İstanbul'da "uğramadan olmaz" dediğiniz bir adresiniz var mı?
Aslında vardı, şu sıralar pek yok… Hatta evim kadar uğradığım bir yer vardı; Ortaköy'ün girişindeki Ertekin'in yeri. Benim hayatımda manzara önümden geçen insanlardır, asla denize bakmam. Bulvar kahvelerini de çok severim, orası tam öyle bir yerdi. Ama bizdeki belediyecilik anlayışı kaldırıma masa-sandalye koydurmamak. Ertekin o mekanı köfteci yaptı, şimdi de bar yapıyormuş ama benim barla alakam yok, içki kullanmıyorum. Altı aydır gitmiyorum Ortaköy'e… Yerine de henüz bir yer koyamadım. Nişantaşı'nda Cento per Cento ve Bebek'te Happily Ever After'ı tercih ediyorum, orada sevdiğim insanlar var.
Sizin için mekanın şıklığı ve popülaritesinden ziyade, insanları önemli anladığım kadarıyla
Şıklık hiç önemli değildir, işim insanladır... Bir de sigara tiryakisi değilim, puroyu da keyif için içiyorum. Dostlarımla sohbet içindeyken içmekten keyif alıyorum. Puro içmeye imkan verecek ön kısmı mevcut, ısıtma sistemi olan yerleri tercih ediyorum. Happily Ever After ve Cento per Cento'da bu var. Gitmeden önce arayıp geliyorum, diyorum; puromu içeceğim yeri ayırıyorlar.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Sabah 08:30'da kalkarım, 09:30'da gazeteye gelirim. Saat 12:30'a kadar yazımı yazarım… Saat 14:30'a kadar öğle yemeği arasıdır, mekan olarak belli bir tercihim yoktur. Arkadaşlarımın davet ettiği yerlere de uyarım. Saat 15:00 itibariyle eve gider ve okumaya vakit ayırırım. Evimi seviyorum, telefonum sessize alınır, kimseler bulunduğum yere girip çıkmaz. Akşam 19:00'dan sonra sinema-tiyatrokonser veya arkadaşlarla yemek… Gece ise 23:00- 24:00 gibi en geç evde olurum. Günü ayakta devrettiğim enderdir.
İstanbul'un kültür hayatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bize son günlerde gerçekleşen etkinliklerden önerebilecekleriniz var mı?
Eskiden Avrupa'ya gittiğimde muhakkak etkinliklerle ilgili broşürleri alır ve az zamanda birçok etkinliğe katılmaya çalışırdım. İstanbul şu anda çok aktif bir şehir haline geldi. Geçtiğimiz günlerde kardeşim geldi, yarım günde ancak dört tane sergi gezebildik. İstanbul'da bir gecede Güher –Süher Pekinel kardeşler ve Ferzan- Ferhat Önder çifti aynı anda konser veriyorlar… Düşünsenize bu çok başarılı isimlerden birini tercih etmelisiniz…. Bu süreç de Nejat Eczacıbaşı ile başladı sağ olsun… Nejat Bey dedi ki; verirsen alırlar ve şehrin insanları aldıklarını gösterdi. Süreyya Operası'na başvurun, günler sonrası için bilet verebiliyorlar. İstanbul artık tam anlamıyla Avrupa kültür başkenti haline geldi.