Gelişmekte olan ülkeler söz konusu kararın ardından faiz oranlarına ilişkin düzenlemelerde bulunurken, Türkiye de duruma göre politikasını şekillendiren ülkeler arasında yer alıyor.
Merkez Bankası bu kapsamda FED'in açıklamalarının ardından "ateşi yükselen" doları normal seyrine çekebilmek için yüklü miktarda dolar satışı gerçekleştirmişti. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın, faizin alt ve üst bandını belirleyen faiz koridoru konusunda genişletici yönde ölçülü bir adımı gündeme alacaklarını kamuoyuna duyurmasının ardından, gözler şimdi de faize çevrildi.
Başçı'nın bu yöndeki açıklamaları piyasalarda farklı tepkilere neden olsa da Türkiye yüzde 4,5 olan politika faiz oranı ile kendisiyle aynı kategoride yer alan birçok ülkeden daha düşük faiz oranlarına sahip bulunuyor.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE FED ETKİSİ
FED'in açıklamaları en çok gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında yankı bulmuştu. Bu ülkeler hem piyasalarındaki sermayenin çıkışını engellemek hem de yeni sermayeleri çekebilmek için faiz artırımına gittiler. Bu kapsamda Endonezya Merkez Bankası, para birimine olan güveni artırmak ve enflasyon baskılarıyla mücadele amacıyla politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 6.5'e çıkarmıştı. Banka, 13 Haziran tarihinde de aynı sebeplerle gösterge faiz oranını çeyrek puan artırarak yüzde 6'ya çıkarmıştı. Böylece banka, 2011'den bu yana ikinci kez faiz artırımına gitmiş oldu.
Aynı tarihte bir başka faiz artırma haberi de Brezilya Merkez Bankası'ndan geldi. Latin Amerika'nın en büyük ekonomisine sahip olan ülkede, politika faiz oranı 50 baz puan yükseltilerek son 14 ayın en yüksek seviyesi olan yüzde 8,50'ye ulaştı. Bu yıl politika faizini 3 kez yükselten Brezilya Merkez Bankası, bu şekilde değer kaybeden para biriminin toparlanmasını hedefliyor. Asya'nın en büyük 3. ekonomisi olan Hindistan da para biriminin hızla değer kaybetmesinin önüne geçebilmek için bu hafta 2 farklı faiz oranını yüzde 2 artırdığını açıkladı. Son 10 yılın en zayıf büyümesini gösteren Hindistan'ın politika faiz oranı 7,25 seviyesinde bulunuyor.
FAİZ SON 10 YILDA ERİDİ
Türkiye, 2001 yılında yaşadığı ekonomik ve siyasi krizin ardından hayata geçirdiği yapısal reformlarla istikrarlı bir yapıya bürünürken, ülkenin makro ekonomik göstergeleri de bu süreç içerisinde sağlıklı bir yapıya kavuşmaya başladı. Merkez Bankası'nın 2002 yılının Şubat ayındaki gecelik borç verme faizi yüzde 62'iken, bankanın borç alma faizi ise yüzde 57 seviyelerinde gerçekleşmişti. Söz konusu rakamlar aradan geçen yıllar içerisinde sert düşüşler gösterirken, Merkez Bankası'nın borç verme faizlerinin tek haneli rakamlara düştüğü tarih ise 18 Eylül 2009 oldu.
Bu tarihte yüzde 9,75 olan gecelik borç verme faizi, bundan sonraki süreçte de aşağı yönlü seyir izleyerek 17 Mayıs tarihindeki Para Politikası Kurulu'nda (PPK) yüzde 6,50 seviyesine geriledi. PPK, 18 Haziran'daki toplantısında da bu rakamda herhangi bir değişiklik yapmayarak rakamı sabit tuttu.
EN GENİŞ KORİDOR 2010'UN SONUNDA
Son 10 yılda faiz koridorunun en geniş olduğu dönemler 2010 yılının sonu ve 2011'in Ekim ayı olarak kayıtlara geçti. Bu dönemlerde gecelik borç alma ve verme faizleri arasındaki fark yüzde 7,5'lara ulaşmıştı. Faiz koridorunun en dar olduğu dönem ise 2008 yılının Kasım ayından, 2010 yılının Eylül ayına kadar aralığın 2,5 puan olduğu dönemi kapsıyor. Bu süre içerisinde faiz koridorunda herhangi bir genişleme ya da daralma yaşanmazken, koridor bu tarihten sonra genişleme sürecine giriyor.