Sonu gelmeyen işgal planları, cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalar, esir takaslarında verilen sözlerin tutulmaması, Kudüs'e yönelik işgalin her geçen gün artması, Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırılar. Filistin'de bir çırpıda sayabileceğimiz ciddi sorunlar bunlar.
GAZZE ŞERİDİ
Filistin toprakları üç parçaya bölünmüş durumda. Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Kudüs. Gazze, üç kara bir de deniz sınırından olmak üzere 2005'den bu yana abluka altında. 1,7 milyon Filistinli yaşıyor. Ve sık sık İsrail'in kanlı hava saldırılarına hedef oluyor. En son geçtiğimiz yılın Kasım ayında Gazze 8 gün boyunca bombalanmıştı.
Gazze'de Hamas hükümeti hakim. İsrail burayı "tanımadığı bir toprak parçası" olarak görüyor. Mesela İstanbul'dan İsrail konsolosluğundan vize alıp önce Tel Aviv'e oradan Kudüs'e gittiniz. Bir taksiye bindiniz ve Gazze Şeridine gitmek istediğinizi söylediniz. Taksici sizi Erez sınır kapısına getirir, sınırdaki İsrail polisine Gazze'ye geçmek istediğinizi söylersiniz. Polis pasaportunuzu ister. Eğer vizeniz İsrail'e tek giriş içeriyorsa size "bu vizeyle İsrail'den çıkarsınız ancak bir daha giremezsiniz" der. Yani Gazze'ye gitmek için İsrail'den en az iki girişli vize almak gerekli yoksa açık hava hapishanesi olarak adlandırılan Gazze'den siz de çıkamazsınız. Tabi bu verdiğim örnek olağan dönemler için geçerli. Hava saldırılarının olduğu olağanüstü dönemlerde ne kadar çok vizeniz olsa da Gazze'ye giriş çıkış zaten imkansız.
Gazze'de resmi rakamlara göre 1.7 milyon Filistinli yaşıyor. Dış dünya ile bağlantıları neredeyse hiç yok. Batı Şeria ile arasında yarım saatlik bir mesafe olmasına rağmen, İsrail sınır kapılarını devamlı kapalı tuttuğu için iki toprak parçası arasında giriş çıkış yapılamıyor.
BATI ŞERİA
İsrail, 7-8 yıldır sürekli Gazze'yi hedef alırken, Batı Şeria'da kısmen silahları susturmuştu. Batı Şeria'da lokal saldırılar dışında intifada döneminde olduğu gibi geniş çaplı operasyon ve çatışmalar yaşanmıyordu. Arafat'ın ölümü yerine Mahmut Abbas'ın geçişi ve El Fetih yönetiminin İsrail ile ilişkileri, Batı Şeria'yı bastıran en önemli faktördü.
Gazze Şeridi dışında önemli bir Filistin toprağı olan Batı Şeria'nın nüfusu 2,7 milyon. Batı Şeria'da ise El Fetih yönetimi var. Ramallah, Beytüllahim, Nablus, El Halil gibi önemli kentler Batı Şeria'da bulunuyor.
İsrail Arafat'ın ölümünün ardından Batı Şeria'da başa gelen Abbas idaresinden bu yana Batı Şeria'ya, Gazze benzeri saldırılar gerçekleştirmiyor. Özellikle aynı tarihlere denk gelen ikinci intifadanın ardından Batı Şeria halkı, Gazze'ye oranla daha sakin günler geçirdi.
Batı Şeria'daki en büyük problem ise kentleri hatta mahalleleri birbirinden ayıran utanç duvarı. Bu duvar yüzünden Filistinlilerin, İsrail tarafından oluşturulan kontrol noktalarında, bir kentten diğerine gidebilmek için saatlerce bekletildiği zamanlar oluyor.
KUDÜS
Kudüs, dünyanın belki de en tartışmalı toprak parçası. İsrail "başkentimiz" diyor. Sadece Filistinliler değil Amerika bile Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunu kabul etmiyor. 1967'den bu yana İsrail işgali altında. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın yer aldığı Doğu Kudüs'te Filistinliler çoğunluk olarak yaşıyordu. Ancak İsrail her geçen ay Doğu Kudüs'teki Yahudi nüfusunu arttırdı. Filistinlilerin evlerine el konuldu, binalar yıkıldı, boşalan arsalara Yahudiler için yerleşim birimleri inşa edildi. Bugün Kudüs nüfusunun yüzde 66'sı Yahudilerden oluşur hale geldi.
BATI ŞERİA-KUDÜS HATTI
Batı Şeria ile Kudüs arasında otomobille gidilirse 15-20 dakikalık kısa bir mesafe var. Ancak Batı Şeria'dan bir Filistinli, Cuma namazını Mescid-i Aksa'da kılabilmek için gece yarısından sonra yola çıkıp ancak öğle vaktinde Kudüs'e ulaşabiliyor. Böyle bir tezat var. Çünkü İsrail Kalendiya başta olmak üzere Batı Şeria ile Kudüs arasında geçiş noktaları oluşturdu ve o noktalardan İsrail istemediği sürece Filistinliler geçiş yapamıyor.
MESCİD-İ AKSA
Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi. Miraç mucizesinin gerçekleştiği Kuran- Kerim'de ayetle sabit olan ve etrafının bereketlendirildiği anlatılan, Müslümanlar için Mekke ve Medine'den sonra en kutsal üçüncü mekan. Ancak İsrail, Mescid-i Aksa'nın altında Süleyman Mabedinin olduğu gerekçesiyle burayı ortadan kaldırma peşinde.
