Yeni Medya Editörü
Dilara Eldaş ile değişen internetin medyadaki rolünü konuştuk. NTV Radyo'da yayınlanan "internetler" adlı programı ile dikkatleri üzerine çeken Eldaş internet dünyasının en yeni trendlerini ve öngörülerini aktuel.com.tr'ye anlattı.
* Yeni medya hayatı nasıl etkiliyor?
Bir önceki neslimiz sanayi toplumunda iken, internet ile beraber yeni medya platformlarının hayatımıza dahil olması bizi bilgi toplumuna eviriyor. "Bilgi" kimin elindeyse, güç onda deniyor. Bununla birlikte yeni medyadan ulaştığımız bilgiler, her geçen gün daha açık kaynaklı, şeffaf ve yalın halde daha çok kullanıcıya yayılıyor. Dolayısıyla artık ham bilgiyi nasıl yorumladığımızın önemli hale geleceğini görüyoruz.
* Yeni medyanın öncüleri gazeteciler mi peki?
Uzmanlar gazetecileri yeni medyanın öncüleri olarak gösteriyor. İnternet haber sitelerinde bilgi, aynı habere ait olsa bile birinin diğerinden sosyal medyada öne çıkmasının nedeni de bu. Yani haberin sadece ilk önce hangi
sosyal medya fenomeni tarafından paylaşılması değil; haberin başlığı ve konuyu hangi açıdan gördüğü okuyucuyu tavlıyor.
* Okuyucu 'tavlamak' için konuyla ilgisiz başlıklar da atılıyor ama…
Dikkat çekici başlıklar atmak ve haberi tıklatmak her haber sitesinin haklı kaygısı; ancak bu amaçla içeriğin kaliteli kalmasında kaygı güdülmemesi de yine internet medyasına ait. Okunma oranlarında listenin yıllardır başını çeken büyük haber sitelerinin nasıl içi boş haberleri manşetlere çeker olduğunu bir okuyucu olarak rahatsız edici buluyorum. "Dijital medya"nın içinde yer alan ve bu mecradan söz sahibi kişilerin bunu "Reha Muhtar haberciliği" olarak yorumladıklarını duyuyoruz, okuyoruz. İnternet haberciliğinde bir "trend"den söz edeceksek, adı için evet bunu söyleyebiliriz...
* Reha Muhtar haberciliği dediğiniz o devir kapanmadı mı?
Televizyonlarda bu habercilik anlayışının nispeten geride bırakıldığını yaşadık ve gördük; internet gazeteciliği için de benzer bir sürecin yaşanacağını tahmin edebiliriz. Elbette ki arz-talebe ve tüketim hızına bağlı olarak bu süreç çok daha hızlı olacak. "Ve bir sonraki ne?" sorusunun yanıtlarına art arda şahit olacağız.
Ana akım medyanın internette bulduğu yerin dışında, kemikleşmiş okuyucularının, yeni çabuk tüketen, sıkılan ve yer değiştiren okuyucularla devir daim halinde olmadığını söyleyebilir miyiz? Peki küsen sadık okuyucular nerede? Alternatif, hatta "underground" haber sitelerinin peşinde. Yeni medyanın bu çelimsiz siteleri, kendi "evangelist" kitlesini yaratabilir. Bu hiç ütopik değil. Günümüzde birkaç örnek vermek mümkün; yine de kaliteli içeriğin bol okuyucu ve bol reklam ve dolayısıyla bol parayla ödüllendirilmesini kastediyorum. Ve anlatmaya çalıştıklarımın aslında politik ya da apolitik duruş sergileyen her haber sitesi için geçerli olduğunu düşünüyorum.
* Reklamverenin etkisi nasıl olacak?
