Kamuoyunda '74. Yargı Paketi'' olarak bilinen İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülüyor.
Ergin, komisyonda yaptığı sunumda, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bireysel başvuru hakkını kabul ettiği 1987'den sonra ve özellikle 1998'de 11 nolu ek protokolün getirdiği değişiklikten itibaren aleyhine en fazla sayıda başvuru yapılan ülkeler arasında yer aldığını anımsattı.
Bugün Türkiye'nin, Rusya'dan sonra ikinci ülke durumunda olduğunu ifade eden Ergin, Türkiye'nin, 47 Avrupa Konseyi ülkesi arasında hakkında en çok ihlal kararı verilen ülke durumunda bulunduğuna işaret etti.
Ergin, bu tablonun değiştirilmesi konusundaki kararlılığın bir sonucu olarak, son dönemde konuyu sistematik olarak ele alan kapsamlı çalışmalar yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini söyledi.
''Tasarı önemli düzenlemeler içeriyor''
Tasarının önemini vurgulayan Ergin, yapılan çalışmalarla insan hakları konusunda sürekli olarak iyileşmeler yapıldığını kaydetti. Ergin, hükümetin insan hakları alanında AİHM tarafından mevzuatta tespit edilen eksiklikleri çözmek adına getirdiği düzenlemeyle bu kararlılığını sürdürdüğünü söyledi.
Türkiye'nin AİHM önündeki olumsuz görünümüne dikkat çeken Ergin, şöyle devam etti:
''Ülkemizin bireysel başvuru yolunu çoğu taraf ülkelerden daha erken bir tarihte açarak, konseyin oluşturduğu bölgesel koruma sisteminde yer alma cesaretine karşın, insan hakları pratiğinde ağırlıklı olarak yapısal sorunlardan kaynaklanan sıkıntılar yaşadığımız da bilinen bir gerçektir. Ancak Türkiye'nin bu olumsuz görünümü değiştirmek, temel hak ve özgürlükleri en geniş hukuki korumaya kavuşturmak için güçlü bir irade sergilediği de bilinmektedir. Ülkemizin son yıllarda hız kazanan yapısal dönüşümü, hayat bulan reformlar bu irade temelinde şekillenmiştir. Uluslararası sözleşmelere dayalı yükümlülükler gelişen çağdaş standartlar ve toplumsal değişim paralelinde yükselen talepler demokrasi ve özgürlükler alanında ülkemizi hep daha ileri adımlar atmaya sevk etmiştir.'
Ergin, görüşülen tasarının, bu adımların bir devamı, bütününü tamamlayan önemli bir parça değerinde olduğunu ifade ederek, tasarının, Türkiye'nin insan hakları ve ifade özgürlüğü karnesini olumlu manada etkileyecek önemli düzenlemeler içerdiğini vurguladı.
Sadullah Ergin, ''Bazı beklentileri karşılamadığı gerekçesiyle tasarıyı kötülemek içerdiği önemli düzenlemeleri görmezden gelmek doğru olmadığı gibi içi boş olduğu yönündeki eleştirilerde insaflı ve gerçekçi değildir. Tasarının hazırlanmasında, bu tasarının altında ülkemizin 1950 yılında başlattığı Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine yönelik sürecin dışında hiçbir şey, sebep ve saik aranmamalıdır. Tasarının bir an önce kanunlaştırılması ülkemiz açısından büyük önem arz etmektedir'' diye konuştu.
Eylem Planı
Ergin, bakanlık tarafından 2011'de, ''AİHM Türkiye kararları sorunlar ve çözüm önerileri'' adlı yüksek düzeyli bir konferans ve çalıştay düzenlendiğini anımsatarak, çalıştaydaki analizler sonucunda AİHM'nin Türkiye aleyhine verdiği ihlal kararlarına yol açan nedenleri ortadan kaldırmak amacıyla 5 yıllık dönemi kapsayan ve insan hakları ihlallerinin önlenmesine ilişkin eylem planı taslağı hazırlandığını söyledi. Ergin, taslağın hazır olduğunu ve Bakanlar Kurulu'nda görüşüldükten sonra kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi.
