“Neye inanırsanız o olursunuz”

"Hiçbir şey rastlantı, tesadüf değildir. 'Tevafuk' vardır. Programlanmış bir şekilde oluşan, karşımıza gelir. İnsanların ruhları, olacak ve yaşanacaklar 'Levh-i Mahfuz'da belirlenmiştir. Dolayısıyla rastlantı yoktur neden vardır. Yaradan ruha diyor ki; 'ey güzel nurum seni şimdi gönderiyorum yeryüzüne'… Ruh ise çok seviniyor bana ödül verildi diyerek. Başına bunların gelme olasılıkları var veya bunlarla ödüllenecek ve şu konularla imtihandan geçeceksin diyerek bilgi sahibi oluyor. Bazen bir insanla karşılaşırız, tanımasak da hiç hoşlanmayız ve nedenini de bilmeyiz. Şunu düşünmek lazım; o kişi ruhsal alemde ne yaptı da şimdi canınızı sıkıyor? Özellikle maneviyatta anlaşmaların, sözleşmelerin çok büyük önemi var. Orada Merkür de gerilemiyor ayrıca.

"Hayatımızın merkezinenyerleştirdiğimiz şeye bağlanırız. Ona esir olunca da gözümüze perde iner, sadece görmek istediklerimizi görür ve gerçeğin ne olduğunun farkına varamayız. Ne zaman hayatımızın merkezinde kendimiz olursak, o zaman gerçekten hisseder ve doğrunun ne olduğunu görebiliriz. Mesela ben yemeği lezzet almak için yerim, karşımdaki ise doymak veya zorunluluktan yer, bir de pişman olur ardından. Yenilen o yemek bana vitamin, karşımdaki insana ise kilo olarak döner. Ben kendime değer veriyorum, hiçbir duygumu da bastırmadığım için rahatsız olduğum hiçbir şeyi bedenimde barındırmıyor ve yük yapmıyorum. Eğer bir sorun varsa dikkatimi çeken, bir durum hissediyorsam bunun nedeni ben miyim, karşı taraf mı bir bakarım. Dolayısıyla da sağlıklıyım ve formdayım. Kendi kayıtlarımıza bakmak, onları anlamak lazım. Anahtar kelime kayıt."

"Karşınıza sizi rahatsız veyab mutlu eden, küstah, maneviyat dolu ya da sevecen insanlar çıkıyorsa bunun nedeni sizsiniz. Siz nasıl bir enerji yayıyorsanız çevrenizde oluşan insanların özellikleri de bununla paralel olacaktır. Her zaman kendimize bakmalıyız, değiştirebileceğimiz tek varlık kendimiziz… Bizim dışımızda kimseyi de değiştiremeyiz. Astrolojik danışmanlık yaptığım bazı danışanlarım anlatırlar, 'o bana şöyle yaptı, bunu dedi, şöyle sinirlerimi bozdu…' Peki sana bunlar yapılırken sen neredeydin? Bakıp, görmen lazım kendi özünü bulman için, bunları yaşaman gerekiyordu. Kabule geçmeyi bilmek gerek. Diyelim ki, size göre çok yanlış bir işte çalışıyorsunuz, şartlarından ötürü orada bulunuyorsunuz. Orayı sevin, kabul edin, sebepsiz mutluluk oluşturun. Bakın bakalım o işte çalıştığınız süreç veya yaşadığınız ilişki size ne öğretiyor."

"Hayat bir sır… 21 gün önemlidir bir de 40 gün. İnsanlar hamile kaldıklarında bunu 21 gün sonra öğrenirler. Doğumda dünyaya geldiğinizde bir boyuttan, başka bir boyuta geçtiğiniz için melekler sizi 40 gün boyunca bekler, buraya alıştırırlar. Bu sebepten bebek 40 günlük olduğunda lohusa mevlidi okunur ve onlar uğurlanır. Bir ruh anne karnına cenin olarak düştüğünde çok sevinir ama tam doğarken ona anlatılanlar aklına gelir ve ağlamaya başlar. O an başına gelecekleri hatırlar. Annelerin çocuklarını kucağına aldıklarında onlara gülümsemelerini öneriyorum. Anne de, Allah'ım beni çocuğumla imtihan etme der. Örnek olarak kendimi verebilirim, ilk çocuğumu doğurduğum zaman ağladım, zaten o yıllar süründüğüm bir hayat yaşadım. İkinci çocuğumu kahkahalar atarak karşıladım, şimdi o da sürekli gülümseyen bir çocuk."

"Mücadele etmek savaşmaktır… Mücadele etmemeliyiz, hırslanmamalıyız. Bir şey oluyorsa da hayrına, olmuyorsa da… Bir kere, neyi neden istediğiniz istediğiniz çok önemli, zaten bunu netlikle biliyorsanız 'keşke'leriniz ve 'acaba'larınız olmaz. Bir şeyi gönülden dilerken benim ve çevremdekilerin hayrına olacaksa diye isteyin. Neyi, neden ve ne şekilde istediğiniz çok önemli. Sizin için dilediğiniz şey iyi olur ama mesela eşiniz için negatif durumlar teşkil eder ve siz de mutsuz olursunuz. Bunlara dikkat etmek lazım."

"Evren onu doldurur…Bazen yalnız bir dönem geçirirsiniz ve öyle olmanız gerektiği içindir. Boşluk olması gerekiyorsa hayatınızda olsun… Ben ruhumu yavaşlattım Nuray Sayarı oldum, aşkın tadına doyamadım, mükemmel anne oldum, daha iyi kazandım ve 21 gün boyunca Allah'ım benim ruhumu yavaşlat dedim ki, eskiden ruhu telaşta olan, sonuçlara odaklı bir kadındım, takıntılıydım. Şimdi benle bütünüm, hayatın merkeziyim. Ne Yaradan'la, ne de evrenle pazarlık yapıyorum. Bir yere gecikmem gerekiyorsa gecikirim, beklettiğim insanın da beni beklemesi gerekiyordur. Canlı yayınım var diyelim, gitmem gerekiyorsa giderim, nedenlerim ve 'niye'lerim yok artık. Çok sakinim, o enerjiniz etrafa yansıyor. İlk başlarda ikna olurken kendimi kandırırdım, affediyorum diyordum ama edemiyordum. Fakat söyledikçe ikna oldum. Ruhum yavaş bedenim hızlı. İçiniz koşmasın siz koşun, ruhu koşturmayın yazık. Ruhunuza yapacağınız en büyük haksızlık bu."

"İnanmak gerçekten istemektir. Çirkinim deyin kendinize, çirkinsinizdir o zaman… Hep söylerim, sözlerine dikkat et yarının olur, düşüncelerine dikkat et kaderin olur. İnandığınız şey sensindir, ne zaman olacaksa olacaktır zaten. Yapıyorum olmuyor diyorsanız, bir düşünün; olmasını istemiyor, layık görmüyorsunuzdur kendinizi. Olmama kodunu çöz ki olsun."

Neslihan PERKER / AKTÜEL