Köpeğinizi sabah yürüyüşüne çıkardınız, havuzda biraz yüzdünüz, öğle yemeği için binadaki 11 restorandan birine gitmeye karar verdiniz, artık çalışabilirsiniz!
Yanlış anlaşılmasın, tatil köyünde değil iş yerindesiniz! Akla pek gerçek gibi gelmeyebilir ama Google'da insanlar böyle çalışıyor, böyle yaşıyor. Zaten bu sebepten dolayı her gün binlerce iş başvurusu yapılan şirket, Fortune Dergisi'nin araştırması sonucunda ABD'nin en çok çalışılmak istenen şirketler listesinde birinci sırayı almış. Neden mi? Çok basit; her şeyin başı motivasyon!
Fortune'un listesi yurt dışındaki şirketlerin çalışanlarına (maaş ve sigorta gibi standart güzellikler dışında) sunduğu avantajları çok net bir şekilde ortaya koyuyor: Ücretsiz kuru temizleme, araba yıkama, aile danışmanlığı, aynı şirkette çalışan sevgililer için fazladan izin imkânı, günlük çalışma saatinin beşte birinde kendi özel işlerinle ilgilenebilme… Liste böyle uzayıp gidiyor. Peki Türkiye'de neler oluyor?
Motivasyon için neler yapılıyor
Yabancı kaynaklı şirketler merkezden gelen direktifler doğrultusunda aynı avantajları sağlamak için daha fazla çaba gösteriyor. Öz be öz Türk şirketlerindeyse durum biraz daha farklı. Koç Academy'nin yaşam koçu Fatoş Ayvaz'ın söylediklerine göre Türkiye'deki babadan oğla geçen yönetimlerle yöneticilik vasfı olan da olmayan da tepede olabiliyor. Dolayısıyla bu tip patronların bakış açısı da yeterince "profesyonel" olmayabiliyor; örneğin birçoğu, teşekkür ya da tebrik etmekten çekiniyor.
Durumun özrü ise kabahatinden beter: Çalışanlar şımarırmış! Ayvaz bunun çok yanlış bir bakış açısı olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Çalışanlar en çok, yaptıkları işin takdir edildiğini duymadıklarından şikayet ediyor. Kendilerini ve yaptıkları işin değerinin anlaşılması en büyük destek." Ayvaz patronların çalışanlarına vermesi için özel teşekkür kartları hazırladıklarından bahsettiği zaman aklımızda başka bir soru uyanıyor. Neden birebir konuşmak yerine kart? Çünkü alışık değiller! Bu durumda akıllara başka bir soru geliyor: "Takdir duygumuz mu az?"
Davranış Bilimleri Enstitüsü Başkanı Emre Konuk'un yaptığı araştırma bu durumun tahminimizden daha da vahim olduğunu gösteriyor aslında. Hazırlanan anketteki sorulardan biri şu: "Bu gece siz uyurken bir mucize oldu ve şirketteki her şey 180 derece değişti. Ertesi gün işe gittiğinizde bu mucizenin ilk belirtileri olarak ne görürsünüz?" Yanıtların bazısı da şöyle: Yöneticim bana selam verir; öğle yemeğinde yanıma oturur; çalışırken yanıma gelip nasıl gidiyor diye sorar…
Çalışan memnuniyeti anketlerinden alınan sonuçlardan biri; çalışanların en çok "tebrikle" motive oldukları yönünde. Marmara Tıp Fakültesi Vakfı'ndan psikiyatr Prof. Dr. Hakan Yöney'e göre yöneticilikte yapılması en zor işlerden biri, çalışanı elinde tutmak ve bunun için gerekli olan motivasyonu sağlayabilmek. Unutulmaması gereken bir nokta daha var ki o da her insanın ötekinden farklı olduğunu gözden kaçırmamak. Bunu sağlamanın yoluysa çalışanları iyi tanımaktan geçiyor. Yöney bu noktada abartıya kaçılmaması konusunda da uyarıyor. Çünkü hak edilmemiş övgülerle bir kişiyi motive etmeye çalışırken diğerlerinin kendini kötü hissetmesine yol açabilirsiniz.
BURCU ARMAN