GFB'nin resmi sayfasından yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Diktatörlük!
Modern çağlara geçilen ilk dönemlerden itibaren toplumların yönetimi ve yöneticileri halk nezdinde en çok konuşulan konuların başında gelmektedir.
Büyük kitlelere liderlik eden kişiler ve yönetim uygulamaları tarihin her döneminde eleştirilerin merkezinde yer almaktadır. Bu liderleri başarılı ve nitelikli olarak kategorize edecek en önemli vasıfları ise bütünleştiricilik ve gelen eleştiriler karşısında gösterdikleri reflekslerdir.
Bir yönetim biçimi olarak diktatörlük ve yönetici pozisyonundaki diktatörleri ele aldığımız zaman çağlar boyu acı ve dram dışında karşımıza hiçbir şey çıkmamaktadır. Biraz sonra bu insanların genel uygulamalarını ve farklı dönemlerde yaşamış olsalar dahi uyguladıkları ortak yöntemleri gördüğümüzde bunlara hiçte yabancı olmadığımızı göreceğiz.
Bu isimler iktidar erkini ele geçirdikten sonra kapıldıkları psikolojik hezeyanlar neticesinde etraflarında yer alan herkesin hain olduğu düşüncesine kapılır ve bu en yakınındakilerden başlayarak temizliğe girişirler.
Yine tarihteki bütün diktatör örneklerinde görülecek üzere bu insanlar kendi iktidarlarına ve yönetimlerine sorgulanmamak kaydıyla sınırsız saygı beklemektedir, ancak farklılıklara bu beklentilerine paralel olarak saygı göstermemeyi bir geleneğe dönüştürmüşlerdir. Oluşturulan saygı algısı çerçevesinde kişilikleri merkezinde bir efsane miti ortaya çıkaran bu insanlar bir dönem sonra kendilerini de bu efsane algısına kaptırır, zihinlerinde oluşturdukları sanal dünya dışında gelişen hiçbir şeye tahammül gösteremez hale gelirler.
Yakın zamanda Mısır devletinde bir halk ayaklanması şeklinde gerçekleşen devrim sonucu 30 senedir demir yumrukla ülkeyi yöneten Hüsnü Mübarek rejimi tamamen tarihin karanlıklarına gömüldü. Bu ayaklanmaların beyin takımından olan aktivist Wael Ghonim diktatörlerden bahsederken bize çok tanıdık gelecek olan şu cümleyi kuruyor;
"Diktatörler, kendilerini protesto edenlerin ortalığı karıştırmak üzere başka güçler tarafından organize edilmiş, farklı amaçları ve gündemleri olan bir avuç insandan ibaret olduğuna inanırlar."
Bu insanların tarihin her döneminde ortak olan özelliklerini saatlerce hiç ara vermeden yazsak da bitiremeyeceğimizin farkındayız. Özellikle bu kişilerin yöntemlerine tarihi çerçevede bizzati tanıklık etmiş olan bizler, biraz kafamızı kaldırdığımızda aynı evrelerden defalarca geçmiş olduğumuzu rahatlıkla görebiliriz.
Diktatörlerle tek ortak özelliği bitmesi olacak olan bu yazının sonuna gelirken, okuyacak olan herkese bu kişilerin ne çeşit sonlara kavuştuğunu basit araştırmalarla ulaşmasını arzu etmekteyiz.
Bu yazıyı neden yazdık?
Ülkenin en büyük taraftar gruplarından biri olarak üzerimize bir takım sosyal sorumluluklar yüklendiğini düşünmekteyiz. Bazen bir deplasman yolculuğunda birbirlerimizin sevdasına tanıklık ederken bazen de bu şekilde kitleleri bilinçlendirecek ve tarihsel araştırma dürtülerini tetikleyecek paylaşımlar yapmayı görev edinmekten gurur duyuyoruz. 10 sene önce de böyle olan bu gerçek 10 sene sonra da Fenerbahçelilik bilinciyle bu şekilde devam edecektir. Diktatörlerin sonunu yazan tarih bunu da yazacaktır.
Saygılarımızla"