Japon mafyası Yakuza genelde acımasızlığı ve katı hiyerarşisiyle bilinir. Ama yine de Yakuza halk üzerindeki imajını düzgün tutmak, devletle ilişkilerinde de belli bir güvence sağlamak için zaman zaman hayır işleri ve insani faaliyetlerde de boy göstermekten kaçınmaz. Bunun en son örneği Japonya'yı derinden sarsan Fukuşima Nükleer Santral kazasında görüldü.
Nükleer felaketten sonra Yakuza örgütleri bölge insanlarına yönelik yardım faaliyetleri organize ederek olumlu bir imaj çalışmasında bulundular. Hatta felaketin daha beter hale gelmesini önlemek için kendilerini feda ederek santral içerisinde kalan ve "Fukuşima 50" adıyla efsaneleşen insanların arasına üç Yakuza mensubu bile katıldı. Tüm bunlar acımasız Yakuza'nın milli felaket zamanlarında ne denli hayırsever olabildiğine bile yoruldu. Ancak Japonya'da son dönemlerde Yakuza hakkında ortaya çıkarılanlar, gerçeğin başka türlü olduğunu gösterir nitelikte.
24 klandan oluşan ve 85 bin mensubu bulunan Yakuza, esas olarak eğlence, fuhuş, uyuşturucu gibi alanlarda faaliyet gösteriyor. Ancak son dönemlerde yeni bir alana daha yatırım yapmış durumda: Nükleer felaket ekonomisi. Nükleer felaketin verdiği zararların telafisi ve yeniden yapılandırma çalışmalarına devletin ayırdığı para 200 milyar euro tutarında. Buna 600 bin evin idaresi ve 120 bin hektar tarım toprağının arındırılması eklenince felaket muazzam bir ekonomik fırsat doğuruyor. Ancak ne yazık ki bizzat Tokyo Elektrik Şirketi Tepco'nu itirafına göre artık ağır riskli bu işte çalışacak insan bulmak kolay olmuyor. Bu da iş gücünü oldukça pahalı hale getiriyor. İşte bu iş gücünü sağlama görevi Yakuza'ya düşüyor.
Yakuza'dan insan kaynakları hizmeti!
Ancak burada sorun kimsenin çalışmak istemediği bu ölümcül alana iş gücü bulma konusunda Yakuza'nın kendi metotlarını kullanması. Bu iş gücünün temel kaynağını ise Yakuza'dan yüksek faizle borç alanlar oluşturuyor. Borçlarının faizini ödeyemeyenlere Yakuza'nın getirdiği teklif şöyle özetleniyor:
"Ya borcunu ödemez hemen ölürsün, ya da radyasyondan 10 yıl içerisinde ölürsün". Nitekim bu metodun giderek yaygınlaşmaya başlaması yetkilileri geçen sene harekete geçirdi ve 2012 Mayıs'ında bir ilk yaşanarak Fukuşima bölgesinde faaliyet gösteren bir Yakuza klanının üst düzey bir mensubu olan Makoto Owada tutuklandı. Owada'ya yöneltilen suçlama göstermelik bir şirket aracılığıyla Fukuşima'nın radyoaktif bölgelerine iş kanunlarına aykırı olarak arındırma timleri temin etmesiydi. Bunun ardından bir başka Yakuza üst düzeyi olan Yoşinori Arai'nin Date şehrinin radyasyondan arındırılması için insanları zorla çalıştırdığı ve kazançlarının yarısına da el koyduğu ortaya çıkarıldı.
Japon polisinin bu yöndeki soruşturması devam edince bu şekilde 37 ayrı vaka daha tespit edildi. Yakuza'nın borçlusu olarak çabuk ölümle yavaş ölüm arasında tercihe zorlananların varlığı, kendisi de bu bölgelerde su arındırma görevlisi olarak çalışan Yazar Tomohiko Suzuki'nin "Yakuza ve Nükleer Santraller" adlı kitabına da konu oldu. "Paranın olduğu her yerde Yakuza da vardır" diyen Suzuki radyasyonlu bölgelerin arındırılması işinde çalışanların sadece Yakuza mağdurları olmadığını da ortaya çıkardı. Beraber çalıştıkları arasında iflas etmiş olanlar, akıl hastaları, evsizler ve pek çok alt sınıftan insan da vardı. Suzuki'ye göre radyaoaktif alanlarda çalışanların yüzde 10'u Yakuza mağduru.
BİROL BİÇER
birol.bicer@aktuel.com.tr