2010 yılında AK Parti'ye muhalefet kararı alan George Soros ekibi bu nedenle Açık Toplum Vakfı'nda Can Paker'i by-pass etmişti.
Fatih Vural'ın kitabında Paker, Açık Toplum'da Hakan Altınay'ı yönetimden düşürdükten sonra yaşanan gelişmeleri de bütün çarpıcılığıyla anlatıyor. Hakan Altınay'ı yönetimden düşürdükten sonra, İshak Alaton'a "Bu işin peşini bırakmayacağım" diyen Can Paker, bunun üzerine Alaton'dan şu teklifi almış: "Hakan'ı Açık Toplum'un başından gönderelim. Sen de mütevelli heyeti üyeliği sıfatını başkasına devret."
Bunu bir pazarlık olarak gören ve reddeden Can Paker, İshak Alaton'un, kendisine, bu yıl içinde yapılan TESEV Genel Kurulu'nda da çekilme çağrısı yaptığını anlatıyor:
"Genel Kurul'da İshak Bey kalktı, 'Ben TESEV Yönetim Kurulu'ndan ayrılıyorum. Artık çok yaşlandım. Ama Can Paker'e de tavsiyem, uzun yıllar hizmet etti, o da yönetim kurulu başkanlığını bıraksın. Onursal Başkan olsun. Yönetim Kurulu başkanlığını devretsin' dedi. Ben de kalkıp cevap verdim. 'Ben, İshak Bey'le aynı görüşte değilim. Kurumun geleceği bir ölçüde garantide olduğu zaman kendi görevimi bitmiş sayarım' dedim. Bütün salon beni alkışladı. İshak Bey'in buna canı çok sıkıldı. Bu toplantıyı da Alarko'nun salonunda yaptık."
İshak Alaton'un TESEV'den ayrılmasını istemesinden kısa süre önce, kendisine bir yazı gönderdiğini ve "Sen, Açık Toplum'dan ayrıl. Hakan da Açık Toplum'dan gitsin. Sen, TESEV'de kal" dediğini belirten Can Paker, "TESEV'de kalmamı istiyor, üç gün sonra, 'Orada da başkanlığı devret' diyor. Yaşlandığı için TESEV'den ayrılan İshak Bey, Açık Toplum'un Yönetim Kurulu Başkanı oldu!" sözlerini kullanıyor.
TESEV'LE AÇIK TOPLUM'UN BAĞLARI GEÇEN YIL KOPMUŞ
Can Paker, Açık Toplum'la ilk fikir çatışmasını, vakfın başında olduğu sırada, Binnaz Toprak'ın yaptığı 'mahalle baskısı' araştırmasına şerh düşmesiyle başladığını belirtiyor: "Kendisine de söyledim. 'Bu, araştırma değildir' dedim. Cumhuriyet Mitingleri'ne katılmış CHP'lilerle araştırma yapıyorsun, sonra bunu Türkiye'nin geneliymiş gibi sunuyorsun. Ha bunu yapmadı Binnaz. Ama böyle geçti basına. Buna itiraz etmedi. 'Yok canım, bu araştırma Türkiye'nin genelini ilgilendirmez. Sadece CHP'lileri ilgilendirir' demedi. Ben de ona karşı çıktım. Sen CHP'lilere sorarsan tabii ki Türkiye'de felaket bir 'mahalle baskısı' var! Örneklem hatası yok. Kasıtlı öyle yapıyor. Hata değil!"
Can Paker, TESEV'in, Açık Toplum'la dolayısıyla George Soros'la bağlarını da 2012 yazında kestiğini açıklıyor, biyografisinde: "Açık Toplum, önce kurumsal destek yapıyordu. Sonra projelere destek veriyordu. Kurumsal desteğin hepsini kaldırdı Hakan Altınay başa geldikten sonra. TESEV'le olan ilişkilerini süratle indirdiler. Yaptıkları destek sıfıra yaklaştı. Ona da aldırmadık. En sonunda da Dilek Kurban'ın mektubu gündeme geldi. TESEV'in 'anayasa izleme' projesi vardı. Süreç nasıl gidiyor izliyorduk, basın, sivil toplum ve siyaset açısından. 'Onun da fonunu vermeyeceğiz artık. Çünkü Türkiye'de anayasa nasılsa çıkmayacak. İzlenecek bir şey yok' dediler. Dilek de bana, 'Canım sıkılıyor. Mektup yazacağım' deyince, 'Haklısın kızım. Tabii yaz' dedim. Yazdı, gönderdi."
TESEV'in o sıradaki en etkin proje yürütücülerinden birisi olan Dilek Kurban, Açık Toplum'a yazdığı satırlarda, şu sözleri kaleme alıyor: "Türkiye'de sivil toplumu desteklemek üzere kurulmuş olan, hele ki Açık Toplum gibi bir uluslararası sivil toplum kuruluşunun danışma kurulunun siyasete ve sivil topluma bu derece inançsız olması bizi hem şaşırttı hem de hayal kırıklığına uğrattı. Siyaset tıkanmış olsa dahi, müdahale alanı kalmamış olsa dahi yapacak bir şeyler her zaman var, olmalı. Aksi halde sivil toplumun ne anlamı ve önemi olabilir ki? Aksi halde Açık Toplum neden Türkiye'de? Böylesi bir karar, TESEV'in, Açık Toplum'un ve diğer bütün STK'ların gündemini siyasi partilerin isteksizliklerinin ve çekişmelerinin belirlemesine izin vermek anlamına gelir."