Evet, yanlış duymadınız bu bahsettiğimiz yeni çıkan bir bilim kurgu filminin tanıtımı değil, çok kısa bir süre sonra telepatik bilgisayarlar elimizin altında olacak. Eski mouselarınızı atar mısınız yoksa antikaya mı ayırırsınız bilinmez ama bu sistemi çok seveceğinize eminiz.
Önceki yıllarda İspanya'da ki Miguel Hernandez Üniversitesi'nde çalışan bilim adamları beyin sinyalleriyle çalışan bilgisayar teknolojisini mümkün kılmıştı. Elektrotlar yardımıyla beyindeki sinyalleri, aktiviteleri bilgisayarın algılamasını sağlayan sistem özellikle engelli vatandaşlarımız için büyük bir önem arz ediyor.
Kolumuzu hareket ettirmeden bilgisayar kullanmak ve normal bir bilgisayarda yapılan aktiviteleri yapmak bu sistemle mümkün. Berlin'deki Fraunhofer Enstitüsü ve Humboldt Üniversitesi tarafından ortaklaşa geliştirilen BBCI (Berlin Beyin Bilgisayarı Ara Yüzü) sistemiyle yine beyin sinyalleriyle insanların düşünce gücüyle bilgisayar kullanması mümkün kılınıyor.
Başınıza elektrot kabloları içeren bir kask takıyorsunuz ve beyindeki sinyaller direk bilgisayara yansımış oluyor, Amerika'da yapıla araştırmada ise kask takmadan beyin içine yerleştirilen bir çip sayesinde bu sistem mümkün kılınıyor. Beyin sinyallerini okuyan bir program geliştiren IBM yetkililerine göre önümüzdeki yıllarda bu sistem epeyce yaygınlaşacak ve insanlar mouse yerine telepatiyle bilgisayarlar kullanabilecek.
Program sadece bilgisayarlarla da sınırlı kalmayacak, cep telefonu ve tabletlerde de kullanılabilecek. Peki bu teknolojiyi ne zaman kullanmaya başlayacağız ve bize ne gibi faydalar sağlayacak sorularını İTÜ Bilgisayar mühendisliği bölümü öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. A. Cüneyd Tantuğ açıklıyor:
* Daha önce yapılan çalışmalar başarılı olmuştu, şu an çalışmalar nasıl gidiyor?
Her ne kadar bilim kurgu filmlerini anımsatsa da düşünce gücü ile bir bilgisayarı kontrol etmek adına geçmişte önemli gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Literatürde çoğunlukla Beyin-Bilgisayar Arabirimi (Brain-Computer Interface) olarak adlandırılan teknolojilerle beynin ürettiği sinyallerin algılanması, işlenmesi ve yorumlanması kısmen olası olmaktadır. Önceleri fareler ve özellikle de maymunlar üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda, hayvanların düşünce gücü ile bir robot kolunu hareket ettirmek, bir bilgisayarın fare işaretçisini hareket ettirmek gibi basit bir takım işlevleri yerine getirebildiklerini görüyoruz. İnsanlar üzerindeki çalışmalar göz önüne alındığında, kişisel bir bilgisayarın, yani bir PC'nin, kontrol edilmesinden daha çok engelliler için yapılan çalışmalar daha heyecan verici kanımca. Örneğin kollarını kaybetmiş engelli bir vatandaşımıza elektro-mekanik bir kol takılması ve bu kolu çalıştıran elektronik beynin hareketleri doğrudan beynin ilgili bölgesinden gelen sinyallere göre alması tartışmasız çok daha yararlı bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuda yakın geçmişte yapılmış başarılı deneyler bulunmaktadır. Ancak bu tür bir uygulamada elektronik algılayıcılar doğrudan beynin ilgili bölgesine ameliyat ile yerleştirildiği için standart kullanıcılar için çok kullanışlı değildir. Günümüzde insanların kullanımına sunulmuş daha basit bir sinyal ölçüm yöntemi ise EEG tabanlı cihazlardır. Üzerinde farklı sayılarda duyargaları olan bu başlıklar doğrudan başın üstüne geçirilmekte ve kullanıcının beyin dalgaları EEG yöntemi ile toplanarak işlenmektedir. EEG tabanlı teknolojiler hem pratik ve kullanışlı, hem ucuz, hem de kolay erişilebilirdir.
