Dear Nazan,
Çok sıkı bir ilkbahar geliyor Nazan. Bir sürü davet, açılış, defile beni gene uykusuz bırakacak gibi ama olsun kışın rehavetini de üzerimizden atmanın başka çaresi yok. Yalnız havaların bir açıp bir kapaması yüzünden ne giyeceğimizi şaşırdık şekerim. Gardırobumdaki yazlık, kışlık, baharlık giysiler birbirine karıştı vallahi...
Havalar böyle olunca doğru dürüst giyecek bir şey bulamadım. Feryoş'u da alıp Milano'ya uçuverdim. Vallahi bu sene ilkbahar ve yaz giyeceklerimize bayıldım. Bir kere romantizm kesin bu senenin en hoş trendi. O uçuşan etekler, çiçekler, böcükler ve fırfırlar... Feryoş pek tutmadı ama bana sorarsan senenin mini etekleri, vücudu saran dekolte kesimli üstleri tam bana göre. Ayrıca kabarık etekli, incikli boncuklu abartılı giysilerden de aldım. Alırken kendimden çok bizim çevreyi düşündüm vallahi; önlerinde bir örnek olmazsa nasıl giyinirler? Her neyse şeker, Milano'dan 20 - 30 parça giysi alıp döndüm.
Sorma, bugünlerde derdimiz büyük Nazan. Bütün kızlar panik halinde. Ayol neden olacak, yaz geliyor. Buralarda yaza hazırlanan kırkına merdiven dayamış ve geçmiş kızlar olarak bir tür "Anti-aging ve diyetisyenlere hücum" yaşanıyor. Kızlar yağ oranlarını ölçtürüp cilt analizlerini yaptırdıktan sonra minik çığlıklar atıp doğal malzemelerden hazırlanmış gıda ve kozmetik ürünlerin satıldığı mağazalara atıyorlar kendilerini. Ben formum ve yaşım nedeniyle cool tavırlarla Anti-aging ve diyet konuşmalarına ve seminerlerine katılıyorum bol bol. Önerileri can kulağıyla dinliyoruz şekerim. Sana da lazım, sonra söylemedi deme.
Dost acı söyler. Bu kadar alışveriş ve yaz muhabbetinden sonra sana haftanın davetlerini anlatmaya en renklisinden başlayayım Nazan. Geçen hafta uzun zamandır hasret kaldığımız hayır davetlerinden birine katıldım. Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı yararına Four Seasons Hotel İstanbul at the Bosphorus'ta düzenlenen geceye tüm tanıdık camia gecenin anlam ve önemine uygun şekilde, gardıroplarımızın sezon için alınmış en şıklarını giyip, kuaför ve mücevher kasalarımızı ziyaret ettikten sonra gittik.
Emaar Türkiye'nin sponsorluk yaptığı gecede ev sahipliğini TESYEV Başkanı Yavuz Kocaömer ile vakfın yönetim kurulu üyesi ve balo komitesi başkanı Siren Ertan Çarmıklı yaptı. Vakıf Başkanı Yavuz Kocaömer'in 50 tekerlekli sandalye bağışlayarak başlattığı bağış yarışında Türkan Sabancı, TAV grubu, Ünal Aysal, Sibel Vatandost, Sanem Tezman, Serap Tibuk gibi pek çok hayırsever bağışlarıyla vakfa destek verdiler şekerim. Bilirsin hayır işlerine dayanamam, 10 adetlik bir bağış da ben yapıverdim. Gecenin en renkli anları ise Ebru Gündeş'in sahneye çıkmasıyla yaşandı.
TESYEV için hiçbir ücret almadan sahneye çıkan sanatçı Fenerbahçeli futbolcu Emre Belözoğlu ile bizim kızlardan Feryal Gülman, Hilal Kosif ve Sema Güral Sürmeli ile düet yaptı. Anlayacağın epey eğlenceli bir gece geçirdik. Bana dur durak yok, arkasından partner "Meloş mutlaka gitmemiz gereken bir davet var" deyince kendimi Esma Sultan Sarayı'nda buldum.
Seranit Yapı Grubu'nun 20'nci yılı kapsamında, tasarım ve mimarlık öğrencilerini desteklemek üzere başlatılan 'Geleceğin Mimarları' projesinin tanıtımına katıldık. Başta benimkine kızdım mızdım ama haklıymış şekerim, davet çok güzeldi. Seranit Yapı Grubu İcra Kurulu Başkanı Hamdi Altunalan ve Seranit Yapı Grubu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Ece Ceylan Baba'nın ev sahipliğinde gerçekleşen gecede sergilenen tasarımlar, ünlü mimarlar tarafından bizlere tanıtıldı.
Ertesi gün de Ekavart Gallery'sindeki Zeynep Öztürk sergisinde aldık soluğu. Lekesel motiflerle 17 önemli yağlı boya tablosu, el dokuması bir halı ve bir kilim hazırlayan Zeynep tüm yaratıcılığını döktürmüş şekerim. Sergi Zeynep'in, evsahibi de İnci Aksoy olunca basın ve bizden bir sürü eş dost pek ilgi gösterdik. Atmosfer ve misafirperverlik pek hoştu.
Kiss
Meloş.