Hakan HASTAOĞLU - Sabah.com.tr
İsrail'in Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak Türkiye'den özür dilemesi, öldürülenlerin yakınlarına tazminat ödemeyi kabul etmesi ve Gazze üzerinde yıllardır çok katı bir şekilde uyguladığı ablukayı kaldıracağını açıklaması dünya gündemine bomba gibi düştü.
İsrail tarihinde bir ilk olan özür meselesini ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin bundan sonra izleyeceği yolu Sabah gazetesi yazarları değerlendirdi.
Özür İsrail'in yanlışlarını düzeltmesine yardımcı olacak.
Mehmet BARLAS
Sabah Gazetesi Başyazarı
Türk dış politikası açısından da Ortadoğu dengeleri açısından da çok olumlu bir gelişmedir. Türkiye ile İsrail, İsrail kurulduğundan beri çok yakın ilişki içindeydi. İsrail'in son dönemde izlediği politikalar bu ilişkiyi incitti. Özellikle Mavi Marmara olayı ve Gazze ablukası bu ilişkilerin ana nedeniydi. Belli ki, Başkan Obama da devreye girdi, belli ki, İsrail'de de akıl ve hesap ağır bastı. Türkiye ile İsrail ilişkilerinin düzelmesi Ortadoğu'da çok sağlıklı bir gelişmedir. Başbakan Erdoğan ile Başbakan Netanyahu'nun yeniden diyalog kurmaları da bence alkışlanacak bir gelişmedir.
Dünya değiştiğine göre, dün ne varsa yarın bundan çok farklı olabilir. Bence Türkiye ile İsrail mutlaka çok iyi ilişki içinde olmalı, bu İsrail'in yanlışlarını düzeltmesine yardımcı olacaktır.
Özrün mimarı Obama
Haşmet Babaoğlu
Sabah Gazetesi Yazarı
Ortadoğu büyük değişikliklerin arifesinde. İsrail, başta ABD olmak üzere bugüne kadar onunla hiç çatışmamış Batılı müttefikleriyle bile anlaşmazlıklar üretti. Böyle devam edemez. O da görünüşte de olsa kendi "barış"ını yaratmaya mecbur. İsrail'in Mavi Marmara yarasını kapatmadan Ortadoğu'nun geleceğinde etkili bir aktör olamayacağını bilen Obama belli ki, Netanyahu'yu zorlamış. Bu konuda öyle mi böyle mi demenin alemi yok. Bu işin mimarı Netanyahu değil Obama. Önemli bir aşama ama Netanyahu iktidarda kaldığı sürece İsrail'in "yenileneceğini" düşünmüyorum.
Türkiye'nin bölgesel liderliği tescil edildi
Okan Müderrisoğlu
Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi
İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi Ortadoğu'da yeni bir dengenin kurulduğunu ve üstün millet teorisinin de artık sonuna gelindiğini ifade ediyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Türkiye'nin bölgesel liderliğinin hem tescili hem de Türkiye'siz bu bölgede herhangi bir denklemin kurulamayacağının artık kabulüdür. Ortadoğu'da 1948'den itibaren bir İsrail gerçeği var. bu İsrail gerçeğini kabu leden ve bu İsrail gerçeğiyle İslam toplumlarını buluşturan Türkiye'nin değeri ve ağırlığı bundan sonra daha da artacak. Şunu da söylemek zorundayız ki, hiçbir şey kolay kolay eskisi gibi olmaz. Evet, diplomatik ilişkiler eski seviyeye çıkar, karşılıklı büyükelçi görevlendirilir, İsrail ve Türkiye uluslararası arenada birbirlerini frenleyecek mekanizmaları artık durdururlar. Ticari ilişkiler ve turizm bir noktada ivme kazanır. Askeri ilişkilerde stratejik boyutta bazı adımlar atılabilir. Ama Mavi Marmara olayının öncesine dönüş çok daha uzun zaman alacak demektir. Yine de şunun altını çizelim, Türkiye'siz Ortadoğu, Türkiye'siz Avrupa Birliği, Türkiye'siz Balkanlar, Türkiye'siz Kafkaslar, Türkiye'siz Afrika olmayacağı hem tescil edilmiştir hem de İsrail, Türkiye'nin
vazgeçilmezliğini kabul etmiştir. Bundan sonra soğuk kanlı olup hiçbir taraf birbirinin onuruyla oynamayacak şekilde diline de dikkat etmelidir. Hatadan dönülmesi fazilettir. Bunu da yeterli kabul edip her iki taraf da önüne bakmalıdır.
