*Dan Brown ile pişti oldunuz. Bu nasıl mümkün olabiliyor?
Ben kitabımı yazarken, çalışmamı gizlemedim. Dan Brown ise gizlilik içinde gerçekleştirdi. Bu nedenle benim değil, onun benim çalışmamı bilme ihtimali var. Bununla birlikte kitabımı, Dan Brown'dan üç hafta önce kitabımı çıkarmış olmam, bana Allah'ın bir lütfudur! Yoksa bana "aparmış" diyeceklerdi.
*Kitap konularının birbirine benzemesi edebiyatta çok görülen bir şey mi?
Bu tarz komplo teorilerinde çok görülen bir şey değil. İki kişi eşzamanlı olarak kitap yazacak ve her ikisi de henüz paylaşmamış bir olgu üzerinden hareket edecek! Bununla birlikte ikimiz de ayrı bir amaca hizmet ediyoruz ve o amaç doğrultusunda ayrı yargılara varıyoruz. Pişti olduk ama ben doğru yoldayım. O yanlış yolda.
*İki kitap hangi açılardan birbiri ile benzerlik gösteriyor?
Ben Amerika'daki yuvarlak masa olan Dışilişkiler Komitesi meselesi olan CFR üzerine kurdum bütün çalışmayı. Brown da kitabında da başlı başına CFR meselesini açmış. Ben "gıda" konusu üzerine gidiyorum. O da kitabında aynı şekilde. Ben "malthusçuluk"tan bahsettim. O da aynı şekilde "malthusçuluk" söz etmiş. Ama arada çok önemli bir fark var. Dan Brown, dünya nüfusunun hızla artacağını ve gıdanın insanlığa yetmeyeceğini, o yüzden insanların kısırlaştırılması gerektiği mesajını vermeye çalışıyor. Bunu ise pek ustaca yapmıyor. Çok açık vermiş. Ben de tam tersini düşünüyorum. Dünya nüfusu hızla artacak ama "rızık" sayesinde, dünya nüfusu ne kadar artarsa artsın, insanlık asla ve asla bir kıtlıkla karşı karşıya kalmayacak.
"Brown Yeni Çağcıdır"
*Malthusçuluğu biraz açar mısınız?
Darwin'e de akıl hocalığı yapmış olan biri olan Malthus'un tüyler ürperten bir fikri var: "Canlıların çoğalması ile gıdanın çoğalması birbirine yetmeyecek. Yani insanlar sürekli olarak çoğalırken, gıda ise aynı oranda artmayacak. Bu da kıtlığın baş göstermesine neden olacak." Malthus bu argümanı kullanarak, "Biz gelecekte böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak için, embesilleri, özürlüleri, üretime katkıda bulunmayanları, ayak takımını yok etmeliyiz" diyor.
*Nazizmin kardeşi değil mi bu bakış açısı?
Evet öyle. Bir "ari ırk" oluşturma çabası. Zaten Dan Brown "Yeni Çağcıdır". Yeni Çağcıların ortak özelliği, Nazizm'e olan ilgileridir. Almanlar onlar için çok değerli bir ırktır. Dolayısıyla Yahudileri sevmezler. Ama bu sevmeme, bir projedir ve Siyonizm'e hizmet eder. Dünya nüfusunu mesela 250 milyona indirmek! 250 milyonluk bir dünya içerisinde akıllılar, zekiler, üstünler yaşayıp mutlu olacaktır.
*Bunu söylemek, aynı zamanda, "Nazizm'in Siyonizm'e hizmet ettiğini söylemek" değil midir?
Nazizm, Siyonizm'e hizmet eder. Reklamın kötüsü olmaz…
*Siyonizm mi istedi bu kadar Yahudi soykırımını?
Birkaç Yahudi soykırımı var. Ama Hitler'in soykırımından bahsederken, o bölgede yaşayan Hazar Yahudilerinden bahsetmek gerek. Kurulacak bir İsrail devleti için, Hazar Yahudileri, tırnak içerisinde söylüyorum, pek de değerli bir ırk değildi. Bugün İsrail'e giderseniz, her Yahudi'nin orada itibar görmediğini çok net görürsünüz. İki şey yapıldı: Öncelikle orada yapılan soykırım tüm dünya Yahudilerine gösterildi. O vahşet anlatıldı ve onların hepsinin bir devlet olma bilincine ulaşması sağlandı ve Yahudiler İsrail'de toplandı. İkincisi mesela Rockerfeller'lar, Hitler'e çok ciddi destek vermişlerdi. Hatta gaz odaları için "gaz" vermişlerdir.