İşin olumlu yanı, yakın gelecekte ölçüm şirketlerinin ve reklamverenlerin pazarda pay dağıtırken, tıklanma sayısı ile beraber sayfada kalma süresine de önem vereceği. Birebir ölçümlenebilirlik, internet medyası için etkili bir avantaj ama yine de manipülasyon ihtimali hiçbir taraf için göz ardı edilemez. Ayrıca internet gazetecilerinin de memnuniyetle karşılayacağı bir durum bu: Niceliğin yanında nitelik.
Sosyal medya kısmına bakacak olursak, blog yazarlarının "asil duruşu" tabirini kullanmak yanlış olmaz, zira etraflarındaki tüm değişen eğilimlere rağmen, düzenli olarak yazmaya devam ediyorlar. Yazının yerini daha çok fotoğraflara ve videolara bıraktığını da görüyoruz ve onlar da kendi blogger'larını doğuruyor. Ama hangi sosyal medya ağında olursanız olun, akan zaman çizelgesi giderek daha da fazla zamanımızı alıyor. Bizden sonra gelecek ve internetsiz yaşamın ne demek olduğunu bilmeyen Z kuşağı için Yeni Medya okuryazarlığı bu yüzden önemli, internette olan herkes için. Yakın zamanda müfredatlarda daha çok yer verilecek, ki ülkemizde de FATİH projesi bu anlamda bir umut.
* Gelecekte bizi neler bekliyor?
İyi ve kötü iki senaryo: İyisi, bir daha benzeri olmayacak bu geçiş döneminde bizden sonrakilere internette "doğru iletişim"i öğretmek ve kendini gerçekten istediği gibi ifade edebilen internet kimlikleri yarattıklarına yardımcı olabilmek. Kötüsü, bu geçiş dönemini ıskalamak ve yeni neslin internet ortamını kendi kendilerine anlamalarını beklemek. Neyse ki, kötü senaryo bile hızla evrilecek. Herkes kendi iletişim hesaplarının tam anlamıyla birer editörü haline gelecek. Facebook'unda saçma paylaşım yapan arkadaşlar haber kaynağından atılacak,
Twitter, Instagram, Stumbleupon,Tumblr, Linkedin...hepsiyle kullanıcılar hemen her gün, biri/bir şeyi seçiyor; eliyor; destekliyor; öne çıkarıyor; ya da tamamen engelliyor. Filtreleme her anlamda daha da gerekli hale geliyor, zamanı etkin kullanmak açısından da olmazsa olmaz. Daha kendi alanlarına hitap eden grup siteleri takip edilecek. Her sosyal ağda, hobilere, ilgi alanlarına göre gruplaşmalar seçme nedeni olacak. Dünyada, hipster'lar gibi, steamfunk'lar gibi belli akımları izleyenler artık daha çabuk fark ediliyor ve bunlara daha kolay uyum sağlanıyor. Marshall McLuhan'ın global köy kavramı böylelikle şekilleniyor; ABD'nin "50 yıl gerisinde" kalmak, demode kalmak kavramları da zaman aşımına uğruyor.
* Her şey değişecek gibi görünüyor…
Belki de tek değişmeyen alışkanlık internette sörf yapmak olacak. "Zaping" ve sörfün tek bir eyleme dönüşmeye başlayan örneklerini görüyoruz. Kanalları değiştirirken, Youtube kanalları ile devam edeceğiz. Dolayısıyla "televziyona çıkmak" kavramı da belki de yavaş yavaş silinecek.
Şu anda nasıl ki, sosyal ağlarda "mahremiyet" vurgumuz en büyük trend. Z kuşağı içinse bunlar, bir kaygı olmaktan uzaklaşacak. Üstelik internet kimlikleri daha donanımlı hale geleceğinden, bu kimliklerin sahip olduğu etiketler, "niş" alanlar bulmayı kolaylaştıracak. Geriye kalanlardan biri de zaman yönetimi... Bizim 24 saatimizi tartıyla pay ettiğimiz internet, onların evden çıkmadan hayatlarını kazandıkları yeni şehirleri olacak.
aktuel.com.tr