THE JOURNEY
Bilinçaltına yapılan bir yolculuk ile çocukluğa hatta bebeklik dönemine gidilerek uygulanan The Journey yöntemi, hayatında hep olumsuz tekrarlar yaşayanlara mutlu bir gelecek vaat ediyor.
"Geçmişte yaşanmış olaylar hücre hafızamıza, başka bir deyişle bilinçaltımıza kodlanıyor ve hayatımızın her döneminde, çoğu kez biz farkına varmadan, bizi bir gölge gibi takip ediyor." Bu sözler, İngiltere menşeli The Journey (Yolculuk) yöntemini uygulayan Selda Soytürk Akyılmaz'a ait. Akyılmaz'ın anlattığına göre, bu süreç öylesine sessiz işliyor ki, hayatımızın birçok döneminde aynı olumsuzluğu yaşamaktan kurtulamıyoruz. Her seferinde "Bende şans mı var, bak yine aynı şey oldu" diyoruz. İşte The Journey, hayatta tekrar eden sıkıntıları ve farklı insanlarla paylaşılmış aynı hikayeleri olan insanlar için kullanılıyor. Hayali bir akıl hocası eşliğinde ve yarı hipnoz halinde çocukluğa hatta bebeklik dönemine kadar yapılan yolculukta, bilinç halinde akla bile gelmeyecek detayları bulup çıkarıyor.
Örneğin kilo probleminden kurtulamayan bir kadın, henüz dört yaşındayken tombul bir çocuğun herkes tarafından sevildiğini ama kendisinin sevilmediği bir sahneyi hatırlayabiliyor. Ve kilo veremeyişinin altında işte bu sahnenin yer aldığı keşfediliyor. Akıl hocası, Harry Potter, Kanuni Sultan Süleyman, Atatürk ya da Hz. İsa gibi çok bilindik karakterlerden seçiliyor genelde. Akıl hocası, çocukluğa inme yolunda kişinin ihtiyaç duyduğu anlarda devreye girip yalnız olmadığını hissettiriyor. Yapılan seanslarda önce olumsuzluk yaşanan sorunun kaynağına gidilerek kişi bu olay ya da olaylarla yüzleştiriliyor. Yüzleşilen durumla bağlantılı tüm olumsuz duygu, düşünce ve inanışlar temizleniyor. Sonrasında ilgili kişilere özel bir affetme çalışması yapılıyor. Kişinin kendisine acı veren kişiyle yaptığı hayali yüzleşmede, tüm suçlar bağışlanıyor. Sonrasında geçmişle tüm bağlar kesilerek yerine pozitif duygular yükleniyor.
İÇGÜDÜSEL RESİM ÇALIŞMASI
Esra Göçek içgüdüsel resim çalışmaları ile "bir ben var benden içeri" dediğiniz tarafınızı boyalarla kağıda döktürüyor.
Tüm blokajlarınızı, korkularınızı, yetersiz gördüğümüz taraflarınızı, yaratıcılığınızı ve kaybettiğiniz gücünüzü resim yaparak yeniden ortaya çıkarmak ister miydiniz? "Shine Art Studios"tan Esra Göçek, "içgüdüsel, dışavurumcu" resim çalışmaları ile kişilere boyalarla bir terapi süreci uyguluyor adeta. Çalışmalar üç saati buluyor, kişiler öncelikle uygulama yapacakları mekana gelip tanışmanın ardından, meditasyon uygulaması ile dış dünyadan bir süreliğine izole olmaya çalışıyorlar. Ardından boyalarla içinizden ne geliyorsa o anda çizmeye başlıyorsunuz; bu sadece fırça darbelerini kağıda atmak da olabilir, çarpı işareti çizmek veya bir deniz resmi yapmak da… Önemli olan uygulama sırasında yaşanılan deneyimler.
Esra Göçek, amacın zihnimizin şu andaki halinden "0" noktasına ilerleyerek, bizi yönlendirdiği, başından hareket ettiğimiz noktaya getirmek olduğunu söylüyor. İçgüdüsel resim çalışmaları sırasında kişilerin kendilerini bloke eden tüm engelleri zamanla ortaya çıkıyor ve bu yargı sistemlerini aşmak için bir süreç başlıyor.
Resimler için asla iyi, kötü, güzel yorumları yapılmıyor. Duygular kağıda dökülürken bedensel olarak ne hissedildiği de çok önemli. Resimlerde kişilerin çirkin buldukları veya takıldıkları noktalar, ruhun özgürleşmesini kısıtlayan inanç sistemlerinin var olduğu alan. Blokeler saptandıktan sonra ortadan kaldırılıyor. Resimler kimi zaman bir küçük kimi zaman ise oda büyüklüğünde kağıtlara çiziliyor. Terapiye katılanların çirkin buldukları noktalarda yaşadıkları beden çalışmalarının ardından ortadan kaldırılıyor. Resimden yola çıkarak başladığınız bu süreç zamanla hayat kalitenizi artırıyor ve hiçbir zaman eskisi kadar dibe vurmuyorsunuz.
