MAFYANIN SESSİZLİK YEMİNİ GİBİ
29 Haziran 2009'da ortadan kaybolan işadamı Orhan'ın oğlu Ahmet, "Babamın katilini bulana, ihbar edene 50 bin dolar ödül" vaat ediyor, Orhan'ın avukatı Bülent Akbay da ilçedeki durumu "Hava dumanlı" diye anlatıyor, İskenderun'da mafyaya yol verenler olduğundan bahsediyordu. Akbay yaşanan sorunları o günlerde Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı'na 13 sayfalık bir mektupla iletmişti. İddialar tüyler ürperticiydi: İlçede merdivenaltı tefecilik almış başını yürümüştü, 40 kadar işadamı kaçırılmış ya da faili meçhul kurbanı olmuştu.
Silahlı saldırılar düzenleniyor, ihalelere müdahale ediliyordu. Anlatılanları dinledikçe aklıma İtalya'da mafyanın 'sessizlik yemini' Omerta geldi. Zira ilçede kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Sabah, 12 Kasım 2009'da İskenderun'da suç örgütlerinin yarattığı huzursuzluğu 'Omerta sessizliği' başlığıyla gündeme getirdi. İşte o günden sonra her şey değişti. Manşetten sonra polis önce işadamı İzzettin Orhan cinayetini çözdü. İşadamı, Ali Güner'in liderliğini yaptığı çete tarafından öldürülmüştü. Ankara Haymana'da diri diri gömüldüğü anlaşılan Orhan cinayetinin çözülmesini, Sabah 11 Ocak 2010'da 'Parmak kırıldı' başlığıyla manşetine taşıdı. Ardından Güner'in örgütüne yönelik operasyon yapıldı. Sonrasında suç örgütü liderleri Enver Ocak, Ali Adalı, İbrahim Erdamar'ın da aralarında bulunduğu 300'e yakın kişi gözaltına alındı. Bazı polis ve görevliler de bu kapsamda yargılanmaya başlandı.
POLİSİN HALKLA İLİŞKİLERİ
Peki bu noktaya nasıl gelindi? İskenderun imajının mafya, çete gibi gruplarla kötüye gidişini gören yetkililer el ele verdi. İskenderun Kaymakamı Ali İhsan Su ile İlçe Emniyet Müdürü Cengiz Başar'ın başlattığı, 'Huzurda buluşalım' toplantıları milat oldu. 20 bin kadar insana ulaşıldı. "Herkesin polisi, kendi vicdanıdır" sloganıyla girilmedik kahve, lokal, ev bırakılmadı. İmamlar, papazlar, işadamları ve sivil toplum örgütlerine gittiler. Polis, cenazelere taziyeye, hastalara geçmiş olsun demeye, düğünlere de çiftleri kutlamaya gitti. Halkın güveni kazanıldı. Sonrasında yaşanan değişim, halkın devlete güveninin arttığını da ortaya koydu.
DESTEK , İHBARLARA DA YANSIDI
Yapılan ihbar sayısındaki artış da halkın atılan adımlara desteğini açıkça ortaya koyuyor. 2009'da yasadışı oluşum ve olaylara ilişkin 5 bin 858 ihbar yapıldı karakollara. Bunlardan 3 bin 924'ü gerçekti. 2010'da da gerçek ihbar sayısı 3 bin 664 oldu. Operasyonlar yapılıp, İskenderun çete ve mafyadan temizlendikten sonra bu rakamlar katlandı. 2011'de yapılan gerçek ihbar sayısı 7 bin 867. 2012'de ise 17 bin 14 olarak gerçekleşti. İlçenin huzura kavuşması sürecinde fitili ateşleyenlerden birisi olan Avukat Bülent Akbay da görüşlerini, "Gayrimeşru işlerle meşgul olanlara ceza verilmeye, operasyon yapılmaya başlandı. İskenderun derin bir oh çekti" diye dile getirdi.
BAŞARININ MİMARLARI SOKAKTA
Kaymakam Ali İhsan Su (el sıkışan) ile Emniyet Müdürü Cengiz Başar (solda), kendilerine Hatay Valisi ve İl Emniyet Müdürü'nün büyük destek verdiklerini belirtiyor. Her iki yöneticiyle sokaklarda dolaştığımızda anlatılanlar çok çarpıcı: "Eskiden vatandaş ihbar ederken, 'Adresimi ihbar ettiğim kişilere verirler' endişesi taşıyordu. Şimdi bunların hepsi ortadan kalktı. Son 1.5 yılda örgütlü çete tarafından tek bir suç işlenmedi. Çünkü gayrimeşru işler yapacak kimse kalmadı." Sabah, 2009'da İskenderun'daki tabloyu 'Omerta sessizliği' diye duyurmuştu.
Erhan Öztürk