Saltanatı sırasında olduğu kadar Cumhuriyet döneminde de uzun süre tartışmaların odağında bir padişah oldu. Kimine göre istibdatçı uygulamalarıyla kimine göre ise siyasi dehasıyla yakın tarihimize damga vuran büyük bir şahsiyet oldu. Öyle ya da böyle en fazla tartışılan, hakkında en fazla spekülasyon üretilen padişahlar içinde hep ilk sırayı tuttu.
İçeriden ve dışarıdan en çalkantılı bir döneme denk gelmesine rağmen imparatorluğu 33 yıl boyunca ayakta tuttuğu gibi saltanatını da korumasını bildi. Ancak bu başarısının sırrı hep siyasi manevralarıyla, teşkilatçılığıyla açıklandı. Oysa onun bu gücü elinde tutacak ve işlevsel kılacak konumu sağlamasında gözlerden kaçan başka bir yönü daha vardı. Güçlü ve etkili bir padişah olması için sadece tahta oturması yeterli değildi. Hem makamının hem de şahsının finansal açıdan da güçlü olması gerekiyordu. Bu noktada ise devreye Sultan Abdülhamit'in siyasi kurnazlığının yanı sıra yatırımcılığı ve finansçılığı devreye girdi.
II. Abdülhamit imparatorluğu satranç masasında ayakta tutmaya çalışırken, bir yandan da yatırımcılığını kullanarak hem şahsi servetini artırdı hem de böylelikle iktidarını sağlamlaştırıp işlevselleştirdi. Onu hep bir dönemin Ulu Hakan'ı olarak bildik ancak Musul Petrollerinden, İmparatorluğun dört bir yanına varan yüzlerce çiftliğiyle, maden imtiyazlarından, Avrupa borsalarında kazandıklarına kadar Sultan II. Abdülhamit aynı zamanda çok başarılı bir yatırımcı, kurnaz bir finansçı ve kurt bir gayrimenkulcü olmasıyla da ayrıcalıklı bir yere sahip.
Okuyanus Yayınları'nın ilk basımından on yıllar sonra yeniden yayımladığı Vasfi Şensözen'e ait "Osmanoğulları'nın Varlıkları ve II. Abdülhamid'in Emlaki" kitabı sultanın mal-mülk edinimi ve servet birikimi yapmasına karşı son derece eleştirel yaklaşan bir kitap olsa da yine de II. Abdülhamit'in devlet idareciliği ve stratejistliğinin gölgesinde kalan akıl almaz yatırımcılığını da ister istemez gözler önüne seriyor.
Emlak zengini padişah
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde CHP'den milletvekilliği ve Maliye Bakanlığı'nda hukuk müşavirliği de yapan bir avukat olan Vasfi Şensözen, bu dönemde Osmanlı Hanedanı ve varislerinin malvarlıkları ile ilgili konularla birinci elden ilgili olduğu için her ne kadar oldukça taraflı olsa da II. Abdülhamit'in serveti konusunda önemli bir kaynak. Şensözen'e göre sultanın siyasi şahsiyeti, zekası, ve kabiliyeti üzerinde çok duruldu ancak onun emlak edinme ve özel gelir sağlamadaki aşırı gayreti hep gölgede kaldı. Maliye Bakanlığı'nda 20 yıla yakın süre müşavir olarak çalıştığı dönemde padişah mallarının hazineye intikali ve mirasçıların hakları konularıyla ve özellikle II. Abdülhamit'in mal varlığıyla ilgili meselelerle doğrudan ilgilenmek durumunda kaldı.
Makamına ve şahsına gelir sağlama çabaları ve emlak edinme hususundaki kayda değer gayreti sebebiyle Şensözen'e göre Sultan II. Abdülhamit kendisinden önceki padişahlardan çok farklı bir kişilik olarak tarihe geçti.
Ona göre Abdülhamit'e kadarki padişahlar şahısları ve makamları adına mülk edinme konusunda oldukça mütevazi davrandılar ancak bu durum Abdülhamit'le beraber tamamen tersine döndü. Yavuz Sultan Selim'den beri halifelik makamını elde bulunduran Osmanlı padişahları kendilerini peygamber vekili olarak gördüklerinden ve İslamiyet'in ilk halifelerinin kendi üzerlerinde mal bulundurmama törelerine uyarak mal sahibi olmakla olmamak arasında idareli ve ortalama bir tutum takındılar. Genellikle şehzadelikleri sırasında şahsi mal mülk edinir ancak tahta çıktıklarında böyle bir gayeden uzak kalırlar. Ancak Sultan II. Abdülhamit'le beraber padişahların bu genel tutumu da kökünden değişir.
Borsadan servet kazandı
Sultan Abdülhamit daha şehzadeliği sırasında oldukça uyanık bir yatırımcıdır. Avrupa borsalarına yatırımlar yaparak kendisine kaydadeğer bir servet edinmesini bilir. Ama bu noktaya gelene kadar II. Abdülhamit, bir padişah açısından hiç de alışık olmadığımız yatırım ve ticari işlere girer. Ticari girişimleriyle, ticaret bilmeyen diğer şehzadelerden ayrılır. Örneğin şehzadeliği döneminde aksak olarak ödenen şehzade maaşıyla yetinmeyen sultan, çiftliklerinde buğday ektirip gelir elde ettiği gibi koyun yetiştiriciliğiyle de uğraşır. Her sene getirttiği beş altı yüz koyunun sütünü ve yünlerini değerlendirdiği gibi, bir kısmını da satarak kâr elde eder. Yine şehzadelik döneminde giriştiği ticari işlerden biri de yurt dışından boya hammaddesi getirerek satmak olur.
