Gol sonrası 15 dakikalık bölümde korku tüneline giren Galatasaray'ı kabustan kaleci Muslera kurtardı. Ardından fanatik Fenerbahçeli hakem Süleyman Abay (Bunu öğrenmek isteyen Abay'ın çalıştığı Cumhuriyet Gazetesi'nin Spor Müdürü Arif Kızılyalın'a sorabilir) sahne aldı. Danny'i faul yapmadığı halde bariz gol şansından kolay attı. Abay çaldığı düdüklerle oyunu gerdi, Galatasaraylı oyuncuları sinirlendirdi. Topu yere çarpan Terim'i tribüne gönderirken, topu yere çarpan ve Drogba'yı ceza alanında indirip penaltıya neden olan Serkan Yanık'a kart bile göstermedi. Melo'ya dirsek atan Lawal'a kırmızı yerine sarı gösterdi.
ALLAH'IN ADALETİ
Futbolda "Atan ile tutan iyi olacak" bir kuraldır. Muslera muhteşem oynarken ikinci yarı haksızlıklara direnen muhteşem bir Drogba izledik. Drogba tek başına maça damgasını vurdu, iki gole imza atarken penaltıyı da kazandırdı. Drogba bir lider gibi oynarken hem takımı ateşledi hem de tribünleri maçın içine itici güç olarak soktu. 60 dakika 10 kişi oynayan Galatasaray ikinci yarı Drogba'nın kazanma hırsıyla, tecrübesiyle harmanladığı liderliğiyle müthiş bir geri dönüş yaşadı. Ben Allah'ın adaletine inanırım. Hakem Abay, Terim ve ekibini atarak tarihe geçti ama hem Allah'ın adaletine hem de Drogba ve arkadaşlarının kazanma hırsına çarpıldı.
Ahmet ÇAKAR: Kabadayılar gecesi
Seyrantepe TT Arena maalesef Galatasaray mağlup duruma düştüğü her Süper Lig maçından sonra tavernaya dönüyor. Kabadayılar sahneye çıkıyor, kavga başlıyor ve o kabadayılar tribüne yollanıyorlar. Dünyada hiçbir futbol ligi yoktur ki bir ay arayla önce iki teknik adam, sonra da üçü birden sahadan atılmış olsunlar. Ama Fatih Terim'in yaptığı hareketlerin, bırakın Galatasaray'a verdiği zararı, Türk sporuna verdiği etik tahribatı düşünemiyorum bile.
Hakem ilk yarıda verdiği tüm kararlarda haklı. Verdiği kartlar doğru. Dany, Burhan'ı iterek faul yapıyor. Karar doğru. Bu karar beraberinde de haklı olarak bariz gol şansını engellemesinden dolayı kırmızı kartı getirecek. Hakem Süleyman Abay da doğru kararı verdi.
BUNUN ADI REZİLLİK
Gelelim Fatih Terim'in atıldığı pozisyona... Kulübenin hemen önünde Galatasaraylı oyuncu çok açık bir faul yaptı. Ondan sonra ne yaşandı bilmiyoruz ama Terim sahadan yollandı. Daha sonra da önce Hasan Şaş'ın sonra da Ümit Davala'nın rezillikleri başladı. Bunu ikinci defa yapıyorlar. Şimdi muhtemelen Fatih Terim sezonu kapattı. Zira daha önceden de infazı ertelenmiş vukuatları var. Hepsi toplandığında en az 6-7 maç edecek ki zaten sezon bitiyor. Yakışmayan şu; Galatasaray "Dünya markasıyım" diyor. Galatasaray hocası için "Türkiye'nin gelmiş geçmiş en başarılı hocası" deniyor ama sergilediği manzara sportmenlik dışından da öte tam bir rezilliktir. Hiç kimse kızmasın ama maalesef kral çıplak.
Rıdvan DİLMEN: Üç kişilik Drogba
Maçla ilgili teknik olarak birkaç satır yazayım. Moralsiz Galatasaray, kaybedecek bir şeyi olmayan Mersin İdmanyurdu'na karşı oynadı. Maça konuk takım Mersin iyi başladı. 4-3-1-2 oynayan Galatasaray'a karşı başlarda çok iyi çıktılar.
İlk yarıda bir gol ve 3 net pozisyon buldular. Muslera o dakikalarda farkın ikiye çıkmasını engelleyen isim oldu. İlk yarıda Galatasaray adına en iyi isim Muslera'ydı. İlk yarıda önce Drogba'yla net fırsat yakaladı Galatasaray. Daha sonra Burak'ın direkten dönen iki topu vardı. Dany'nin kırmızı kartı Mersin İdmanyurdu için büyük avantajdı.
Fatih Terim, ikinci yarıya iki değişiklikle başlayarak 3-4-2'ye döndü. Galatasaray büyük bir baskıyla başladı maça. Önce penaltı sonra enteresan bir Drogba golü ve oyunun sonunda bu kez muhteşem bir Drogba golü. Drogba karşılaşma boyunca inanılmaz oynadı. Maç ikinci yarıda 10'a 11 değil Drogba yüzünden 13'e 11 oynandı. Drogba dün Galatasaray adına üç kişilik oynadı. Mersin zaten havlu atmış takım, o yüzden rahatlar.
