Çelik, Reyhanlı saldırılarının ardından getirilen yayın yasağının gerekçesini şu sözlerle açıkladı: "Çok zaman gazeteciler kulis haberlerini, birbirlerinden duyduklarını, sokaktan geçen birinin anlattığını da haber atlatma endişesiyle haber yapabiliyorlar. Bu gibi olaylarda meselenin sükunetle götürülmesi için yayın yasağı gerekliydi.
11 Eylül saldırılarında ABD'de de bu tür önlemler alındı. Ülkemizde böyle hadiseler olduğu zaman kan gölü manzaralarını gösterenler, insan organlarını teşhir etmeye varıncaya kadar şahit olduk. Dolayısıyla insanların acılarını derinleştirmemek için yayın yasağı gerekliydi. Meselenin tamamen ortaya çıkmasıyla birlikte yayın yasakları da ortadan kalkacaktır."
Katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, "Cumhuriyet tarihinin en büyük saldırılarından biri" dediği Reyhanlı saldırısı ile ilgili şöyle konuştu:
"Ülkemizdeki bir grup hainden oluşan bir terör örgütünün haince bir saldırısı ve 9 kişi içeride. Anneler gününde sevinemediler. Terör suçsuz günahsız insanları hedef alıyor. Hatay'ın farklı bir özelliği var. Çok dinli, dilli, etnisiteleri olan bir vilayetimiz. Esad'ın zulmünden kaçıp gelenlerin yaşadığı bir yer. Farklı bir mozaik, bir yapı var, bunu provoke etmeye çalıştılar. Halkımızın sağduyusuyla üzerinden geleceğiz. Sayın Başbakan ile bugün Ankara'da tekrar değerlendireceğiz. Malum Türkiye bir nasırdan kurtulmaya çalışırken bakıyorsunuz birileri başka taşeronları devreye sokmaya çalışıyor. Ben bunlara nöbetçi terör örgütü diyorum. PKK frene basınca bunlar gaza basıyorlar. Çözüm sürecine girdik, şehit cenazeleri gelmiyor, bu sükunet, huzur havası birilerine battı, bu hainleri halkımızın tanıması gerekiyor."
Suriye Enformasyon Bakanı'nın "Bunun sorumlusu Türkiye'dir" şeklindeki açıklamasını, bazı gazetelerin manşete taşıdığını dile getiren Çelik, bu gazeteler için "düdük" ifadesini kullandı. Bakan Çelik, şöyle konuştu:
"Bakana hoparlörlük, yapan onun düdüğü haline gelen gazeteler var. Türkiye bu işten nasıl sorumlu olabilir ki? Suriye'deki saldırıları Türkiye mi yaptı. Türkiye kardeş kanının akmamasını istiyor. Suriyeli muhaliflerle ilişkilendirilen iddialar kesinlikle yalan. Bir yangın meydana gelirken önce o yangın söndürülür. Sonra birinin hatası var mı o ortaya çıkartılır. Güvenlik zafiyeti var mı? İstihbarat zafiyeti var mı? o araştırılır. İçişleri Bakanlığı'mız bunu inceler varsa ortaya koyar. Terör alçakça yöntemler kullandığı için nerede, ne zaman ortaya çıkar kestiremezsiniz. Devlet ve hükümet çok boyutlu inceliyor.
Bakan orada kesinleşmiş verilere dayanarak halkı bilgilendiren insandır. Meseleyi bizzat yerinde inceleyen insandır. Çok zaman gazeteciler kulis haberlerini, birbirlerinden duyduklarını, sokaktan geçen birinin anlattığını da haber atlatma endişesiyle haber yapabiliyorlar. Bu gibi olaylarda meselenin sükunetle götürülmesi için yayın yasağı gerekliydi. 11 Eylül saldırılarında ABD'de de bu tür önlemler alındı. Ülkemizde böyle hadiseler olduğu zaman kan gölü manzaralarını gösterenler, insan organlarını teşhir etmeye varıncaya kadar şahit olduk. Dolayısıyla insanların acılarını derinleştirmemek için yayın yasağı gerekliydi. Meselenin tamamen ortaya çıkmasıyla birlikte yayın yasakları da ortadan kalkacaktır."