TOMATİS YÖNTEMİ
Fransız doktor Alfred Tomatis tarafından geliştirilen "Tomatis metodu" ile hamile kadınlar, çocuklar, yetişkinler ses frekansları ile tüm bilinçaltı sorunlarından kurtuluyor. "Anael Aile Merkezi"nden pedagog Iris Steinfeld tüm dünyada uygulanan "Tomatis yöntemi"nin bir bireyin karakterinin ve dolayısıyla da hayatının şekillenmesinde büyük etki yaratacağını söylüyor.
Tomatis özellikle hamile kadınlara öneriliyor çünkü kişinin yaşadığı sürecin bütün olumlu ve olumsuz özellikleri bebeğe geçiyor. Bebek, anne karnında travmatik bir durum yaşarsa kendi öz kişiliğindeki bazı olumlu özelliklerini kapatıyor veya başka tepkisel özellikler geliştiriyor. Yöntem yetişkinlere de uygulanıyor ve yaşam kalitesinde farklılık yaratıyor. Tomatis yöntemi ses frekansları üzerine oturtulmuş bir sistem. Çünkü bir bebek anne karnındayken iki ayrı dünyanın içinde yaşıyormuş gibi bir süreçten geçiyor. Bir dışarıdan aldığı etkiler, diğeri ise suyun içinde yaşadığı dünya.
Eğer annenin sesinde stres varsa bebek sesi dinlemek istemiyor, kendi içine dönüyor. Tomatis yönteminde öncelikle ses frekansları ile bir test uygulanıyor ve sonuçlarının değerlendirilmesinin ardından anne karnında ve çocuklukta hangi duygusal sorunlarla karşılaştığınız, kişisel özellikleriniz ve özünüzden farklı gelişmiş tavırlarınız ortaya çıkıyor. İlk kürde 15 gün boyunca filtrelenmiş haliyle klasik müzik dinletiliyor. İkinci kürde annenizin sesi iltreleniyor ve yeniden dinletiliyor, yeniden sevgi dolu ve güvenli bir bağ kurduruluyor. Uygulamada Mozart'ın müziği kullanılıyor çünkü bu müziğin değişik ülkelerde yaşayan milyarca insanda aynı etkiyi yarattığı saptanmış. Bebeğin anne karnındaki kalp atış ritmi ile Mozart'ın ritmi aynı. İnsana en yakın müzik Mozart olduğu için çağlar ve kültürler dışı ve beyin dalgalarımıza eşit.
ÇEKİRDEK İNANÇ ÇALIŞMASI
Telefonda veya internette yazışarak uygulanan çekirdek inanç çalışması, bilinçaltında gizli kalmış olumsuz inançları yakalayarak, onları olumlularıyla değiştiriyor.Psikoloji yüksek lisansı yapmış Abdullah Canıtez ve Atakan Sönmez ile psikolog Özlem Şahin'in birlikte yürüttükleri çekirdek inanç çalışması, telefon üzerinden veya internetten yazışarak uygulanıyor.
Çalışmanın amacı, bilinçaltımızda 0-11 yaş aralığında oluşturulmuş olumsuz inanç kalıplarını bulmak ve kişiye özel hazırlanan subliminal mesaj CD'leri aracılığıyla, bu kalıpları olumlu olanlarla değiştirmek.
Amazonlar, kurtarıcılar, kurbanlar ve büyüyemeyenler
Birincisi Amazon kadınlar. Bu model, babanın anneyi ezdiği ya da olmadığı ailelerden çıkıyor. Amazonlar, annesine bağlı oluyor ve hayatlarına sorumluluk alamayan, pasif erkekleri çekiyor. İkinci tip kurtarıcılar. Onları girdikleri her ortamda lider olmalarından tanımak mümkün. Hayatlarına kurtarılmaya muhtaç insanları çekiyorlar ve onların hayatlarını düzeltmeye çalışıyorlar. Bir başka model ise kurbanlar. Bunlar kadercidir ve hep mağdur olurlar. Sonuncu model ise büyümekten korkanlar. Kimseye hayır diyemezler. Çocuksudurlar. Kariyerlerinde yükselemezler. Çalışmanın amacı, işte bu modellerin bilinçaltlarına yer etmiş olan olumsuz inanışları ve davranış kalıplarını değiştirmek.
ÜRÜN DİRİER - NESLİHAN PERKER / AKTÜEL