Başbakan Erdoğan, Millete Hizmet Yolun'da konuşmasına sokak olayları ile başladı.
"Samimi vatandaşlarımızın dışında kalan eylemciler, Türkiye'nin en parlak ayını yaşadığı bir dönemde, maalesef çok büyük bir tertibin, çok büyük bir senaryonun parçası oldular ve kendi ülkelerini hedef alan saldırıda, bilerek ya da bilmeyerek aktör olarak kullanıldılar."
Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyuna dikkat çeken Başbakan, bu süreçte demokrasi ve ekonominin ciddi bir sınavdan geçtiğini söyledi.
" Demokrasimiz bu sınavı başarıyla atlatmıştır. Çözüm Süreci de, bu tertiplerden etkilenmemiş; milletimizin sağduyusu sayesinde, kardeşliğimiz güç kazanmaya devam etmiştir. En güzel, en başarılı sınavı ise hiç kuşkusuz Türkiye Ekonomisi vermiştir. Eğer bu boyutta bir saldırı, 10,5 yıl önce gerçekleşmiş olsaydı, inanın, Türkiye ekonomisi bundan çok derinden etkilenir, çok ağır kayıplar verir, millete çok ağır faturalar ve bedeller yüklenirdi."
Başbakan, konuşmasında sık sık birlik ve beraberlik vurgusu yaptı.
Geçmişte yaşanan olayları hatırlattı.
" Türkiye, üzerinde operasyon yapılacak, üzerinde ameliyat yapılacak, üzerinde kirli oyunlar denenecek bir ülke de değildir. On yıllar boyunca, enerjisinin çok önemli bir kısmını içerideki meselelere sarf etmek zorunda kaldı. İçeride oluşturulan suni gerilimler, içeride oluşturulmak istenen çatışmalar, gereksiz tartışmalar, adeta bir vakum gibi Türkiye'nin enerjisini emdi, sömürdü. Biz, bu kısırdöngüyü artık tamamen kırmak zorundayız. İçerdeki meselelerimizi tek tek, kalıcı olarak çözmek, artık tam anlamıyla, 76 milyon bir ve beraber olarak geleceğe odaklanmak zorundayız."
Geçmişte yapılan yanlışlara değinen Başbakan, gelinen noktaya dikkat çekti.
"Türkiye, geçmişte olduğu gibi, azınlığın çoğunluğa hükmettiği bir ülke değildir. Azınlığın çoğunluğa hükmettiği bir ülke, demokratik bir ülke olamaz, hukuk devleti olamaz, sosyal devlet olamaz. Bununla çoğunluğun azınlığa tahakkümünü de asla kastetmiyorum.
Başbakan konuşmasında demokratikleşme yönünde atılan adımlara da dikkat çekti.
Sorunların çözümünde yine birlik ve beraberliğin önemini vurguladı.
" Eski günleri özleyen, imtiyazlarının geri verilmesini isteyenler elbette bu yeni süreçten, bu demokratik süreçten rahatsızlık duymaktadır. Ancak, herkes, yekdiğerinin görüşüne, tercihine, yaşam tarzına saygı duymak zorundadır. Bizim yaşam tarzımıza karışılmasın diyenler, başkalarının yaşam tarzına da müdahale etmemeli, başkalarının yaşam tarzlarına da saygı duymalıdır. Şiddetsiz bir ortamda konuşarak anlaşarak ortak paydalarda buluşarak sorunlarımızın üstesinden geleceğiz. İşte Türkiye'yi de bu anlayışın, bu dayanışmanın, bu birliktelik ve kardeşliğin üzerinde büyüteceğiz".