Artık elimizin altında her an dünyadaki milyarlarca veriye, bilgiye ulaşabileceğimiz aygıtlar var. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, çok yakın zamanda takacağımız gözlükler ile dünyayı gerçekten de başka türlü göreceğiz. "Zenginleştirilmiş Gerçeklik" (Augmented Reality) olarak adlandırılan, tablet bilgisayarınızın kamerasının çerçevesine giren her şeye dair bilgileri gözünüzün önüne getiren teknolojinin "gözünüze girmesine" çok az kaldı.
"Sokaktaki adam" bilgiye böylesine yaklaşmışken, her an herkes ile sınır tanımaksızın iletişim halinde olmak bu kadar kolaylaşmışken, günümüzdeki teknolojik gelişmeler köklü icatlar çıkarıyor mu? Bu konuda olumlu düşünenler çoğunlukta. Fakat buna kafa yoran akademisyen ve bilişim çevresinden bazı kimseler durumun hiç de böyle olmadığını söylüyor.
SİLİKON VADİSİ'NDE İNOVASYON ÖLMEK ÜZERE
Bu konudaki en ilginç çıkışlardan biri günümüzde inovasyon ve icatların mabedi olarak adlandırılan Silikon Vadisi'nin önemli bir sakininden geliyor. PayPal kurucusu ve Facebook'un yatırımcılarından olan Peter Thiel, Vadi'de inovasyonun durağanlaştığından ve neredeyse ölmek üzere olduğundan bahsediyor.
Araştırmaya ayrılan pay 1.4 trilyon dolara çıktı
Evet, akıllı cep telefonları, süper bilgisayarlar, büyük veriler, nano-teknolojiler, gen terapileri ve kök hücre transplantasyonlarından bahsedilen bir çağda yaşıyoruz. Dünya genelinde araştırma geliştirmeye ayrılan pay 1.4 trilyon dolara çıkmış durumda. 100 yıl öncesine göre, ABD'li ve Avrupalı mucitlere Japon, Brezilyalı, Hindistanlı ve Çinli eklenerek çok daha fazla mucit ve beyin bir şeyler geliştirmeye kendini veriyor.
Fakat 19'uncu yüzyıl sonları ve 20'nci yüzyıl başları ile bu yüzyıl kıyaslandığında araba, uçak, telefon, radyo, antibiyotik gibi insan hayatını kökten değiştiren teknolojik atılımların artık gerçekleşmediğini, icatların genellikle bilgi teknolojilerine odaklanmakla sınırlı kaldığı iddiası ortaya çıkıyor.
The Economist'te de gündeme gelen bu konuda konuşan Northwestern Üniversitesi'nden ekonomist Robert Gordon yüzyıllar arasında yaptığı kıyaslama ile icat ve inovasyon temposunun düştüğünü iddia edenlerden. Günümüzde icatların elektrik, içten yanmalı motor, petrokimyasallar ve telefon gibi büyük etkiler doğurmadığı inancında.
1950'lerde verimlilik 2000'lerin yedi katıydı
Amerikan ekonomisinde Ar-Ge'ye ayrılan pay 1975 yılından bu yana yaklaşık yüzde üç oranında artmasına karşın Northwestern Üniversitesi'nden Doç. Dr. Benjamin Jones ve MIT'den Doç. Dr. Pierre Azoulay'ın ortaya koyduğu üzere daha fazla insanın araştırma geliştirmede istihdam edilmesi pek sonuç vermemiş, daha az iyi nitelikte işler çıkmış ortaya. Yaptıkları hesaplamaya göre 1950'de Ar- Ge çalışanlarının Amerika'ya, toplam faktör verimliliğine katkısı neredeyse 2000'dekine göre yedi kat fazla olmuş.
20'nci yüzyılın başları ve ortaları düşünüldüğünde de ilerleme oranın yavaşladığı ileri sürülüyor. Örneğin 1970'te ABD ve Avrupa'daki orta sınıf insanlara ait mutfaklara gazlı ve elektrikli fırınlar, buzdolapları, besin öğütücüler, mikro dalgalar, bulaşık makinelerinin girmesiyle hızlı bir gelişme yaşandı. Fakat 70'ten sonra 40 yıl boyunca böylesine çığır açıcı bir yenilik gözükmüyor.
Öte yandan 19'uncu yüzyılda atların ve yelkenlilerin yerini tren yolları ve buharlı gemiler aldı, ardından içten yanmalı motorlar ve jet tribünleri uzakları yakınlaştırıp daha hızlı hareket etme imkânı sağlamasına karşın, teknoloji tarihi araştırmacılarına göre bugün karayolları 50 yıl öncesine göre biraz daha hızlı o kadar. Yolcu uçaklarının da hızında büyük değişiklik yaşanmazken süpersonik uçak kullanımının terk edildiği vurgulanıyor
Tıbba bakıldığında ise 20'nci yüzyılın başında 49 olan ortalama yaşam süresi 1980'e gelindiğinde 74 yıla çıkmışken, 2011 yılında bu oran sadece dört basamak artabildi.
Ekonomik büyüme teorisyenlerinden Robert Solox ise başka bir noktaya daha parmak basıyor, verimlilik istatistiklerine bakıldığında yeni teknolojilerin katkısının sınırlı kaldığını "1987'de bilgisayar çağını her yerde görebiliyorsunuz fakat niye verimlilik istatistiklerinde görülmüyor?" sorusuyla ifade ediyor. George Mason Üniversitesi'nden Tyler Cowen da finansal krizin daha derinden giden ve rahatsız edici olan asıl "büyük durgunluğu" maskelediği tezini ortaya atıyor. 20'nci yüzyılın büyüme motoru olan teknolojilerin yerine gelen yeni teknolojilerin ekonomilerin geleceği açısından kendilerinden öncekilere benzer bir etki gerçekleştiremediğini iddia ediyor. Bilişim çağına vurgu yapılan bu dönemde icatlar üzerinden yapılan bu tartışmalar toplumsal hayata kazandırdıklarıyla günümüz icatlarını yeniden masaya yatırıyor.
KEMAL PEHLİVANOĞLU