Yemeksepeti iş fikri nasıl oluştu?
Üniversite bittikten sonra Amerika'ya gitmeye karar verdim. Orada özellikle Silikon Vadisi civarında zaman geçirmek istiyordum. O dönemde internet projelerini hep duyuyorduk ama bire bir kendi içlerinde nasıl yetiştiklerini, nasıl ortamda başarılı olduklarını veya başarısız olduklarını incelemek istiyordum. Bu yüzden de MBA işletme masterı eğitimi almak için University of San Fransisco Üniversitesi'ne gittim. Böylece etraftaki modelleri ve insanların internet kullanım alışkanlıklarına, internetten beklentilerine baktım. Türkiye gibi genç bir nüfusta internetin henüz penetre edilmediği bir toplumda paket servis ve interneti bir araya getiren bir proje olursa hem restoranlar bundan memnun olur, hem son kullanıcılar böyle bir projeyi hiçbir ücret vermeksizin kullanırlar diye düşündüm. Türkiye'ye gelince de aklımdaki fikri etrafımdaki çok güvendiğim fikrine önem verdiğim arkadaşlarıma ve dostlarımla paylaştım ve 3 arkadaşımla Yemeksepeti'ni kurduk. 2001 yılının Ocak ayında yemeksepeti.com online oldu.
Bu işi kurarken nerelerden nasıl yardımlar aldınız? Başlangıçta ne kadarlık bir yatırım yaptınız?
Pek bir yardım almadım kimseden. Zaten o zaman için kimsede bu tip girişimcileri destekleyen bir finans yapılanması söz konusu değildi. Ne iş sermayesi firmaları, ne melek yatırımcılar, bunların hiçbiri yoktu. Olanlar da zaten o dönemde internetin sıkıntıya girdiği bir dönemde bu tip bir projeye yatırım yapmak istemezdi. Tamamıyla kendi elimizde avucumuzda ne varsa bu işe yatırdık. Ailelerimizden biraz yardım aldık. Ama en büyük desteği kendi arkadaş çevremizden ve yakınlarımızdan ve ailemizden aldığımızı söyleyebilirim. Hiçbirimizin ailesi öyle holding firması değil. Her birimizin ailesi orta halli veya iyi halde ama çok zengin ailelerden falan gelmiyoruz. O yüzden de bizim yemeksepeti.com için harcadığımız paralar da önemli rakamlardı bizim için. Toplam baktığınızda kendi maliyetlerimizi saymazsak çünkü onun da bir fırsat maliyeti var, cebimizden çıkan paranın toplamı 100 bin dolara yaklaşır.
İşinizin başlangıçta en zor olan kısmı neydi?
Başlangıçta en zor olan kısım aslında iki taraflı hem kullanıcı, hem restoran tarafıydı. Restoranların memnun olduğu ama kullanıcıların sipariş vermediği, ya da kullanıcıların sipariş verdiği ama verecek bir restoranın olmadığı bir model pek mümkün değildi. O yüzden hem restoran hem kullanıcının ikisini de dengede tutarak yapıyı büyütmemiz gerekiyordu. Restoranlara 2000 yılında internetin ne olduğunu ve internetten sipariş almanın onlar için aslında ne kadar önemli olabileceğini anlatmak ve hissettirmek gerçekten zordu. Kullanıcı tarafı kolaydı çünkü kullanıcıdan istediğimiz hiçbir yükümlülük yoktu. Yani, önceden kredi kartı numaranı ver, önceden ödeme yap, hiç böyle bir şart koşul olmadan telefonda vermekte olduğu sipariş yerine aynı restoranlara internetten ve bizim üzerimizden sipariş vermesi ve eğer memnun kalırsa da devam ettirmesiydi. Kullanıcı tarafındaki iş daha sıkıntısız ve sorunsuzdu ama restoranları yemeksepeti.com gibi bir modelin içinde olmaya ikna etmek gerçekten daha zor oldu.
Bunları nasıl aştınız?