FATİH TERİM'E YAKIŞMADI
Terim ikinci golden sonra tekrar dörtlü savunmaya geçti. Bunlar taktiksel varyasyonlar. Ancak belirtmeden geçemeyeceğim bu kadar sinir, gerginlik, teknik heyetin tamamının atılması ve oyunun dışındaki terslikler yakışmadı. Fatih Terim'e haksızlık olabilir, onun bunlarla uğraşmaması lazım. Şimdi bütün takım gerildi. Terim'in atılmasının sebebini raporlarda görürüz. Basın danışmanıyla tartıştı. Hoş değil, hocaya yakışmıyor.
Kırmızı kart için tereddüt yok. Eski hakemlerle de konuştum. Onlar da net kırmızı dedi. Ancak ben olsam kural dinlemez ve atmazdım. Fatih Terim, bu sene yine Arena'da oynanan Orduspor maçından sonra ikinci kez tribüne gönderildi.
Emrah KAYALIOĞLU: Eyyam yapmayın!
Üç gün önce Real Madrid'e kaybetmişsin. Üç gün sonra bu maçın rövanşı var. Bu noktada "En önemli maç sıradaki maçtır" söylemine ihanet etmemek gerekiyordu. Ama Galatasaray'da A'dan Z'ye akıllar Madrid'de, fikirler Real'de kalmıştı. "Sonuncu Mersin'i nasılsa yeneriz" havası hakimdi. Lider takımın lig sonuncusu önünde ilk 15 dakikada düştüğü durumun izahı mümkün değil. Gökhan Zan'ın önce hazırladığı, sonra da asistini de yaptığı pozisyonda üçüncü dakikada topu ağlarında gören Muslera, bu bölümde üç kritik kurtarışla takımını maçta tuttu. Galatasaray toparlanmaya çalışırken çileden çıkaran yönetimiyle (kararlarıyla değil, hakemliğiyle) Süleyman Abay devreye girdi. Melo-Lawal hava topu mücadelesinde Mersinli'nin dirsek attığı iddiasına Abay, "Görmedim, ama eyyam yapayım" diyerek sarı verdi. Ardından da Dany-Burhan omuz omuza mücadelesinde olmayan bir faul uydurup Dany'i attı. Galatasaray'ın Burak ile iki kez üst direğe takıldığı devrenin sonlarında Fatih Terim, topu yere vurarak Abay'a tepki gösterince tribüne gönderildi ama Serkan Yanık aynı şekilde topu yere vurduğunda da, son adam olarak penaltı yaptığında da sahada kaldı. O pozisyonda da Galatasaray'ın kulübeden üçüncü hocası da tribüne gitti.
İkinci yarı amansız bir baskı kuran Galatasaray, Melo ile eşitlediği tabelayı 69'da Drogba'nın şans golüyle lehine çevirdi. Bu gol "Her türlü golü yedik. Bir tane de biz atalım" dualarına futbol ilahlarının yanıtıydı herhalde. Fildişili neden transfer edildiğini defalarca gösterdi. Salı gecesi sıra Sneijder'de olsun!
Fatih KUŞÇU: Hakemi de yenmek
Yazık, Süleyman Abay gencecik bir adam ve bir anda onbinler, yüzbinlerce taraftarın nefretini kazanacak duruma düşüyor, küfür üstüne küfür yiyor.
Üstelik bu berbat duruma kendisi üretiyor. G.Saray'ın hakemlerle derdi bitmeyecek gibi görünüyor.
Soru tek kelime: Neden? Madrid'de, Norveçli'nin vermediği penaltılar, Burak'ı haksız yere cezalı düşürüşü, daha 3 gün önceydi. G.Saray Real Madrid'e elenebilir, daha farklı da yenilebilir, ama UEFA, "Barça-Real Finali" rüyasını, hakem atamalarıyla gösteremez.
Süleyman Abay, 3 Temmuz sürecinden bu yana, sağduyuyu öncelik edinen Fatih Terim'i de delirtemez. Sahada varlığını göstermeyen, iyi yöneten hakem, özel bir beceri sergilemiş olmuyor, sadece işini yapmış olur. Ama bu kadar vicdan yoran yorum, saçmalığın ötesine geçer ve kasıt aranır.
Terim'i iyi dinleyin
Oysa maçın konuşacak bir dolu unsuru vardı. Selçuk cezalı, Semih yedek, Gökhan Zan-Emre Çolak dökülüyor, Muslera, 3'te gol yedikten sonra üst üste kurtarışlar yapıyor, başrol oyuncusu Abay'dan fırsat bulduğunda, G.Saray'ın 2 topu direkten dönüyordu.
Terim, yine tribünden izlerken ikinci yarıyı, gerekli değişiklikler yapılmış, taraftarın müthiş desteğiyle 2. yarı başlamıştı. Melo'nun penaltısına dek topu alan Drogba'yı arıyordu. Abay durdurup taraftar iterken Drogba fişi çekti. Mustafa Denizli'nin yıllar önce dediği gibiydi G.Saray; Mersin'i de yendi, hakemi de! Son söz TFF'ye, lütfen Terim'i iyi dinleyin.