Günümüzde tek bir insan tipi oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Zaza Yurtsever: Sürekli diyet yapanın yiyecekle ilişkisi, olumlu düşünmek için aşırı çaba harcayanın da ruhsal dengesi bozuluyor.
Herkesin zayıf olmak ve mutlu gözükmek için büyük çaba harcadığına dikkat çeken Psikolog Zaza Yurtsever; "Her zaman mutlu olmak mümkün değildir. Dünyada tek tip insan tipi oluşturulamaz. Bu hedef pek çok kişiyi depresyona sokuyor" diyor.
Sizce bir gün obezite kampanyaları çok başarılı olacak mı? Herkesin zayıf ve mutlu olması mümkün mü, yoksa bu bir ütopya mı?
Kapitalist ülkelerin insanları; neredeyse son 10 yıldır bedensel ve ruhsal bir terör altında yaşıyor. Bütün biyolojik, fizyolojik ve genetik faktörler göz ardı edilerek belirlenen bedensel ve ruhsal normlar; artık insanların korkulu rüyası haline geldi. Çünkü sistemin beklentisi, yalnızca normlara uygun zayıf bir beden değil; aynı zamanda devamlı gülümseyen bir surat, hayata karşı her an iyimser bir tutum, evrene olumlu enerjiler göndererek hedeflerine ulaşma ve takıntılı bir şekilde şükrederek sonsuz mutluluğu yakalayan bireyler... Ve nasıl ideal kilo normuna uymak adına yapılan diyetler, uzun vadede insanların şişmanlamasına yol açıyorsa; pozitif düşünme biçimi de bireylere uzun vadede ciddi zararlar veriyor. Umarım bu bir ütopya olarak kalır ve herkesin kalıp gibi olduğu bir dünyada yaşamayız.
HERKES AYNI OLAMAZ
İdeal kilo; en zayıf olabileceğimiz kilo mu, en mutlu olabileceğimiz kilo mu?
İnsanoğlu biyolojik ve psikolojik özellikleri bakımından eşit değildir ve eşit olamaz. Dolayısıyla toplumun geneli göz önünde bulundurulduğunda; bazı insanların zayıf, bazılarının orta, bazılarının ise şişman olması son derece doğaldır. Bunun gibi; insanların yaşları ilerlediğinde, hamilelikte ya da doğum sonrasında birkaç kilo almaları da son derece doğaldır. Bu doğallığa yapılan müdahaleler nasıl bireyleri ve toplumu yeme bağımlılıkları gibi sorunlarla karşı karşıya bırakıyorsa; ruhu standardlaştırmak da, insanları mutlu etmediği gibi, daha fazla mutsuz olmalarına neden oluyor.
GELİŞİM SEMİNERLERİ DEPRESYON NEDENİ
Günümüzde insanların bir diyetisyenden öbürüne koşturduğu gibi; bir bireysel gelişim seminerinden ötekine koşturarak kısa bir sürede ruhsal dünyalarını da belli standartlara uydurmaya çabaladığını görürüz.
Nasıl dünyada milyonlarca insan, nafile bir şekilde diyetlerle zayıflamaya çalışıyorsa; aynı şekilde yine milyonlarca insan, mutluluk kılavuzlarıyla ya da pozitif düşünce terapileri ve kişisel gelişim seminerleriyle mutluluğu yakalamaya çalışıyor.
Ancak bu durumdan kurtulmak gerekiyor çünkü bütün bunlara rağmen hedefi yakalayamayan kişiler, daha çabuk depresyona giriyor.
MUTSUZLUK HAYATIN BİR PARÇASIDIR
'Olumlu düşün, olumlu olsun' anlayışı aslında bir yalan mı?
Diyet yapanların nasıl yiyecekle ilişkisi bozuluyorsa, olumlu düşünmek için bu kadar çaba gösterenlerin de yaşamla ilişkisi bozuluyor. Eğer mutlu olmak istiyorsak; mutsuzluğun da bu hayatın bir parçası olduğunu kabul etmek gerekir. Hayatın karanlık tarafını görmezden gelerek aydınlık tarafını hiç göremeyiz.
ZORLA ZAYIFLATILAN KİŞİ DAHA ERKEN ÖLÜYOR!
Okullarda diyet ya da pozitif düşünce dersleri yerine; insanları oldukları gibi kabul etme dersleri verilse, daha yararlı olur. Bir insan topluluğunda bazı insanların çok, bazılarının az ya da bazılarının orta derecede iyimser olması son derece doğal bir olgudur. Bu konuda insanlara faşizan yaklaşımlarla duygusal terör uygulamak; bireylere ve topluma zarar verir.
İyimser insanların daha uzun yaşadıkları ve daha sağlıklı oldukları gerçeğinden yola çıkarak bütün insanları iyimser yapmaya çalışmak; zayıf insanların uzun yaşadığından yola çıkarak bütün insanları zayıflatmaya kalkmak kadar saçma.
Öte yandan, zaten yapılan araştırmalar; çok fazla diyet yapan insanların daha erken öldüğünü göstermektedir. Çünkü bir insanın genetiği gereği zayıf olmasıyla, zorla zayıflatılması aynı şeyler değildir. Aynı şekilde genetik olarak karamsar olan birinin, ısrarla iyimser olmaya çalışması da o kişinin ruhsal dengesinin bozulmasıyla sonuçlanır.
POZİTİF DÜŞÜNCE GİRDABI
Pozitif düşünce girdabına girmiş birçok insan, kanser dahil birçok fiziksel ve ruhsal hastalıkta; doktora ya da psikologa başvurmaktansa, pozitif düşünce seminerlerine katılarak ve evrene olumlu enerjiler göndererek bu durumlarla baş etmeye çalışır. Araştırmalar; birçok insanın bu yaklaşımdan dolayı hayatını kaybettiğini gösteriyor.
Esra Tüzün