Türkiye'nin internet anlamındaki altyapı problemi de baya zordu 2000'li yıllarda. Şuan insanların evinde DSL var, mobil cihazlar var, 3G cihazlar var, yüksek hızlı internet bağlantısı vs. var. O zamanlar hiç böyle şeyler söz konusu değildi. O zamanlar, dial-up bağlantılar vardı. Superonline gibi modem ile çevrilip bağlanan ve yüklemelerin çok uzun süreler aldığı bir dönemdi. Bizim kendi web sitemizi kullanıcı daha çabuk yüklesin diye günler harcadığımız süreçler vardı. O zamanlar karşılaştığımız en komik durumlardan biri kullanıcının siparişini vermesinden sonra çıkarttığımız mesajdı. Mesajda "Lütfen internetten çıkın çünkü sipariş ile ilgili bir problem olursa sizi aramamız gerekiyor ve telefonunuz meşgul" Çünkü kullanıcı aynı telefon hattını hem telefon hem internet hattı için kullanıyorlardı. Ama mobil cihazların hayatımıza girmesiyle beraber özellikle de Türk Telekom'un liberalleşmesinden sonra DSL penetrasyonunun bambaşka bir noktaya gelmesiyle beraber artık bu tip problemlerimiz kalmadı.
Önümüzdeki 5 yıllık süreçte iç-dış pazardan beklentiniz nedir? Buna göre nasıl bir strateji izliyorsunuz?
İç pazardan Türkiye'nin her yerinde olmayı hedefliyoruz. Zaten şuanda 43 ildeyiz. Bundan sonra da operasyonumuzu ilerleterek Türkiye'nin her noktasında olacağız. Yurtdışı ilginç olacak. Yurtdışı için tabii öyle 5 sene sonrasına plan yapmak biraz zor. Ama yurtdışında yemeksepeti.com'u zaten önümüzdeki birkaç sene içerisinde farklı 3-5 pazarda göreceksiniz. O yüzden herhalde dünya üzerinde domine edeceğimiz 7-8 Pazar olacağından bahsedebilirim. Aynı zamanda Türkiye içerisinde yemek dikeyinde kalmak, yemek detayında ve nish'inde kalmak üzere farklı projelerimiz hayata geçiyor olacak. Orada restoranlara özel, onların siparişlerini ilettiğimiz ve sağladığımız bir model var. Yöresel lezzetler ile ilgili bir model devreye girecek ve hep dışarı çıkıp yemek yenilen restoranlarla ilgili bir modelimiz hayata geçiyor olacak. Türkiye içinde hem yemeksepeti.com'un yapmakta olduğu işi devam ettireceğiz hem farklı yemek dikeylerinde operasyonumuzu sürdüreceğiz hem de yurtdışında tam sayısını veremesem de birden fazla coğrafya'da operasyonumuzu sürdürüyor olacağız.
Geçen aylarda 44 Milyon dolara şirketin azınlık hissesini dünyanın en büyük 10 yatırım fonundan biri olan General Atlantic'e sattınız. Bunun hikâyesini anlatabilir misiniz?
Yemeksepeti.com zaten hem yapmakta olduğu iş sebebi ile hem Türkiye'nin popüler olması sebebi ile hem de büyüme hızı sebebi ile birçok yatırım fonunun ve yatırım sermayesi firmasının hedefindeydi. Zaten 2004 yılından bu yana teklif almadığımız bir dönem olmadı. Bu tekliflerin ilkini 2008 yılında değerlendirdik olumlu olarak. Alman bir fona, risk sermayesi şirketine, şirketin yüzde 18'ini sattık. İkinci aşama General Atlantic anlaşması oldu. 9 ay kadar sürdü.
General Atlantic ile ilgili nasıl bir süreç izlediniz?
Dediğim gibi farklı teklifler geliyordu ve bu tekliflerin hepsini değerlendirdik. Hangi firmanın bize daha çok yarar sağlayabileceğine, bizim vizyonumuzu daha çok paylaşıyor olmasına, bizim önümüzdeki yıllardaki büyüme hedefimizde bize daha çok yardımcı olabileceğine baktık ve General Atlantic ile daha iyi uyuşabileceğimizi ve daha verimli bir beraberlik sürdürebileceğimizi hissettik.
General Atlantic ile ortak olduktan sonra ilk olarak hangi bölgeye ve hangi ülkeye yatırım yapmayı düşünüyorsunuz?
