Sinemanın tarihi 28 Aralık 1895'te, Lumiere Kardeşler'in filmi ile Paris'te atıldı. 19. yüzyılın sonlarına doğru da Türkiye'ye geldi. Daha ilk gösterimlerden başlayarak kitlelerin ilgisini çeken ve yaygın bir eğlence aracına dönüşen sinema, daha yılın başındayken Türkiye'de rekor seyirci sayısına ulaştı. 2013'ün ilk 7 haftasında 11 milyon seyirciye ulaşarak rekor bir artış yakaladığı ortada... Artışın 2013'te nasıl devam edeceğini, seyirciyi bekleyen yeni filmleri sinema yazarlarına sorduk. Sinema Dergisi genel yayın yönetmeni Senem Erdine ve SİYAD üyesi Murat Emir Eren, Türk sinemasının geleceğini aktuel.com.tr'ye anlattı.
İlerleyen haftalarda vizyona girecek filmleri düşünürsek sonuç ne olur?
MURAT EMİR EREN: Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan ve Şahan Gökbakar'ın aynı tarihlerde sinema salonlarında yer aldığı bir dönemden bahsediyoruz. Bu dönemde rakamların artması normal. Ayrıca yabancı filmler için de kış ayları televizyondaki prime time'a denk düşen bir dönem her zaman. O nedenle bu rakamın ilerleyen günlerde de aynı ivmede devam etmesi güç. Bu yılı yine 32-34 milyon bandında kapatabilir sinema salonları ki bu da ortalamanın düşmediği, istikrarın korunduğu anlamına gelir. Gişe rakamları açısından.
SENEM ERDİNE: Türkiye gişesinde yılın ilk haftasında görülen 11 milyonu aşkın seyirci sayısı büyük oranda "Celal ile Ceren" ve "CM101MMXI Fundementals" filmlerinin gişe başarısına dayanıyor. Zira, yılın başında gösterime giren iki komedyenin (Şahan Gökbakar ve Cem Yılmaz) filmlerinin toplam seyirci sayısı 6 milyonun üzerinde. "Romantik Komedi 2" ve "Hükümet Kadın" da yüksek gişe yapan diğer yerli yapımlar. İlk 7 haftadaki bu yüksek seyirci rakamı yıl ortalamasını yükseltecektir zaten. Ayrıca önümüzdeki aylarda yüksek gişe yapma ihtimali bulunan filmlerin de gösterime gireceğini düşünürsek bu yıl seyirci sayısında önemli oranda bir artış gözlenebilir.
2013'te merakla beklediğiniz filmler neler?
MURAT EMİR EREN: Mart ayında gösterime girecek olan Reha Erdem'in filmi Jin var en yakın zamanda... Nisan'da nispeten vizyon gişesinin düşük olabileceği, ama seyir açısından zevk verecek filmler mevcut. Örneğin Öldüren Tutku, Evil Dead, Büyük Umutlar, Lanetli Kan. Mayıs'ta gişe iddiası olabilecek Iron Man 3 ve Muhteşem Gatsby var. Yine yıl içinde izleyeceğimiz Holy Motors, Superman uyarlaması Man of Steel, zombi filmi Dünya Savaşı Z, Only God Forgives gibi filmleri de sinemaseverler merakla bekliyor. Bu yıl içinde Jurassic Park ve Yıldız Savaşları: Klonların Saldırısı gibi filmler de, 3 boyutlu olarak yeniden gösterime girecek.
SENEM ERDİNE: 2013'te yüksek gişe yapmasını beklediğimiz filmler arasında Yılmaz Erdoğan'ın bu ay gösterime giren filmi "Kelebeğin Rüyası", yeni Süperman filmi "Man of Steel", bu yazın iddialı prodüksiyonları "Star Trek", "World War Z", Monster Inc'in devam filmi "Sevimli Canavarlar Üniversitesi", "Şirinler 2", ilk filmle gençleri sinema salonlarına çekmeyi başaran "Açlık Oyunları"nın devamı "Açlık Oyunları 2: Ateşi Yakalamak" ve nihayet yıl sonunda gösterime girecek olan "Hobbit" üçlemesinin ikinci bölümü var. 2013'te benim merakla beklediğim filmlerin başında Baz Luhrmann'ın Muhteşem Gatsby uyarlaması geliyor ama bu filmin gişede yukarıda sözünü ettiğimiz filmler kadar iddialı olduğunu söyleyemeyiz.
Türk sineması ile ilgili düşünceleriniz neler?
MURAT EMİR EREN: Türk Sineması'nın gişe iddiası olan kanadının ürettiği filmlerin çoğunu izledik. Zaten gişe iddiası taşımayan, yerli sinema filmlerine salonlar kış aylarında salon vermiyor. Buna alışkınız. Lakin artık sinema salonları festivallerde belirli başarılar elde etmiş yerli filmlerimize sezon dışı olarak görülebilecek tarihlerde de kısıtlı sayıda ve ücra köşelerde salon vererek üzerilerinde bir baskı oluşturuyorlar. Bu anlamda sinemamızın bir gösterim sorunu olduğu açık. Bu konuda Kültür Bakanlığı'ndan herkes bir çözüm bekliyor. Sonuçta bu sıkıntıyı yaşayan filmler arasında Kültür Bakanlığı'nın verdiği destekle çekilen filmler de mevcut. Bakanlık en azından kendi yatırımını korumak adına bu filmlerin arkasında durmalı ve salonlara her ne olursa olsun bu filmleri gösterme zorunluluğu getirmek için gerekli adımları atmalı. Salonlar bu filmlere yer vermeyi, talep olmadığı ya da ticari kararları olduğu gibi gerekçelerle reddediyor. Ancak salonlar market değil, holding değil. Bir sinema salonu aynı zamanda bir sanat merkezi ve salon işletmecileri kazandıkları paranın yanı sıra bu sorumluluğu da taşımak zorunda.
SENEM ERDİNE: Türk sinemasına gelince, bir yandan seyirciye ulaşmayı başaran projeler üreten öte yandan uluslararası saygın festivallerde takdir gören, sanat değeri yüksek filmler üretebilen bir sinema dünyasından sözetmek mümkün bugün, ki bu gelişmekte olan bir ülke sineması için bir hayli umut verici bir tablo.
Marilla Erçik / Aktuel.com.tr