Abramov ve ekibi yaptığı bir çalışmada deneklere bilgisayar ekranı üzerinde açık ve koyu renkte, farklı derece ve genişlikte kontrastlara sahip ışınlar gösterdiler. Işınların yaptığı etki insanların uzakta giden arabayı izlemesine benziyordu. Erkeklerin ışınları görme yetisi kadınlardan daha fazlaydı.
Araştırmacılar renkleri görme becerisini test ettiklerinde, kadınlar renk spektrumunda yeşil ve sarı renklerinin olduğu yerde çok ince ton farklılıklarını ayırt edebildi. Bunun yanı sıra erkeklere aynı gözüken sarının tonlarını algılayabildiler. Kadınların turuncu olarak algıladığı bir renk erkeklere daha sarımsı gözükebiliyor. Bu son kısım iki cinsiyete de herhangi bir avantaj sağlamıyor olsa da Abromov'un söylediğine göre renklerle ilgilenen sinir sisteminin kadınlar ve erkeklerde aynı olmadığını kanıtlıyor. Ona göre cevap androjenler ve testosteron hormonlarında yatıyor. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda elde edilen kanıta göre erkeklerin salgıladığı hormonlar görme merkezinde değişikliklere yol açabiliyor.
Abramov iki cinsin farklı gördüğünden eminken, nedeninin ne olduğuyla ilgili hala şüphe içerisinde. Bir tahminine göre bu durum avcı-toplayıcı toplumlarda gerçekleşen evrimsel bir adaptasyon: Erkeklerin daha uzağı, hareket eden objeleri daha iyi görmesi gerekirken; kadınların yenilebilir bitkileri bulup toplayabilmek için renk çeşitlerini daha iyi ayırt edebilmeliydi.
İleriki zamanlarda yapılacak çalışmalar, bu durumun kadın ve erkeklerin sanat ve atletizm alanlarındaki başarılarında ne gibi katkı sağladığını ortaya çıkarabilir. Abramov'a göre en basitinden kadınların manavdaki en olgun muzu seçme gibi bir üstün özellikleri var.