Ayşegül Aldinç'in de uyguladığı estetik trendi
PRP, insanın kendi kanının santrifüjden geçirildikten sonra yüze enjekte edilmesiyle gerçekleşiyor. PRP, gençleşmeyi insan kanıyla sağlaması nedeniyle Hollywood'da "vampir" trendi olarak adlandırılıyor.
Kendi kanınla güzelleşme ve gençleşme ilk bakışta biraz ürkütücü de olsa aynı zamanda çok doğal geliyor insana. Ne de olsa bedene yabancı bir madde değil, kendi kanınız giriyor.
PRP sadece estetik amaçlı da kullanılmıyor, yaraların, kırıkların, dokuların onarılmasında iyileşmeyi hızlandırdığı için uzun zamandır ortopedi ve travmatoloji alanında da kullanılıyor. Örneğin dünyaca ünlü golfçü Tiger Woods'un bir kaza sonrası, yaralarının çabuk iyileşmesi için PRP uygulaması yaptırdığı, bu yüzden "doping" aldığı savıyla mahkemeye çıktığı biliniyor.
Vampir dolgucusu
Daha doğal görünmek isteyen Hollywood yıldızlarının da bir kısmının botoks'tan vazgeçip PRP yaptırdığı biliniyor. Madonna en başta PRP yaptıran ünlülerden. Aslında incinme, yaralanma ve doku kayıplarını onarmada kullanılan bu tedavi yönteminin estetik alanına girmesi yeni, ancak hızla yayılıyor. Özellikle Hollywood'da PRP Hollywood Clinic diye bir yer bile var. Yine Hollywood'da sıkı bir PRP uygulayıcısı olan Dr Julio F. Gallo'ya "Vampire Filler" yani "Vampir Dolgucusu" deniyor. Kuşkusuz dünyada vampir trendinin revaçta olduğu bir dönemde insan kanıyla güzelleşme tekniği, ister istemez akla insan kanı içerek ebedi gençliğe ve "ölümsüzlük"e sahip olan vampirleri getiriyor. İşin tabii bu şakası. Türkiye'de bu uygulamayı yaptıran birçok ünlü olduğu biliniyor. Üstelik onların herhangi bir estetik müdahaleden geçtiği anlaşılmıyor bile. Nedeni de PRP'nin son derece doğal bir görünüm vermesi...
PRP nasıl uygulanıyor?
Peki nedir bu PRP? Bu soruyu Ayşegül Aldinç'in doktoru Ali Kerim Diler'e yönelttik. "Trombositler yani platelet dediğimiz madde kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücreler aslında. Bir yerimiz kesildiğinde, trombositler biraraya gelip oradaki kan akışını durdurur. Ancak araştırmalar trombositlerin içinde onlarca 'growth factor' yani 'büyüme faktörleri' olduğunu ortaya çıkardı. Bir kısmı bugün bile keşfedilmemiş vaziyette" diyen Diler, bunların bir kısmının hormon benzeri etkiler gösterdiğini ve vücudun onarım mekanizmalarında görevli olduğunun keşfedildiğini anlatıyor. Uygulama çok basit, zahmetsiz ve masrafsız. Ne de olsa malzeme vücuttan çıkıyor.
Diler şu bilgileri veriyor: "Büyüme faktörlerimiz vücudun kendi onarımını sağlarken, o bölgeyi çok ciddi bir şekilde kanlandırıyor. O bölgede kan dolaşımının artması bölgenin canlılığını, diriliğini artırıyor." PRP'yi cerrahi müdahaleden hoşlanmayan, mümkün olduğunca doğal görünümünü korumak isteyen ve bu uygulamayı orta vadeli bir yatırım olarak gören insanlar tercih ediyormuş. Büyüme faktörleri sayesinde ciltteki renk farklılıklarının giderilmesinden kırışıkların önlenmesine, saç dökülmesinin durdurulmasına kadar pek çok tedavide yararlanılıyor. Örneğin saçları henüz dökülmeye başlayan kişiler bu uygulamayı yaptırdığında saç derisindeki damarlanma artıyor, dökülme önlediği gibi yeni saçlar da çıkabiliyor. Ciltte ise lekelerin, çizgilenmelerin tamirinde, cilt gevşemelerinde ve selülit tedavisinde etkili. Daha çok dekolte, boyun ve yüzde kullanılıyor ama el üzerinde, kollarda ve hatta genital bölgelere bile yaptıranlar var.
