Bir dönem Ortadoğu'yu sarsan büyücüler baş ağrısından sara hastalığına, nazardan cin çarpmasına kadar her derde deva büyüler hazırlamış. Müslüman büyücülerin bu el kitabında sadece iyilik için yapılan büyüler bulunuyor. Üstelik büyülerin hazırlanışında da İslami kaynaklara başvurulmuş. Kimisinde Allah'ın güzel isimleri, kimisinde de Kur'an surelerinin başlarındaki harfler kullanılmış.
Büyü ve sihrin izlerine tüm dünyada ve bütün kültürlerde rastlamak mümkün. Bizde de yüzyıllar öncesine uzanan bir geçmişe sahip. Aktüel, bu gizemli dünyaya ışık tutacak çok önemli bir belgeye, Müslüman büyücülerin el kitabına ulaştı. Ancak bu el kitabında "kötü ve kötülük"e yer yok. Sadece iyilik için kullanılan "vefk"ler, dualar var. Her biri birbirinden ilginç bu vefk ve dualar Kur'an-ı Kerim'deki ayetlere ya da Allah'ın güzel isimlerine yani "Esma'ül Hüsna"ya dayanıyor.
El yazması kitapta istek ve arzularınızın yerine gelmesi için okumanız gerekli dualar, taşımanız gerekli vefkler var. Sara ve sebebi bilinmeyen baş ağrısına kadar pek çok derdin devası da bu kitapta. Kitap sadece bu kadar sıradan işlerle ilgili bilgiler vermiyor. Kitabın sonunda yer alan "Azimet" duası başı sıkışanların "gayb insanları"ndan yardım alması için yazılmış. Kitap, bu "gayb insanları"nı da "Üçler, yediler, kırklar" olarak açıklıyor. 61 sayfalık el yazması kitapçık "Cünnet'ül Esma" ile başlıyor. Cünnet'ül Esma, Hz. Ali'ye atfediliyor. Hz. Ali'nin söylediğine inanılan "Kaside -i Ercüze" isimli bir şiirin duaya dönüştürülmüş hâli. Bu şiirde Hz. Ali'nin gelecekten haber verdiğine inanılıyor. Şiirin bir başka özelliği de içinde en büyük dua olan İsm-i Azam'ın yani Allah'ın en büyük isminin yer alması. İsm-i Azam'la yapılan hiçbir dua reddedilmediği için şiire de ayrı bir kutsallık atfediliyor.
Hz. Ali şiirinde Allah'ın altı ismini; Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl ve Kuddüs'ü sayıyor. Müminler bu altı isimden bir tanesinin İsm-i Azam olduğuna inanıyor. Cünnet-ül Esma da bu isimlerin harflerinden, bu harflerin matematik karşılığı olan "Ebced" hesabından oluşuyor. Daire şeklindeki bu vefkin en dış halkasında isimlerin Süryanice karşılıkları yazılmış. Yüzlerce yıl öncesinden gelen bu vefkin insanları her türlü kötülükten koruduğuna inanılıyor. Nazara, büyüye ve cinlere karşı yazılarak evlere asılması, muska yapılıp üzerinde taşınması yetiyor. Kitapta Cünnet'ül Esma'nın ardından Allah'ın isimleri ile Kur'an-ı Kerim'de yeralan Huruf-u Mukatta'nın vefkleri var. Huruf-u Mukatta, bazı Kur'an surelerinin başında yer alan, anlamı bilinmeyen harfler. Örneğin, Yasin, Taha ya da Bakara suresinin başında yer alan Elif, Lam, Mim gibi harfler. Bu harflerin ne anlama geldiği tefsirciler tarafından uzun süre tartışılmış. Sure başlarında yer alan bu gizemli harflerin her biri bir vefk olmuş.
Kitabın ilk sayfalarında "Ha, Mim" vefki var. Bu ismin vefkinin gerekli zaman ve mekânda yazılması durumunda, üzerinde taşıyan kişinin tüm "zor işlerinin" kolaylaşacağına inanılıyor. Yine aynı sayfada yeralan Emced isminin vefki ise insanın kötü ahlakının iyiye dönmesini sağlıyor. "Veli" isminin vefki insanların biraraya toplanmasını sağlıyor. Kitapta buna bir örnek de verilmiş; "Eğer bir kimse bir muhabbet meclisi toplamak istiyorsa ya da dağınık yerlerdeki akrabaları bir yerde toplansın diliyorsa bu vefki toplanılmasını istediği mekâna assın."
Bir de daha özellikli vefkler var. Allah isminin vefkinin yazılması ve sağ kolda taşınması için bir şeyhten izin alınması gerektiği belirtiliyor. Sadece bu da yeterli değil. Şeyhin "kamil" yani "evliya" mertebesinde olması gerekiyor. Sara hastaları için de özel birkaç vefk var.
Bu vefklerden bir tanesinde "Saat-i Kamer"de yazılması notu düşülmüş. Eskilerin Alaturka saat diye tarif ettiği, günün akşam ezanı ile başladığı saat sisteminde yazılması gerektiği belirtilmiş. Bu vefk yazılıp, üzerinde taşındığında sara hastasının tüm dertlerinden kurtulacağı anlatılıyor. Bu vefkin bir köşesinde Meryem suresinin girişindeki ayetler "Kehf, He, Ye, Ayn, Sad" yazılmış. Nazar için de türlü çeşit vefk var. Bu vefklerin bir tanesinde nazar ayeti ve o ayetin harfleri yer alıyor. Baş ağrısı için tavsiye edilen ise yıldız şeklinde bir vefk. Bu vefkin Ahmed er Rufai tarafından hazırlandığı kaydedilmiş. Yine Ahmed er Rufai'nin hazırladığına inanılan bir diğer vefk nazara ve büyüye karşı taşıyanları koruyor.
Ancak en ilginç dua kitabın sonunda, "Haza Azimet-i Salavat-ı Münciye" başlığıyla yeralıyor. Bir buçuk sayfa tutan bu duanın nasıl okunacağına dair bir hayli uzun ayrıntı verilmiş. Duanın içindeki bazı bölümlerin her namazdan sonra 19 defa, diğer bölümlerin de 21 defa okunması gerekiyor. Duanın tamamı da yine her namazdan sonra 19 defa tekrarlanıyor. Bu duanın sonunda okuyan kişiye "Rical- i Gayb"dan yardım geliyor. "Rical- i Gayb"ın birebir Türkçe tercümesi "Varolduğuna inanılan ancak bilinmeyen, görünmeyen bir başka alemden kişiler" diye veriliyor. İşte bu duayla başka bir "âlem"le temasa geçiyorsunuz ve oradan gelen kişiler duayı okuyan, yardım talebinde bulunanlara yardımcı oluyor. Ancak yardımın hangi boyutlarda olduğu belirtilmemiş. Gelen kişiler ise halk arasında varolduğuna inanılan "Üçler, yediler, kırklar". Tam Alaattin'in Sihirli Lambası'ndaki "Ne dilersen dile benden diyen" cin örneğinde olduğu gibi.
Her vefkin yazılmasının vakti ve saati var. Aynı zamanda vefklerin yazımı için özel maddeler de gerekiyor. Bir nazar duası için "zağferan" gerekirken diğeri için "misk" isteniyor. Üzerinizde taşımak için ise yine geçmiş yüzyıllarda kullanılan "pazubend"ler tavsiye ediliyor. Bazı vefkleri sadece üzerinizde taşımanız yetmiyor. Aynı zamanda suya koyup, tarif edilen belirli zamanlarda bu sudan içmeniz gerekiyor.