Ülke detayı veremem şu anda ama MENA bölgesi. Yani Ortadoğu ve kuzey Afrika bölgesi olarak nitelendirebiliriz. Zaten bu bölge bizim operasyonumuzu da sürdürdüğümüz bir bölge. Oraya ciddi anlamda ağırlık veriyor olacağız. Herhalde, bir sene içerisinde orada 3-4 ülkede Yemeksepeti.com operasyonunu görebilirsiniz. Şu andaki hedef orası ama hiç beklenmedik, gelişmekte olan birçok pazarda da Yemeksepeti.com söz sahibi olabilir. Bunlardan bir kısmı için sıfırdan kuracağımız yapılanmalar söz konusu, diğer kısmı için de o bölgede lokal oyuncuları satın alarak operasyonumuzu büyütmeyi hedefliyoruz.
Türkiye pazarı ile diğer yatırımlarınızın olduğu pazarları kıyaslarsanız ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Türkiye'nin nüfusun gençliği ve büyümekte olan bir pazar olması bence çok büyük potansiyel vaat ediyor. O yüzden de Türkiye'de 10 sene kadar yemeksepeti.com'u belli bir noktaya getirmek ve belli bir kullanıcı kitlesine eriştirebilmek için konsantrasyonumuzu harcadık. Başka ülkelere 2005 senesinde girmeyi düşünmedik. Ne zaman ki Türkiye artık kendi kendini idare edebilir, kendi kendine büyüyebilir ve yönlendirilebilir bir seviyeye geldi şimdi diğer pazarlara çıkıyoruz. O yüzden gerek iş yaptığımız pazarlar açısından gerekse bu modeli incelediğimiz diğer pazarlar açısından bence Türkiye bulunmaz bir Pazar.
Bir fikir nasıl milyonlarca dolarlık bir şirkete dönüştürülür? Bu konuda okurlarımız için sizden üç tavsiye alabilir miyiz?
Öncelikle doğru bir ekibin şart olduğunu söylemeliyim. Herkesin sorumluluklarının bilincinde olduğu ve takımın parçası olarak hareket ettiği bir ekip şart. İkinci olarak, iş modelinin dünyanın farklı yerlerinde hangi aşamalardan nasıl geçiyor olduğunu çok iyi incelemek, çok iyi analiz yapmak ve sektördeki gelişmeleri yakından izleyebilmek gerekiyor. Üçüncü olarak da dışarıdan gelen eleştirilere ve negatif eleştirilere kulağı biraz tıkayıp kendi yüreğinizin, kendi beyninizin sizi götürdüğü yere gitmek gerekiyor.
Bir işin başarıya ulaşması için ne gibi faktörlerin oluşması gerekli?
En önemli nokta ortaya koyduğunuz projenin veya modelin pazar tarafından sahiplenilecek ve kullanılacak bir şey olması gerekir. Sizin kendi kafanızda çok basit kurguladığınız bir şey olabilir, ama bunu pazara çıkarttığınızda aslında insanların buna ihtiyacı olmadığını görüyor olabilirsiniz. O yüzden mutlaka bir takım testler yapmanız gerekiyor. Pazar araştırması yapmak gerekiyor ki orada hiç beklemediğiniz bir yerden gol yemeyin. Ayrıca, finansal yapı da çok önemli tabii ki. Türkiye'de insanlar kendi paraları ile girişimci oluyorlar. Bu çok doğru değil. Hem cebindeki parayı koyuyorsun, hem zamanını koyuyorsun ki cebindeki paradan daha önemli bu bence, bu dünyada çok fazla yerde yok..
Yatırımcının fikre veya işe para yatırması için ne gibi şartlar gereklidir?
Elle tutulur bir iş modeli gerekli. Ama hepsinden önemlisi girişimcinin karakteri diye düşünüyorum. Girişimcinin elini taşın altına koyduğunu hissettirmesi gerekiyor yatırımcıya çünkü girişimcinin kendi projesine inancının sorgulandığı bir ortamda herhangi bir yatırımcının o girişimciye o yatırımı yapması söz konusu bile olamaz. Yani girişimci risk aldığını hissettirmeli yatırımcıya ve yatırımcıdan bu riski kendisiyle paylaşmasını bekliyor olacak. En önemli nokta bu aslında yani, yatırımcı açısından baktığımızda artık fikir her yerde var. 10 sene önce böyle değildi, ama girişimci her yerde yok. Girişimcinin karakteri, yaratıcılığı, ekibi idare etme yetisi, işin büyümesi ile beraber takım sorumlulukları yerine getirebiliyor olması. Bunların hepsi yatırımcının girişimciye pozitif bakmasında önemli bir etkendir.
DENİZ ŞAFAK