Almanya'da 8'i Türk 10 kişiyi öldüren ırkçı NSU örgütünün yargılanacağı tarihi dava ertelendi. Duruşmaların yapılacağı Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi, yarın başlaması beklenen davayı 6 Mayıs 2013'e ertelediğini duyurdu. Mahkeme ertelemeye gerekçe olarak, SABAH'ın Anayasa Mahkemesi nezdinde açıp kazandığı davayı gösterdi.
SABAH Gazetesi'nin Anayasa Mahkemesi nezdinde geçtiğimiz cuma günü aldırdığı karar nedeniyle yeni bir akreditasyon işlemine gerek duyulduğuna hükmeden mahkeme, "Yeni akreditasyon işlemi ise 17 Nisan'a kadar, ne zaman ne de organizasyon açısından mümkün" yorumunu yaptı. Mahkeme, duruşmanın bu nedenle 6 Mayıs 2013 saat 10.00'a ertelendiğini bildirdi. Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin geçen ay gerçekleştirdiği akreditasyon sistemi nedeniyle ilk 50 kişilik gazeteci listesinde, hiçbir Türkiyeli basın mensubu yer almamıştı. SABAH, akreditasyon uygulamasında hatalar fark etmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi nezdinde dava açmış ve mahkemeyi kazanmıştı.
Anayasa Mahkemesi nezdinde SABAH'ın avukatlığını üstlenen Prof. Dr. Ralf Höcker, kararı "üzücü ve bir o kadar da gereksiz" diye değerlendirdi. Prof. Höcker, "Anayasa Mahkemesi kararında hiçbir şekilde akreditasyonu sil baştan değiştir demedi, sadece yabancı basın mensuplarına üç sandalye ver dedi. Bizim açımızdan bu sadece en iyi değil, en iyi 2. çözüm" diye konuştu.
SABAH NEDEN DAVACI OLDU?
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin uyguladığı akreditasyon sistemi nedeniyle hiçbir Türk gazeteci, salonda sabit yer tahsis edilen gazeteciler arasında yer alamadı. Avrupa SABAH Genel Müdürü Mikdat Karaalioğlu, gazetenin Yazıişleri Müdürü İsmail Erel ve Münih Temsilcisi Rahmi Turan'ın sabit yer verilen gazeteciler arasında bulunmaması üzerine, Anayasa Mahkemesi nezdinde dava açması için ünlü medya avukatı Prof. Ralf Höcker'e yetki vermişti. SABAH'ın itirazını yerinde bulan Anayasa Mahkemesi, yabancı medya mensuplarına 'uygun ölçüde sandalye ayrılması' gerektiğine karar verdi. Anayasa Mahkemesi 'en az üç yer' ayrılması gerektiğine hükmederken, gazetecilerin hangi yolla belirleneceği kararını Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'ne bıraktı.
MAHKEME NE DEDİ?
Özellikle Türk basın mensuplarının, çok sayıda kurbanın Türk olması nedeniyle 'bağımsız haber alma' ihtiyacı olduğuna değinen Anayasa Mahkemesi, böylece Türk basını için davanın önemini vurguladı. Ancak Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi, üç sandalye koymak yerine, tüm akreditasyon uygulamasını iptal etmeyi yerinde buldu. Şimdi tüm işlemler yetişmeyeceği için, dava ertelenmek zorunda kaldı. SABAH'ın Anayasa Mahkemesi'nde kazandığı dava 'SABAH davası' olarak Alman hukuk tarihine geçti.
600 TANIK
Münih'te görülecek tarihi davaya hazırlık amacıyla 280 bin sayfalık zabıt ve delil okunup değerlendirildi. 600 tanık dinlenecek ve 22 tıp uzmanına bilirkişi olarak danışılacak. 53 avukatın savunduğu 77 müdahilin olduğu davanın iddianamesi, tam 488 sayfadan oluşuyor. Davanın görüleceği salonda da yenilikler yapıldı. Toplam 1 milyon 250 bin euroya yenilenen salona tercümeler için mikrofonlar kuruldu, tek pencere yenilendi. Haftanın üç gününde duruşma yapılması planlanan davanın, 2 yıldan fazla sürebileceği belirtiliyor.
DAVANIN BAŞ HÂKİMİ ASABİ
Davanın biri baş hâkim, olmak üzere dört de yardımcı hâkimi olacak. Başhakim Manfred Götzl, 1980'li yıllarda savcılık yaptıktan sonra hâkimliği seçmiş bir isim. Kamuoyunda görünmekten hoşlanmayan ve röportaj da vermeyen Götzl aynı zamanda, Türk basın mensuplarına mahkeme salonunda yer vermeyen isim. Deutsche Welle'nin haberine göre, Götzl'in bu tercihinin nedeni usul hatası yapmamaya ve tarafsız davranmaya çalışması. Deutsche Welle, basın locasındaki yerlerin sınırlı olması nedeniyle hangi medya kuruluşunun salona alınacağını kendisinin karar vermek istemediği için Götzl'in "Önce başvuran oturur" kararı aldığını iddia etti. Öte yandan Götzl'in duruşmalarda zaman zaman asabi bir tutum sergilediği de belirtiliyor. Bu tutumu nedeniyle yargı bağımsızlığı konusundaki sorulara muhatap olan Alman Hâkimler Birliği Başkanı Christopher Frank şunları söyledi: "Hâkimler kolay etkilenmez. Çünkü bütün dosyalardan haberdar olmak gibi bir avantaja sahipler. Diğer taraftan kamuoyu oluşturmada ve yönlendirmede izlenen strtejileri de tanıyorlar. Savunma gibi davada mahkûm etmenin de kamuoyu oluşturma stratejisinin bir parçası olduğu unutulmalı."