Ünlü Simpsons dizisinde yaşlı büyükbaba Abe Simpson, bir gazeteciye "Basılı medyada mı çalışıyorsun? İşte benden bile daha önce ölecek bir şey," der. Oldukça gerçekçi bir şaka, ama biz bu haberde günümüzde basılı yayınların tükenmeye başladığını ve yerini internet gazeteciliğine, sosyal medyaya bıraktığını tekrar anlatmak niyetinde değiliz.
Onun yerine bu duruma karşı çözüm geliştiren hatta baş kaldıran bir dergiden, Postkolik'ten bahsedeceğiz. Dergi şubat ayında İstanbul'da yayımlanmaya başlandı. Bu basılı dergi, internetin getirdiği tüm imkanlarla barışık ve onları kendi istediği şekilde kullanıyor. Dergide haberler yanlarında QR kodu ile birlikte sunuluyor.
Peki QR kod nedir, nasıl çalışır? Cep telefonunuzla QR kodun fotoğrafını çekerek haber hakkında detaylı bilgi bulabileceğiniz internet sayfasına yönlendiriliyorsunuz. QR kodun nasıl kullanılacağı da dergide ayrıca anlatılıyor. Modadan, teknolojiye pek çok farklı konuya yer veriliyor. Dergiyi hazırlayanlar Postkolik'i bir 'şehir kültürü' dergisi olarak tanımlıyor. Ücretsiz olan dergi İstanbul'un cafe, spor merkezi, müzik mağazaları gibi mekanlarına dağıtılıyor.
Derginin kurucularından Orhan Meriç "Geçtiğimiz nisan ayında 15 kişilik bir ekiple birinciblog.com sitesini kurduk. Birinciblog'un bir dergisinin olması aslında uzun zamandır kafamızdaydı. 1 Şubat itibariyle de ilk sayımızı çıkardık," diyerek kuruluşu anlatıyor. İnternetle oldukça sıkı fıkı bir ilişkileri var, "Postkolik'in beslendiği kanal, bloglar. Temel mantığımız okuyucularımızın fazla vaktini almadan bilgiyi hap olarak sunmak. Haberlerin yanına QR kod koyma sebebimiz de bu zaten. Konuyla ilgilenen, daha fazla detay almak isteyen okuyucularımızı o haberlere yönlendiriyoruz."
YENİ BİR ANLAYIŞ
Ekip, dergiyi çıkarmaya yeni bir habercilik anlayışını hedefleyerek karar vermiş: "Klasik habercilik anlayışı dünyadaki değişim yansıtılamıyor. Dünyanın dört bir tarafında yaratıcı insanlar, gerçekten inanılmaz işlere imza atıyor. Sokak sanatı hiç olmadığı kadar popülerleşti. Tasarımda, müzikte enteresan gelişmeler yaşanıyor. Postkolik, okuyucularına bu gelişmeleri aktarmak için kuruldu. Biz freepaper (ücretsiz yayın) yayıncılığın daha da gelişeceğini düşündüğümüz için, Postkolik'i ücretsiz bir dergi olarak konumlandırdık."
Dergide uzun yıllar yayıncılık alanında çalışanlar da var, müzisyen ya da tenis öğretmeni de. Dergiyi yayına hazırlarken de kalıpların dışına çıkmak istemişler. Editör ya da muhabir ayrımları, hiyerarşileri yok bu yüzden: "Kendimizi kalıplara sokmayı doğru bulmadık. Önemli olan derginin rahat okunması ve zengin bir içeriğe sahip olması. Postkolik'te hiyerarşi yok. İçerik, komün bir çalışmayla hazırlanıyor. Bu yüzden bizde editör yazısı da yok. Üçüncü sayımızdan itibaren Postkolik'e okuyucularımız da dahil olmaya başladı. 'Derginizi çok sevdik nasıl yardımcı olabiliriz?' diyen birçok mail alıyoruz. Hem içerik hem de dağıtım için yardım teklifleri geliyor. Genç arkadaşlarımız dergiyi alıp okudukları üniversitelerin kafelerine bırakmaya başladı."
FİSUN YALÇINKAYA