Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Prag'da düzenlenen İş Forumu'nda yaptığı konuşmada şunları kaydetti;
Türkiye oldukça uzun bir süredir, 1959'dan beri AB üyesi ülkelere komşu ama durumumuzu ortaya koymak amacıyla bunu söylüyorum, AB'ye üye olma mücadelesi veriyor. 2004'te müzakerelere başlama kriterlerini karşıladık ve katılım müzakerelerine de başladık. 2006'da bilim ve araştırma faslını açtık, önümüze yeni yeni bariyerler koymaya başladılar, o tarihten bu yana 12 fasıl daha açıldı ve kapatma yok. Bugüne kadar hiç bir AB üyesi ülkeye böyle bir yaptırım uygulandı mı? Hayır, sadece Türkiye için bunlar geçerli. Geriye kalan fasıllarda AB tarafının önümüze çıkardığı engeller nedeniyle istediğimiz düzeyde bir ilerleme sağlanmadı, Türkiye'nin AB müzakerelerinde karşılaştığı sorunlar Türkiye'den değil, AB'den kaynaklanan sorunlardır. AB Türkiye'ye maalesef tereddütlü davranmıştır ve böyle davranmaya devam ediyor.
Biz madem ki bir dünya ülkesiyiz, uzanamadığımız, gidemediğimiz bir yer olmasın istedik. Bu yüzden Amerika'ya da, Afrika'ya da, her yere gideriz. Tüm girişimcilerimiz hallaç pamuğu gibi fellik fellik buralara gidiyorlar, gitmek durumundayız. Neden? Bir girişimcinin işi bu, Türkiye'nin bu büyümesine rağmen AB tarafından çıkarılan engeller Türkiye'yi değil doğrudan doğruya AB'ye zarar verir. Önümüze çıkarılan engellere, yeni şartlara bakın. Makul olmadığını, mantıklı olmadığını göreceksiniz. Altını çizerek tekrar ifade ediyorum, bugün artık Türkiye'nin AB'ye değil AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var. Bizim hükümet olarak AB hedefimizde bir sapma asla söz konusu değildir, bu noktada bir gönülsüzlük içinde değiliz, yeni arayışların peşinde değiliz. Şangay İşbirliği konusunda rahatsız olanlar var o ayrı bir yapı AB ayrı bir yapı. Onlarla ticari ilişkilerini AB üyesi ülkelerde rahat şekilde götürüyor, Türkiye'de her birliğin içinde elbette ki olacak. 54 yıl kolay değil, sabır çeken AB üyesi ülkeler içinde başka bir ülke yok sadece Türkiye var.
Nedir? Engel ne? Neden dolayı? Bunların cevapı yok, bazı samimi olanlar ikili görüşmelerde açık ve net bize sebepleri söylüyorlar. Bunu bilmemize rağmen bilmemezlikten geliyoruz, Avrupa'da büyüyen ekonomik krizin büyümemesine Türkiye katkı sağlayabilir. Avrupa'da tehlikeli şekilde tırmanan ırkçılığa karşı Türkiye katkı sağlayabilir, Avrupa'nın başta Ortadoğu olmak üzere iletişimine Türkiye katkı sağlar.
Cuma günü Ankara'da ABD Büyükelçiliği'ne yönelik bir saldırı gerçekleştirildi, saldırıda maalesef görev yapan bir kardeşimiz hayatını kaybetti. Bu arada bir gazeteci kardeşimiz de ne yazık ki ağır yaralandı ama buraya gelirken doktorlarla yaptığım görüşmede hamdolsun hayati tehlikeyi atlattığına dair gelişme bizi sevindirdi. Kısa zamanda nereyle bağlantılı, nereyle irtibat içinde olduğunun tespiti bizi memnun etmiştir güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum. Bu ve benzeri olayların ardından biz bıkmadan, usanmadan Avrupa ülkelerine çağrılarımızı yaptık, dayanışma mesajlarımızı ilettik. Yaşanan onca acıya rağmen bu insanlık dışı terörün engellenmesi için bazı ülkelerden halen gereken desteği alamıyoruz, Türkiye'de en kanlı eylemleri gerçekleştiren teröristler Avrupa ülkelerinde ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Aynı şekilde Paris'te öldürülen terörist Interpoll tarafından aranıyordu, Fransa'da olduğu tespit edildiğinde Fransa'ya yazı yazıldı, cevap bile gelmedi. Bunlara benzer çok sayıda örnek var, bunların şuanda 4 bin yargı dosyası devam ediyor. Neden bunları bana teslim etmiyorsun? Teslim et gerekeni ben yapayım, çünkü bunların acısını çeken bizleriz. Demokrasisi ile insan haklarına saygısı ile var olan Avrupa'nın bu teröristlerle artık arasına mesafe koyması gerekiyor. Bu terör öyle bir ateştir ki düştüğü yeri yaktığı kadar gün gelir kendisini tutan maşanın sahibini de yakar.
İstikbalimize biz umutla bakıyoruz, şuanda 2,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmi yeterli değil, inşallah 2015'te biz 5 milyar doları yakalayalım yeni hedefimiz bu. Bizim toplam ithalatımız 240 milyar dolar, bu ithalatın içinde 1,4 milyar dolar Çek Cumhuriyeti için herhalde yeterli olmaz. Tüm bunlarla birlikte az önce de ifade ettik artık aramızda biz üst düzeyli bir istişare birliğini kurmak suretiyle biz başbakanlar olmak suretiyle bir yıl Türkiye'de bir yıl Çek Cumhuriyeti'nde adeta Bakanlar Kurulu'nu topluyor gibi bir istişareyi sürdüreceğiz. Özellikle enerji alanındaki yatırımlarınızı takdirle karşılıyor, güçlü şekilde destekliyoruz. Üzerinde ısrarla durduğumuz bir konu olan 3. ülkelerde de müşterek işbirliğine girebiliriz. Türk firmalarının Çek Cumhuriyeti'nde baktığımız zaman dolaylı yoldan yada direkt olarak yatırımlarını görüyoruz. Hepimizin malumu olduğu üzere vize sorunu halen Türk işadamının önünde ciddi bir engel, Türk işadamı istediği zaman AVrupa'ya Çek Cumhuriyeti'ne istediği zaman gelemiyor.
Türkiye'de yatırım yapacak Çek işadamına vatandaşlık vereceğiz, bu kadar açık ve ileri söylüyoruz. Bu özgüvenimizden kaynaklanıyor. Yeterki bu adımları birbirimize güvenerek, inanarak atalım. Avrupa'nın yükselen yıldızları olan Türkiye ve Çek Cumhuriyeti'nin işbirliği için biz üzerimize düşeni hakkıyla yerine getireceğiz' diyerek sözlerini sonlandırdı.