Daha o dönemlerde hatırı sayılır bir servet elde eden şehzade Abdülhamit, asıl kazancını ise bu işlerden değil finans konusundaki maharetinden sağlar. İktisatçı Münif Paşa'dan dersler de alan II. Abdülhamit, bu farkını saltanatında da gösterir ve ticari-finansal işlerle doğrudan ilgilenen istisnai bir padişah olur. Ancak o dönemde ülkede yeni kurulan menkul kıymetler borsasında faaliyet gösteren dönemin ünlü Rum bankerleri kendisine yatırım danışmanı tutarak hisse senetlerine yatırım yapar ve buradan da hayli gelir elde eder.
Özellikle danışmanı Yorgo Zarifi aracılığıyla yatırımlara giren padişah, bir yandan da dünyadaki belli başlı ekonomide dalgalanmalar yaratan önemli olayları takip ederek Avrupa'daki sermaye piyasalarında da yatırımlar yaparak buradaki spekülasyonlardan yararlanmayı da ihmal etmez. Sultan'ın çiftlik ve sair mülklerinden elde edilen gelirler de yine Zarifi aracılığıyla borsa yatırımına dönüştürülürler. Sultan'ın paraları Avrupa bankalarında altın ve tahvile de yatırılır. Sultan da bir yandan ülkedeki hareketli siyasi hayatı yönlendirirken öte yandan da danışmanlarının yaptığı bu yatırımları bizzat takip ve kontrol etmeyi ihmal etmez.
Ancak padişahın yatırımları bu kadarla kalmaz. Özelleştirmelerden de yararlanır ve bir yanda Musul'daki petrol yataklarını özel mülkiyetine geçirip en azından bölgede emelleri olan İngiltere'ye karşı özel mülkiyet korumasına alır öte yandan da madenlere ve hatta fabrikalara yatırım yapar. Özelleştirme ile satın aldığı Hereke Halı Fabrikası bunlardan sadece biri olur. Tramvay, vapur işletmesi ve maden imtiyazları da padişahın diğer girişimleri arasında yer alır. Sadece Osmanlı Bankası'ndaki nakit varlığı 13 bin 700 Osmanlı altınına ulaşan padişahın Creddit Lynnais bankasındaki varlığı işse bunun dört katına ulaşıyordu. Tahvil yatırımları arasında Anadolu Şimendifer tahvillerini ve Selanik Limanı hisselerini de eklemek gerekiyor.
En büyük yatırımı gayrimenkule
Ancak Şensözen'in de kitabında belirttiği gibi II. Abdülhamit'in en büyük yatırımı gayrimenkule olur. Sultan bir yanda şahsı adına satın aldığı ile öte yandan padişahların mülklerini yöneten Hazine-i Hassa'dan şahsı üzerine tapuya geçirttiği sayısız gayrimenkulle ülkenin bir numaralı gayrimenkul yatırımcısına dönüşür. Anadolu, Trakya ve Kuzey Afrika'da üzerine tapulu olan sadece çiftliklerin sayısı 150'yi aşar. Sultan'ın Çiftlikat-ı Humayun denilen bu çiftliklerle bir yandan hanedanın gelirlerini artırdığı, öte yandansa yabancıların ülkenin belli yerlerindeki toprakları ele geçirmesini engellediği de nakledilir. II. Abdülhamit aynı taktiği Filistin, Irak, Balkanlar ve Libya'da da uygular. Aynı şekilde Musul petrollerini de şahsi tapusu altına alarak hem kendi varlığını güçlendirir hem de yabancıların eline geçmesini engeller.
Sultan Abdülhamid'in mirası o kadar büyüktür ki, Öldüğünde terekesinde 10 bini aşkın gayrimenkul mülk bırakır. II. Meşrutiyet'ten sonra el konulmasına rağmen çözülemediği gibi, Lozan anlaşması ve daha sonraki Cumhuriyet döneminde de uzun süre gündemden düşmez ve uzun süren miras davalarına konu olur…
Sultan II. Abdülhamit'in bazı yatırım ve işleri
Şehzadeliğinde koyun ticareti Hububat üreticiliği Boya hammaddesi ticareti Menkul kıymetler borsasında tahvil ve hisse senedi yatırımları Musul'da petrol kuyuları Özelleştirme ile satın alınan fabrikalar Anadolu, Trakya, Balkanlar, Irak, Filistin, Mısır ve Libya'da çiftlikler Avrupa bankalarında tahvil ve hisse senedi yatırımları 70 bin Osmanlı altını değerinde mücevher Anadolu Şimendifer tahvilleri Maden imtiyazları Tramvay ve vapur işletmesi imtiyazları Gayrimenkuller: Sayıları 10 bini geçen han, hamam, çiftlik, arazi, arsa, dükkan gibi emlak.
BİROL BİÇER / birol.bicer@hotmail.com