Geçici madde
Bakan Ergin, yaklaşık bir yıldır ülkenin gündeminde bulunan tasarıda, özgürlük ve güvenlik hakkının iyileştirilmesi, ifade ve medya özgürlüğünün geliştirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması başta olmak üzere, AİHM'de ihlal kararlarına konu olan 7 kanunda ve toplamda 20 maddede değişiklik öngörüldüğünü söyledi.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından bugün itibariyle toplam 221 kararın icra sürecinin denetlendiğini ifade eden Ergin, asıl ihlal konusunun, DGM'nin 2004'de kaldırılmasına rağmen CMK'nin 311/2 maddesinde yer alan zaman kısıtlaması nedeniyle söz konusu davaların başvuranlarının yeniden yargılanma imkanından yararlanamadığına, bu nedenle Türkiye'nin uluslararası arenada sürekli eleştirilere maruz kaldığına dikkati çekti.
Öcalan'ın AİHM'e başvuruları
Bu konuda Abdullah Öcalan'a da yeniden yargılama imkanı getirileceği şeklinde iç kamuoyunda tartışmalar olduğunu ifade eden Ergin, süreci anlattı.
Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilmesi, uzun süre gözaltında tutulması, DGM'de yargılanması, idam cezasına çarptırılması ve savunma haklarının kısıtlanması iddiaları ile ilgili 1999 yılında yaptığı başvurunun, AİHM büyük dairesinin 12 Mayıs 2005 tarihli ihlal kararıyla kesin olarak sonuçlandığını kaydeden Ergin, şöyle devam etti:
''Büyük daire kararında Öcalan'ın başvurusunda ihlal edilmiş olan adil yargılanma hakkının onarılabilmesi için ya yeniden yargılanmasının ya da yargılama dosyasının yeniden açılmasını öngördü. Bilahare hükümlü avukatlarının Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptıkları yeniden yargılanma talebi CMK 311/2 maddesindeki süre koşulu dikkate alınarak usulden reddedilmiştir. Hükümlünün avukatlarının itirazı üzerine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM büyük dairesinin öngördüğü ikinci seçeceği benimsemiş, hükümlünün kanundaki açık süre sınırına rağmen DGM'deki yargılama dosyasını duruşma yapmaksızın esastan incelemiş yargılamayı yapmış, 21 Temmuz 2006 tarihinde yeniden yargılama talebini esastan reddetmiştir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu kararını AİHM'in kararında belirtilen ikinci seçeneğe uygun bularak Türkiye'nin sözleşmenin 46. maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirdiği gerekçesiyle ihlal kararının gereğini yerine getirdiğini kabul ederek, 14 Şubat 2007 tarihinde nihai olarak gündeminden çıkarmıştır. Bu suretle Bakanlar Komitesi önündeki süreç kapatılmıştır. Komite tarafından söz konusu ihlal kararının sözleşmenin 46. maddesine uygun olarak icra edilmiş sayılmasına karar verdikten sonra hükümlünün AİHM'e yaptığı ve Türkiye'nin bu ihlal kararını icra etme usulünün sözleşmenin 6. maddesine aykırı olduğu iddiasını içeren 19 Ocak 2007 tarihli başvurusu da mahkemenin oybirliğiyle 6 Temmuz 2010 tarihli kararıyla kabul edilemez bulunmuştur.''
Yeniden yargılama imkanı
AİHM'in kararlarının icra dairesinden alınan 15 Haziran 2012 tarihli mektupla, bu tarih itibariyle bakanlar komitesi önünde icra süreci denetlenen toplam dava sayısının da belirtildiğini ifade eden Ergin, söz konusu tarih itibariyle toplam bin 769 kararın denetim sürecinin devam ettiğini, Gencel, Güneş ve Kolu grubu altında incelenen toplam karar sayısının ise 221 olduğunu söyledi. Ergin, ''Bu CMK 311/2'den bekleyen dosya sayısıdır'' dedi.
Ergin, geçici maddenin mevcut şekliyle kabulü halinde doğrudan bu maddeden yararlanacak kişiler arasında gerek 15 Haziran 2012 tarihi itibariyle icra edilmeyi bekleyen tüm derdest kararlar listesinde, gerek yeniden yargılama yoluyla icra edilmeyi bekleyen 221 karar içerisinde Abdullah Öcalan'ın icra edilmeyi bekleyen herhangi bir kararının bulunmadığına dikkati çekti. Ergin, ''CMK'ye eklenen geçici madde ile 15 Haziran 2012 tarihi itibariyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde icra süreci denetlenmekte olan AİHM kesinleşmiş kararlarına ilişkin olarak CMK'nin 311/2 fıkrasında zaman sınırlamasına bakılmaksızın yeniden yargılama müessesesinin uygulanması imkanı geçici maddeyle getirilmektedir'' dedi.