Uzmanlar, insan sağlığı ve psikolojisi üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle zayıflama ilaçlarının kullanılmasını tavsiye etmediği gibi Sağlık Bakanlığı tarafından da yasaklandığına dikkati çekiyor.
Zayıflamak için ilaç kullandığı söylenen Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökhan Budak'ın dramatik şekilde yaşama veda etmesi, gözleri bir kez daha hızlı zayıflattığı iddia edilen ilaçlara çevirdi.
Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi uzmanı Dr. Soner Çakmak, zayıflama haplarının etken maddesinin 'subitramin' olduğunu belirterek, Sağlık Bakanlığı'nın bu maddenin etkin olduğu ilaçları yasakladığını hatırlattı. Bu tür ilaçların kişinin iştahını kapattığını vurgulayan Çakmak, yan etkilerinin ise kalpte ritim bozukluğu, felç, hastada birtakım ruhsal değişimler olduğunu söyledi. Bu tür ilaçların hastada heyecanlanma, huzursuzluk ve depresyon yapabildiğini vurgulayan Çakmak, "Çok nadiren de intihara neden olabiliyor. Bu ilacı depresyon hastasına verdiğiniz zaman onda bu şekilde intihara neden olabiliyor. Ağır depresyonlarda kullanılmaması gerekiyor. Zayıflama haplarında genelde bu etken madde var. Marka farklı olsa da etken madde aynı. Bunun yanında ilacın birden kesilmesi de ruhsal bir değişime neden olabilir. Bu tür ilaçlar beyindeki bir takım maddelerin artışını sağladığı için yavaş yavaş kesilmesi planlanır. Bu tür ilaçlar doktor kontrolü dışında kullanılması uygun değil." dedi.
Özel Duygu Ruh Sağlığı Merkezi Psikiyatr Doktor Mustafa Övül de zayıflamanın hızlı olmasının riskine dikkat çekiyor. Hızlı zayıflama olan vakalarda ruh sağlığını bozan bir durum ortaya çıktığını ifade eden Övül, "Hızlı kilo verme, vücut dengesinde hem mineraller hem de ruhsal olarak bir düzensizlik meydana getiriyor. Dolayısıyla depresyona, ruhsal bozukluklara yol açabiliyor. Bu durum gençlerde daha çok görülüyor. Gençlik çağında bazı kadınlar kilo vermek için güçlü perhize girerler. Onların da ruh sağlığı bozulur. Genelikle de depresyon gibi. Genç yaşlarda daha ağır psikotik durum denilen, gerçeği değerlendirme yetisinde bozukluk bile meydana gelebilir." ifadelerini kullandı.
Özel EPC Hastanesi Diyetisyeni Sema Şimşek ise kilo vermek için zayıflama ilaçlarını önermediklerini ifade etti. Bu tür ilaçların vücut dengesi üzerinde olumsuz etkileri bulunduğunu ifade eden Şimşek, "Beslenmede zayıflamayı önerirken, kesinlikle metabolizmanın ciddi çalışmasını isteriz. Ama zayıflama ilaçları kullanılırken, metabolizmanın çalışması kesinlikle saf dışı ediliyor. Burada önemli olan kişilerin beslenme alışkanlığının değiştirilip, ondan sonra yerleşmesidir. Beyne zayıflama dürtüsünün verilmesidir hedefimiz. Dengeli ve sağlıklı beslenme olmasıdır.
Zayıflama ilaçları kullanılırken karbonhidrat, yağ metabolizması, protein metabolizması tamamen olumsuz etkileniyor. Aradaki vücutta stoklanan yağların devreye girmesi tamamen saf dışı ediliyor. Bir alışkanlık kazanılmıyor. Bırakılsa bile, bu ilaçlarla belli bir süre açlık dürtüsü baskılanıyor ve doğal olarak açlık hissetmiyorsunuz. Ama bir süre sonra bu ilaçları bıraktığınızda bu defa beyne tamamen yanlış sinyal gönderiliyor ve çok daha fazlası yenmeye başlanıyor. Normal kilodan çok çok daha fazlası alınıyor.
5 kilo zayıflıyorsanız bu ilaçları bıraktığınızda 15 kilo alıyorsunuz." diye konuştu. Beyne yanlış sinyal gitmesinin insanın psikolojisini de olumsuz etkilediğinin altını çizen Şimşek, "Ne form çaylar, ne zayıflama ilaçları hiçbir şekilde hiçbir beslenmecinin önermeyeceği şeyler. En doğru zayıflama şekli, yeterli dengeli beslenmeyle vücut sıhhatini oluşturarak, metabolizmanın hızını göz önüne alarak 6 öğünde az ve sık aralıklarla beslenmedir. Aksi durumda davranış bozuklukları olabiliyor kişide." dedi. Bu tür ilaçların çoğunun lifli olduğunu dile getiren Şimşek, mideyi, beyni kandırmada devreye girdiğini anlattı. Bunun sağlıklı olmadığını belirten Şimşek, yan etkilerini ise şöyle sıraladı: Sinirlilik, kalp çarpıntısı, bağırsak florasının bozulmasıyla vitaminlerin eksik emilmesi, saç dökülmeleri, tırnakta belirsiz dökülmeler, kırılmalar başlaması.
(Cihan)