*Bu söyledikleriniz biraz komplo teorisi değil mi?
Değil. Eğer istenirse bunların hepsinin belgesine ulaşılabilir. Gizli de değil. Herkesin bildiği bir bilgi.
"Gizli dünya hükümetinin türkiye şubesi sorunlu"
*Niye Dan Brown ve sizin bu konu ilginizi çekiyor?
Dünyayı büyük bir şirket olarak düşünün. Bu sistemin de bir tanrısı, yani gizli bir dünya hükümeti var. Bu şirket, dünyadaki bütün ülkeleri birer şube olarak görüyor. Gizli dünya hükümeti, şubelerin başına bir genel müdür atıyor. Bir ülkenin insanlarını birer işçi olarak görürseniz, o işçiler başlarına getirilen genel müdürden memnun olmayıp, kendi genel müdürlerini kendileri seçmek isterlerse, gizli dünya hükümeti buna karşı çıkar. Onu ya darbe ile ya ekonomik krizlerle, ya da medya manipülasyonları ile devirir, yerine kendisi atar. Ama Türkiye şubesinde sıkıntı var.
*Gizli dünya hükümeti kimdir?
Anglo-Saksonlar, Yahudiler. Bu iki grup. Herşey para, her şey mülk. Temel ilke bu.
*Dan Brown bunu mu işliyor romanında?
Dan Brown çok abartıldı. Aslında küçücük bir mesaj için 570 sayfa yazılmış bir kitap. Mesajın küçüklüğü şu aslında: Bir adam nüfusu azaltmak için bir virüs geliştirdi ve o virüsü İstanbul'da sözüm ona, Yerebatan Sarnıcı'ndan dünyaya ulaştırıyor. Romandaki "Zorbix" karakteri, kötü karakter mi, iyi bir karakter mi belli değil. Ama Dan Brown kafa bulandırmak için, "Bu benim tarzım" diyor. Hayır değil! Dan Brown için nüfusun kısırlaştırılması kötü bir şey olmadığı için, kitabında da o virüsü yayan Zorbix'i kötü bir karakter olarak gösterse bile ilk başlarda, sona doğru okuyucunun aklını karıştırmaya çalışıyor.
*Türkiye neden önemli?
Dan Brown, dikkatleri Türkiye'nin üzerine çekmeye çalışıyor. Bunun birçok sebebi var. Ama en önemli sebebi Türkiye'nin parlayan yıldız olması. Sır Küpü'nde de Türkiye'de bulunan ve peşine düşülen bir hikaye anlatılıyor. Bir tohumun her birinde yedi başak, her başakta da yüz danenin bulunduğu, bire 700 veren 10 bin yıllık bir buğday var. Onun için Sır Küpü'nde kral ve Yusuf hikayesinden bahsediliyor. Anadolu toprakları ana rahmi gibidir. Sürekli kanamalı ama verimli. Mesela Suriye sınırındaki mayınlı arazinin bir anlamı vardır. Mayınların temizlenmesinin bir anlamı vardır. Mayınların temizliği için İsrail'in peşine düşmesi, bunu yapmak için çırpınmasının bir anlamı vardır. O toprakların bereketli olmasının, çünkü yıllarca tarıma kapalı kalmış, müthiş verimli ve bereketli topraklardır onlar, bir anlamı vardır. O toprakların altında yatan, Suriye sınırındaki, o mayınlı arazideki yüzlerce milyar dolarlık petrolün bir anlamı vardır. Bunların hepsi bir komplo teorisi gibi algılanıyor. Ama gerçek. Ben sadece bunların hepsini bir romana dönüştürdüm. O yüzden Sır Küpü gerçek, Dan Brown'un Cehennem'i' saçma.
*
Türkiye şubesinde nasıl bir sorun var?