Danny Ayalon'un Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturduğu günlerde, Kubbetüs sahra'nın yıkılıp, yerine Yahudi tapınağının yükseldiğini gösteren tanıtım filminde anlattığı gibi Yahudiler için buranın önemi büyük. O yüzden Yahudiler sık sık Mescid-i Aksa'ya girip, kendi dinlerine göre ibadet ediyor ve bu durum Filistinlilerin tepkisine yol açıyor. Ayrıca Mescid-i Aksa'nın altında kazılan tüneller de, buranın İsrail tarafından temeli sarsılmak suretiyle kendiliğinden yıkılmasının sağlanacağı bir plan olarak yorumlanıyor.
İsrail bugün Mescid-i Aksa'nın metrelerce yakınına sinagoglar açıyor ya da Yahudi yerleşim birimleri inşa ediyor.
FİLİSTİN DEVLETİ MESELESİ
29 Kasım 2012'de Filistin BM tarafından gözlemci devlet statüsüne kavuştu. Bu statüyle uluslararası ceza mahkemelerine üye oldu. Yani İsrail'in saldırılarını uluslararası mahkemelere şikayet etme hakkı kazandı. İsrail bu duruma tepki olarak zaten şu an bölünmüş olan Filistin topraklarını bir kez daha parçalayacak olan işgal planı için düğmeye bastı. Bununla yetinmedi Filistin'in gelir kaynaklarına 5 aylığına el koydu.
İŞGAL PLANI
İsrail 1948'de başlattığı işgale bugün yeni Yahudi yerleşim birimi inşaatlarıyla hızlı bir şekilde devam ediyor. Son plan gerçekten Filistinliler için ürkütücü. Çünkü İsrail E-1 adı verilen bölgeye 3 binden fazla konut inşasına başlıyor ve bu bölge Batı Şeria'yı tam ortadan ikiye bölüyor. Yani Filistin ileride devlet olarak tanınsa bile bu devlet tek bir toprak parçası üzerinde kurulamamış olacak.
ESİRLERİN DURUMU
İsrail cezaevlerinde 5 bin Filistinli esir var. Ekim 2011'de 1027 esir, Hamas'ın kaçırdığı İsrail askeri Gilad Şalit'e karşılık serbest bırakılmıştı. İsrail serbest bıraktığı esirleri tek tek toplayıp yeniden hapse atıyor.
Esirler işkence altında olduklarını söylüyor. Bu konuda çok sayıda örnek var. İçeri giren bir Filistinli ailesiyle görüştürülmüyor, aileler oğullarının hangi cezaevinde tutulduğunu bile öğrenemiyor.
İnsanlık dışı uygulamalar bunlarla sınırlı değil. Asıl mesele göz altına alınan bir Filistinli hapse atılıyor ve sonrasında yargı önüne çıkarılmadan yıllarca cezaevinde tutuluyor. Çünkü İsrail yasalarına göre göz altı süreleri 6 ay ve bu 6 aylık dilim sonsuz kez uzatılıyor. Böylece bir Filistinli yıllarca hiçbir şekilde yargı önüne çıkarılmadan hapis yatabiliyor.
İşte bu nedenlerden dolayı Filistinli esirler açlık grevi yapıyor. 2012 yılında binin üzerinde esir açlık grevi yapmış ve İsrail Mayıs ayında cezaevi şartlarını iyileştirmeyi kabul ettiğini açıklayarak eylemleri sona erdirmişti. Ancak verilen sözler tutulmadı. Bir süre sonra açlık grevleri yeniden başladı.
BATI ŞERİA'DA ÇATIŞMALAR BAŞLADI
Batı Şeria her gün Filistinlilerle İsrail askerlerinin çatışmalarına sahne oluyor. Açlık grevlerine destek veren binlerce kişi her gün Ofer Cezaevi ya da diğer İsrail askeri noktaları önünde eylem yapıyor. Bu eylemlerin hepsi silahla bastırılıyor. İsrail askerleri kalabalığın üzerine gaz bombası ve mermi yağdırıyor. Filistinliler taşlarla karşılık veriyor.
Sadece açlık grevlerine değil işgal planı ve yerleşim birimi inşaatlarına da tepki var. Son yıllarda Nilin, Bilin, Nebi Salih köyleri gibi lokal olan eylemler ve bu eylemlere yönelik sert müdahaleler dışında Batı Şeria'da Gazze benzeri saldırılar gerçekleştirilmiyordu. Ancak bugün öyle değil.
İsrail buldozerleri her hafta Doğu Kudüs veya Batı Şeria'da Filistinlilere ait bir evi yıkıyor. Yıkımlara direnen Filistinliler olursa kimi zaman köpeklerle kimi zaman silahlarla İsrail askerlerinin hışmına uğruyor.
İSRAİL 3. İNTİFADA UYARISI YAPTI
İsrail'e göre Batı Şeria'daki durum 3. İntifadanın habercisi. İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet bundan 2 ay önce hazırladığı raporda 3. İntifada uyarısı yapmıştı. Sokağa dökülen Filistinlilerin sayısı ise artık her geçen gün artıyor ve çatışmalar giderek yoğunlaşıyor.
Kısacası Kudüs ve Batı Şeria şu an patlamaya hazır bomba gibi her an infilak edebilir. İsrail esirler ve yerleşim birimi inşaatları konusunda geri adım atmazsa bu topraklardaki şiddet olayları çığ gibi büyüyeceğe benziyor.
Taha Dağlı