Aslında bu özür Arap Baharı ile başlayan, Suriye'deki iç savaşla devam eden süreçte İsrail'in kaybeden tarafta olduğunu gösterdiği için ayrıca anlamlıdır. Yeni Dünya Düzeni kuruluyor demiştim Ortadoğu'da, İsrail bunun varlığını geö de olsa kabul etmiş demektir. Aksi takdirde Türkiye'nin içinde olmadığı bu süreçleri İsrail bu bölgede tek başına yönetemez. Varlığını da kalıcı olarak tescil ettiremez. Türkiye'nin denkleme girmesi bundan sonra Suriye sorunun çözümü, İsrail-Filistin-Mısır ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, İsrail-İran-ABD denkleminde Türkiye'nin ağırlığının artması sonuçlarını da beraberinde getirecek kuşkusuz.
Erdoğan içeride ve dışarıda kritik eşikleri geçti
Alparslan AKKUŞ
Sabah Gazetesi Dış Haberler ve Dış Yayınlar Müdürü
Başkan Obama'nın başından beri sembolik diye nitelediğimiz İsrail gezisinde Türkiye'nin bir şekilde gündeme gelmesini bekliyordum ancak Netahyahu'dan böyle bir özür telefonu gelmesini açık söyleyeyim, beklemiyordum. Obama işi şansa bırakmamış ve Başbakan Erdoğan'ı yanından aramasını söylemiş Netanyahu'ya. Üçlü bir telefon görüşmesi gerçekleşmiş.
Erdoğan'ın Davos'taki çıkışından sonra gerilen ilişkiler İsrail'in Mavi Marmara saldırısından sonra tamamen koptu. İlişkilerin düzelmesi için İsrail tarafının yerine getirmesi gereken özür ve tazminata ek olarak Gazze'deki ablukayı kaldırması şartı da eklenince, İsrail çözümsüzlüğü tercih eder oldu. Arap Baharı'ndan sonra bölgede yaşanan gelişmeler nedeniyle, ABD bölgedeki iki güçlü müttefiki arasındaki gerilimi daha fazla taşıyamaz hale geldi. Türkiye'ye bu noktada daha önce de çağrı yapan Obama, Erdoğan'ın net duruşunu açık bir şekilde gördü. Netahyahu'yu yola getirmek hem uluslararası hukuk hem de siyasi konjonktür gereği daha doğru bir adımdı. Obama bunu başarmış oldu.
Laf cambazlıklarına girmeden özür dileyen ve tutarını henüz bilmediğimiz bir tazminatı ödemeye razı gelen Netanyahu'nun Gazze ablukası konusundaki açıklamaları da pozitif. Dün içeride Kürt sorununda önemli bir eşiği geçen Erdoğan, bugün de dış politikada kritik bir hamle gerçekleştirmiş oldu.
Türkiye'nin oluşturduğu baskıya İsrail yenilmiştir
Taha ÖZHAN
Sabah Perspektif Yazarı ve SETA Başkanı
Bu özrün Türkiye açısından bir orijinalliği yok. Türkiye'nin bunun üzerinden çok fazla beklenti içerisine girecek değil. Türkiye, bir mağduriyetin, özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması taleplerinin yerine getirilmesiyle karşı karşıya. Bu anlamda bir orijinallik yok. Orijinallik İsrail açısından var. İsrail ilk kez bir ülkeden bu anlamda tavrını geri çekiyor, suçlu olduğunu kabul ediyor. Bu özrün anlamı, İsrail'in suçunu kabul etmesidir ve karşılığında da bir bedel ödemesidir. Ödeyeceği bedel de, iddialarının tamamından vazgeçmiş olması ve suç işlediğini kabul etmiş olması. Suçun bir sonucu olarak mağdur insanlara tazminat ödemesi, son olarak da Gazze'de sürdürdüğü işgalin ablukasını ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atmayı kabul etmesi.
Ortadoğu'da özellikle son 2.5-3 senedir yaşanan değişimin oluşturduğu baskıya ve bu değişimde çok aktif bir rol üstlenen Türkiye'nin oluşturduğu baskıya İsrail yenilmiştir. Obama bir araç sadece. Elbette bir fonksiyonu olmuş olabilir, detayları çıkacaktır yavaş yavaş ama bu çok üzerinde durulması gereken nokta değildir. Eğer İsrail, bunun üzerinde durursa, bu onu zayıflatan bir şeydir. İsrail diye bir aktör yok, Obama ve Amerika diye bir aktör var. Onların belirlediği bir siyaset konusunda ancak pozitif ve proaktif adım atan bir ülke durumuna düşmüştür. Bu aslında İsrail'i çok daha gerileten bir şey. Obama'nın bu meselede aktif rol oynaması İsrail'i güçlendirmiyor, tam aksine zayıflatan bir şey. Çünkü İsrail, bu bölgede güçlü bir aktör olmak istiyorsa bu kararları kendisi katliamı yaptıktan sonra almalıydı aslında.
Bu özür sadece bir suçun ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Onun dışında Türkiye-İsrail ilişkilerinde hızlı bir şekilde eski günlere dönüleceğini ben zannetmiyorum.