Tarihçi Mustafa Armağan'ın yeni kitabı Satılık İmparatorluk, Tek Parti döneminde talan edilen camileri anlatıyor. Mesela bugün tekrar inşa edilmiş olan, Sirkeci Garı'nın bitişiğindeki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi, Tek Parti döneminde sudan gerekçelerle yıktırılarak, boş kalan yeri "Sazevi" yapılmış.
Maraş Türkoğlu Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Ulucami kapatılmış, caminin açık bırakılan kapısından içeri giren hayvanlar burasını ahır haline getirmişler. Antalya'da Selçuklu eseri olan Yivli Minare Camisi ve Osmancık ilçesindeki Akşemseddin Camisi de ahır olarak kullanılmış. Bursa Mollaarap Camisi askeriyeye verilmiş ve at ahırı olarak kullanılmış. Bingöl'ün tek camisi İsfehan Bey ise buğday deposu haline getirilmiş.
Camiler gazete ilanlarıyla satıldı
Yine Bursa'da Heykel Meydanı'nda bulunan sapasağlam Sarı Cami de kaderinden kaçamamış ve 1939'da kör kazmayla yıktırılmış. Tek Parti döneminde türlü kılıklara giren camilerin hapishane dahi yapıldığına dair tanıklar var. Bunlardan bir tanesi Divriğili tarihçi Dr. Necdet Sakaoğlu'nun, çocukken kasabadaki Cedid Mustafa Paşa Camisi'nin hapishane olarak kullanıldığına dair ettiği tanıklık.
Aydın Cihanoğlu Camisi'nin ot deposu yapıldığı, Gaziantep Çınarlı Camisi'nin yıkılıp yerine Şehitler Abidesi dikildiği, Bursa, Hatay ve Kastamonu'da 15 cami ve mescidin gazetelere verilen ilanlarla satışa çıkarıldığı, Bursa Alacamescit'in spor kulübüne verilip içinde güreş tutulduğu, İstanbul Divanyolu'ndaki Sinan Paşa Medresesi'nin Vakıflar İdaresi tarafından kunduracılara ayda 50 liraya kiraya verildiği, İstanbul'un Silivrikapı semtinde Sitti Hatun Camisi'nin bir şahısa kiraya verildiği, Afyon'daki 500 yıllık Umur Paşa Camii'nin sapasağlamken yıktırılıp yerine Zafer Anıtı dikildiği de dönemin gazete haberlerinden elde edilen kayıtlar.
Sultanahmet Camisi'nin Asker Alma Dairesi, Üsküdar Atik Valide Camisi'nin de cephane deposu yapıldığı da kayıtlarda yer alıyor. Ayrıca Dolmabahçe Camisi, müze yapılacak başka bir yer kalmamış gibi 1946'da Deniz Müzesi'ne çevrilmiş. 1960 Darbesi'nden sonra askerler tarafından Yassıada İrtibat Bürosu yapılıncaya kadar da müze olarak kalmış.Öte yandan 23 Temmuz 1940 tarihli Yenigün gazetesinde Hatay'da hangi caminin kaç liraya satışa çıkarıldığı ilan edilmiş.
Buna göre Halebi Osmaniye Camii'ne 400, Kurmalı Mescid'e 120, Kantara Camii'ne 50, Sadık Efendi Mescidi'ne ise 100 lira değer biçilmiş. Örneklerde görüldüğü üzere, Tek Parti döneminde haraç mezat satılan 3 bin 500 parça vakıf eserinden elde edilen gelirin 4 milyonu, tramvay ve kaplıca hissesi satın alma, balo salonları yapma, spor kulüplerine bağışta bulunma, yatılı okul yaptırma ve Ankara Hukuk Fakültesi'ni inşa ettirme gibi işlere harcanmış.
Hilafetin kaldırıldığı gün, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreseler de kapatılmış ve bir kanunla Şer'iye ve Evkaf Vekaleti (Bakanlığı) kaldırılarak, yerine Diyanet İşleri Reisliği kurulmuş olduğunu biliyoruz. İşte bu aşamada dini kurumları finanse eden vakıflar da bütçeleriyle beraber başbakanlığa bağlanmış, tabiri caiz ise vakıf mallarına cebren el konulmuş. Vakıflar da, binaları da devletleştirilerek bir hukuk suçu işlenmiş. Armağan, azınlık vakıf mallarının geri verilmeye başlandığına işaret ederek, bu iadelerden yerli vakıfların da bir gün faydalanıp faydalanamayacağı üzerine bir beyin fırtınası estiriyor kitapta.