Gizli dünya hükümeti, Türkiye şubesinin başına istediği bir genel müdürü atayamadı. Sorun bu!
*Gizli dünya hükümeti bu durumdan rahatsız mı?
Tabii rahatsız.
*Madem gizli dünya hükümeti bütün dünyada istediği genel müdürü atıyor. Peki niye Türkiye'ye başarılı olamıyor?
İşte temel problem de burada. Sır Küpü'nde bunun cevabı var. O zaman ben size şunu sorarım. Gizli dünya hükümeti, o kadar etkiliyse, niye Netenyahu'yu Türkiye'den özür diletmek zorunda kaldı? Dan Brown'un ve benzerlerinin yapmaya çalıştığı bir şey var. 11 Eylül saldırılarından bahsedilen "Zeitgeis" belgeselinden örnek vereyim. O belgeselde, saldırıların perde arkası anlatılırken, filmi izleyen herkes, dünyadaki nasıl iğrenç bir yapı, nasıl her tarafa nüfus etmiş, nasıl güçlü bir yapı var gerçeği ile karşı karşıya kalır ve ürperir. İzleyici, "artık yapılabilecek bir şey kalmadı, her yer kuşatıldı" düşüncesine sahip olur ve mücadelesini bırakır. Temel amaç da budur.
*Yani Dan Brown ve benzerlerinin temel amacı mücadeleyi insanları bıraktırtmam mı?
Evet.
"Tanrısızlık yaygınlaştırmak isteniyor"
*Mücadeleyi bırakınca ne olacak?
Bu bir stratejidir. Doğada iki havyan karşı karşıya gelmeden önce bir gövde gösterisinde bulunurlar, ürkütmeye çalışırlar birbirlerini. Burada da temel amaç bu. Ürkütmek!
*Böyle yaparak tanrısızlığı mı yaygınlaştırmak istiyorlar?
Evet. Dan Brown, yani Yeni Çağcıların temel felsefesi, tanrıya ihtiyacınız yok. Dahası, insanı tanrıdan korumaya çalışırlar.
*Tanrısızlığın yaygınlaşması neyi getirir?
Bu sorunun bir tek cevabı var. Onların problemi var. Din olgusunu ortadan kaldırmak istiyorlar. Mesela İslam tasavvufu muhteşemdir değil mi? Ama bu ritüelin içerisinden Allah'ı çekip çıkarırsanız, ortaya sadece bir meditasyon, kristal, sen tanrısın, içindeki tanrıyı keşfet gibi olgular kalır. Tanrısız bir insan ya da tanrısız bir dünya mutlu etmez. Tüm bu olguların hepsi tanrı yoktur fikrine dayanıyor.
*Anglo-Saksonların, Yahudilerin bu güçleri nereden geliyor?
Onu da kitapta anlattım. Tefecilik Yahudilerin geleneksel mesleğidir. 1300'li yıllarda Ortaçağ'ı kasıp kavuran veba mikrobu sonrasında perişan olan Avrupa insanına bir başkasına faiz vermesi yasak olmayan Yahudi bankerler faizle para vermişlerdir. Vebadan kırılan Avrupa halkı, bir süre sonra borçlarını geri ödeme vakti geldiğinde ödememişlerdir. Topraklarına, mallarına el konulmuştur. Ben değil, Vatikan, Papalık, "Bu vebayı Yahudiler kuyularımıza, sütümüze, peynirimize veba mikrobunu katarak yaymıştır Avrupa topraklarında" demişlerdi. İşte bu nedenle bir anda veba bahanesiyle tüm Yahudiler Avrupa'da soykırıma tabi tutuluyor, alacaklılar Yahudiler öldürüldüğünde geriye borçlu kalmıyor. Aynı durumu Hitler Almanya'sında da görüyorsunuz. Hitler'in bu katliamında Almanya toplumu ses çıkarmadı. Bu benimle ilgili bir şey değil. Bugüne kadar hiçbir Müslüman coğrafyasında Yahudi soykırımı olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Yahudiler benim için lanetli bir ırk değildir. Benim kastım Siyonizm. Bunun da altını ısrarla çiziyorum.
DUYGU LELOĞLU
duygu.leloglu@ahaber.com.tr