* Ne zaman mouse yerine telapati kullanacağız?
Bence kullanmamalıyız. İlk duyduğumuzda kulağımıza hoş gelse de bu tür bir teknoloji bence son derece kullanışsızdır. İnsanlar, hayatın akışına uygun yöntemleri daha çok tercih eder. Lütfen bir an için hayal edin, kafanızda bir kask var ve marketten ekmeği isterken sadece düşünüyorsunuz. Tüm insanlarla telepati ile anlaşıyoruz! Askeri ve benzeri özel birkaç senaryo dışında insan doğasına aykırı böyle bir iletişim biçimi bence genel kabul görmeyecektir. Benzer biçimde insanların bilgisayar ile etkileşiminde de bu tür bir kullanımın etkin olmayacağını düşünüyorum. Aslına bakarsanız günümüzde insan bilgisayar etkileşimini sağlayan tuş takımı ve fare kullanımı da çok doğal değil. İnsan-bilgisayar etkileşiminde en uygun iletişim biçimi doğal dilde iletişim. Yani bir insanla konuşur gibi bilgisayarımız ile konuşmak. Konuştuğumuzu anlayan ve yerine getiren bir bilgisayar diğer insan bilgisayar etkileşimi alternatiflerinden daha kullanışlı olacaktır.
Sorunuzun asıl cevabına gelince; günümüzde fare imlecini beyin dalgalarınızı kullanarak hareket ettirmek mümkün. Bir ön eğitim sonrasında fare imlecini dört eksende hareket ettirmemizi sağlayan ürünler ticari olarak halihazırda satılmakta bile. Hatta sadece düşünerek oyun bile oynayabiliyorsunuz. Ancak bu tür bir çalışma düzeni için saatler süren bir ön eğitim çalışması gerekmektedir ve fareyi kullanılması da çok yavaştır. Yapılan bir çalışmada fare imleci ile sanal bir tuş takımında 100 karakterlik bir yazı yazmak için denekler bir saatten fazla zaman harcamışlardır. Tekrar etmek gerekirse bilgisayarla etkileşim için tamamen düşünce gücüne dayanan bir teknoloji kullanmak, engelli kullanıcılar için bilgisayarı bir biçimde kullanma olanağı sağladığı için yararlı olsa da standart bir kullanıcının beklentilerini karşılamaktan çok uzak olacaktır.
* Bu teknoloji bize ne faydalar sağlayacak ve hangi alanlarda kullanabilecek?
İnsan bilgisayar etkileşiminde düşünce gücünü kullanmak, farklı alanlarda yenilikler getirmektedir. Toplumsal fayda açısından en önemli kullanım alanları daha önce de değindiğim gibi engelli vatandaşlarımız için geliştirilen uygulamalardır. Örneğin İTÜ Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi'nde yürütülen çeşitli çalışmalarda, otistik çocuklar üzerinde düşünsel faaliyetlerin izlenmesi ve toplanan verilerin işlenerek yorumlanması konusunda değerli projeler yürütülmektedir. Yine düşünce gücü ile ilgili ilginç bir kullanım alanı örneği "bilişsel pazarlama"dır. Neuro Marketing olarak da adlandırılan bu alanda denekler üzerinde yapılan pazarlama çalışmaları, eskiden olduğu gibi anketler ve mülakat soruları yerine artık beyin aktivitelerinin ölçülmesi yolu ile yapılmaktadır. Böylelikle, bir anlamda, kişinin bilinçaltına inilerek araştırması yapılan nesne (ürün, reklam filmi, slogan vb.) hakkında deneğin gerçek duygularına ulaşılmış olunmaktadır. Dünya genelinde son yıllarda popüler olan bu pazarlama tekniği üzerinde İTÜ Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi olarak sektördeki çeşitli firmalarla ortak çalışmalar yürütmekteyiz.
Atacan Şimşek