünü maddeleri ayıkladık."
En son askeri darbelere gerekçe olarak gösterilen 35. maddeyi de değiştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, çok önemli bir adımı attıklarını belirterek, "Kimse yazıyor mu, kimse bunu değerlendirmesini yapıyor mu işlerine gelmez. Ama bunlar dururken hep söylenen şuydu; 'hadi kaldırsanız ya' 'hadi değiştirseniz ya' hep söylenen buydu. Şimdi ne oldu kimse bunun üzerinde durmuyor" şeklinde konuştu.
"CUMHURBAŞKANINA, BAŞBAKANINA KÜFREDENLER 10 YIL ÖNCE BÖYLE YAZABİLİR MİYDİ?"
İfade özgürlüğünün önünü açtıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda Cumhurbaşkanı'na, Başbakanı'na, Genelkurmay Başkanı'na fütursuzca saldıranlar, küfredenler 10 yıl önce böyle bir yazı yazabilirler miydi? Yazdıkları zaman gidecekleri yer belliydi. Ama şu anda içeride olanlar terör örgütleriyle bağlantısı olanlar, ruhsatsız silah taşıyanlar. Ama Avrupa'da gazetecileri hapse attınız diyorlar. Kaç kere açıkladık. Sadece fikirlerinden dolayı cezaevinde olan yok. Ya teröre yataklık etmişler ya da terörle iç içe olmuşlar. Daha 10 yıl öncesine kadar Türkiye'de yasaklı kelimeler, yasaklı konular vardı. Dokunulamayan kurumlar vardı. Gazetecilerin, sanatçıların üzerindeki baskıları kaldıran biz olduk."
"AZINLIKLARA 2 BUÇUK MİLYAR DOLAR GAYRİMENKUL İADESİ YAPTIK"
Türkiye'de azınlıkların hakları konusunda daha önce hassasiyetin olmadığını bildiren Erdoğan, azınlıkların gayrimenkullerini iade etme sürecini kendilerinin başlattığını dile getirdi. Şu ana kadar 2.5 milyar doları bulan gayrimenkul iadesi yaptıklarını belirten Erdoğan, devam eden mahkemelere işaret ederek, bu rakamın daha da ileri gideceğini söyledi.
"TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK İHTİYACI YENİ BİR ANAYASA"
53 yıl boyunca dokunulamayan, konuşulamayan, sorgulanamayan uygulamalara son verdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Hiçbir zaman yeterli demedik. Demokratikleşmenin canlı bir süreç olduğunu biliyoruz ve kararlı bir şekilde bu süreci devam ettiriyoruz. Türkiye'nin reformları bugün artık çok kritik noktalara ulaşmıştır. Türkiye şuanda çok hayati, çok daha önemli demokratik reformların arefesinde bulunmaktadır. Yapılması gereken reformlar zor reformlardır. 1960 darbesinin Türkiye'ye en büyük bedeli antidemokratik bir anayasadır. 53 yıl içinde anayasa önemli değişikliklere de uğrasa özündeki o darbeci anlayışından hala kurtulamamıştır. Biz yeni bir anayasanın Türkiye'nin en büyük ihtiyacı olduğu samimiyetle ifade ediyoruz. 2011 seçimlerinin ardından herkesi kucaklayan bir anayasanın çalışmalara başladık. Biz bu uzlaşma komisyonunda grubu olan partilerin milletvekili sayısı önemli değil dedik. Bizim 326 milletvekilimiz var, 30 tane milletvekili olan partiyle aynı sayıda milletvekili ile bu komisyonda çalışıyoruz. Bütün partiler 3 milletvekili ile katılıyor." sözlerini dile getirdi.
Cihan