Uygulama gerçekten prosedürsüz gözüküyor. Hastanın kanı, içinde önceden ayrıştırıcı bulunan kit'lere alınıyor, bu kan santrifüj ediliyor yani çökertiliyor. Bu işlem sonucunda elde trombositten oluşmuş bir plazma kalıyor ve o plazma cildin yüzeyine enjekte ediliyor. Kimi zaman iğneyle kimi zaman da "derma-roller" denen üzerinde 1.5 milim uzunluğunda minik iğnelerin bulunduğu bir aletle. Bu alet yüzde gezdirildiğinde minik delikler oluşuyor ve kan o deliklerden yavaş yavaş emiliyor. Aslında ciltte bir yaralanma meydana getiriyorsunuz. Sırf bu mikro travmalar bile tamir fabrikalarımız olan "fibroglast" dediğimiz kök hücrelerimizi harekete geçirip, ciltteki elastikiyeti sağlayan lif kolajen üretimini artırıyor.
İşlemin tamamı bir saat içinde bitiyor. Kan almadan sonra 10 dakika santrifüj işlemi var. Yarım saat kadar da uygulama sürüyor. Hastalar genelde işlem yapılan bölgenin zonkladığı hissine kapılıyor, çünkü o bölgeye kan hücum ediyor ve tıpkı yaralarda olduğu gibi gelen kan miktarı arttığından mekanizma da harekete geçiyor.
İçinde olanı dışarı çıkarıyoruz
"Peki botoks ya da dolgu malzemeleri kadar etkili mi? Nasıl bir görünüm veriyor?" diye soruyoruz. Diler, "Dolguda jel kıvamında kullandığımız malzemeler ciltteki hacim kayıplarında etkili. Protez gibi vazife görüyor. Botoks kasla sinir arasındaki iletişimi geçici bir süre askıya alır. Bunların hepsinde olmuş bir hasarı tamir edersiniz. Ama burada vücudun kendi doğal mekanizmalarını harekete geçiriyorsunuz" diyor ve espri olarak Cem Yılmaz'ın GORA filminde geçen bir sahneyi örnek veriyor: "Hani GORA filminde Arif'e diyordu ya, 'Arif içindekini dışarıya çıkaracağız, sende olanı sana koyacağız' diye... Ben de espriyle karışık hastalarıma öyle diyorum."
Genelde uygulamaya dekolteden başlanıp daha sonra boyun ve yüze geçiliyor. Yüzeyde iğneler kullanıldığı için morluk oluşuyor. Hasta hafif bir pembelikle çıksa bile operasyondan ertesi güne bir şeyi kalmıyor. Uygulamalar genelde peş peşe, üç ya da dört seans yapılıyor. Genelde de yılda bir kez tekrar edilmesi gerekiyor. 21 gün sonra etkisi tam olarak görülmeye başlıyor. Fiyatı ise seans başına 500 ila bin TL arasında değişiyor.
Ne kadar erken o kadar iyi
Anatomi uzmanı ve Medikal estetik hekimi Nurcan Taşkara'da PRP'yi kendisine ve hastalarına uygulayan hekimlerden.
"PRP yönteminin 25- 55 yaşları arasında yapılmasında fayda var, ne kadar erken yapılırsa o kadar iyi sonuç alınıyor. PRP'nin diğer yöntemlere göre en önemli avantajı derinin daha büyük bir bölümüne yayılması ve daha kalıcı olması. Kadın hastalar daha çok cilt gençleştirme amaçlı tercih ederken, erkek hastalarımız ise saç dökülme problemi açısından PRP yaptırıyor. Hastalarımın çoğu ikinci seanstan sonra bile ne kadar parlak ve canlı bir cilde sahip olduklarını söyler. 35 yaşında bir kadın hastam yine ikinci seanstan sonra sabahları kalktığında artık eskisi gibi kuru ve gergin bir ciltle kalkmadığını söyledi."