Formula E; yani elektrikli otomobillerin Formula'sı, geçtiğimiz yılın ortalarından itibaren motor sporları dünyasının gündeminde yer etmeye başlamıştı. Ve FIA ortaya attığından beri konu sürekli yeni gelişmelerle gündemde kalmaya devam ediyor. Artık şurası kesin: 2014'ten itibaren yepyeni bir otomobil yarışı izlemeye başlayacağız. On yıllardır türlü çeşitli komplo teorileri ürettik elektrikli otomobil üretimine dair. Haksız sayılmazdık. Yeterli bilgiye sahip olmayan beynimiz insanoğlunun Mars'a araç yollayıp onu dünyadan kontrol edebilecek kudrete sahipken elektrikli otomobilde seri üretime geçememesini bir türlü anlamlandıramadı.
Dedik ki; petrolü kontrol eden, etmeye çalışan ülkelerin işi bu… Yaptırmıyorlar. Önce petrolden yeterince nemalansınlar sonra geçecekler elektrikli otomobilin seri üretimine... Konu petrol olunca insanın insana ettiğini düşündüğümüzde çok da akla aykırı bir teori gibi görünmüyor. Ama teknolojinin bugün geldiği noktada otomobil üreticilerinin bizi samimiyetle inandırdıkları bazı gerçekler var. Biraz onlardan bahsedelim. Bir kere artık otomobil firmaları nispeten ufak çaplı da olsa elektrikli otomobilin seri üretimine geçti. İşin bu kısmı başarılalı bayağı bir zaman oluyor. Ama hâlâ aşılamamış bazı negatif noktalar var. Bir kere artık otomobil deneyimimizde konfor fena halde ön planda. İçten yanmalı motora sahip araçlarda her geçen gün artan konfor ve güvenlik deneyiminden ödün vermemiz mümkün değil. Aynı lüksü elbette ki elektrikli araçlardan da bekliyoruz. Ve bu lükslerin tamamı araçları daha ağır hale getiriyor. Klasik otomobilde motorun kendisini mümkün mertebe hafifleştirip gücünü de artırdığımızda bu sorunun üstünden gelmeyi başarıyoruz. Ama zaten ağır akülere sahip olan elektrikli otomobilde bir de bu konforun tamamını kullanmaya kalkınca araç iyice hantallaşıyor. Bunun yanı sıra o aküler ağır oldukları kadar uzun menzil vaat etmiyorlar. Yani iki şarj arasında aracın bize sunduğu menzil (içten yanmalı motorlarda bir depoyla kat edilen mesafeye denk düşen kavram olarak düşünmek mümkün) tatmin edici değil. Ve negatif hanesine yazılan tüm bu maddelere bir de bu üretimin alıştığımız fiyatlardan pahalıya çıktığı gerçeğini de eklememiz gerekiyor. Elektrikli otomobilin seri üretimiyle ilgili gerçekler bu şekilde…
Yani elektrikli otomobilin bir imaj sorunu var. Ağır, menzili kısa ve pahalı… Oysa otomobil firmaları artık bu imajda vurgulanan negatiflerin üstesinden gelecek çözümler üretmeye başladılar. Nissan Leaf, Ford Focus Electric, bu anlamda gayet başarılı örnekler olarak öne çıkıyor. Sadece elektrikli otomobil üreten çok başarılı firmalar da peydahlanmaya başladı. Bunun anlamı net; seri üretim elektrikli otomobiller bu
negatif durumu değiştirmeye başladılar, problemler bir bir aşılıyor. Sırada aşılması gereken son sorun kaldı; imaj… İşte tam da bu noktada motor sporları devreye giriyor.
Motor gürültüsü yok
FIA elektrikli otomobiller arası yarışı geçtiğimiz yılın ikinci yarısında gündeme getirmişti. Formula E olarak tanıtılan bu yarış fikri aslında tamamen son tüketicinin elektrikli otomobil algısını değiştirmek üzere ortaya atıldı. Elektrikli otomobil sadece çevre dostu motor vaat etmeyebilirdi. Çekici olabilir, hayal gücünüzü harekete geçirebilirdi. 0'dan 100'e üç saniyede çıkabilir, 300km/h gibi süratlerin üzerini zorlayabilirdi. Ve bunu şehrin içinde, gözünüzün önünde yapardı. Formula E bu çerçevede planlandı. 2014 yılından itibaren yarış takvimine eklenecek olan Formula
E için Formula E Holding CEO'su Alejandro Agag geçtiğimiz haftalarda bir açıklama yaparak yarış takviminde yer almak isteyen iki Formula 1 takımıyla temas halinde olduklarını söyledi. Agag aynı zamanda Indycar ve Nascar'dan takımlarla da görüşmeler yaptıklarını ve bazı Formula 1 pilotlarını da Formula E araçlarının sürücü koltuklarında görebileceğimizi de ekledi. Formula 1'de yarışan takımların Formula E takviminde
yer alma çabaları da son derece mantıklı görünüyor zira F1 takımları yarışa yıllık olarak ortalama 190 milyon dolar harcarken Formula E için bu meblağ 5 milyona kadar düşüyor. Yani çok ucuza temiz, sessiz, güvenli, hızlı bir imajla firmanın seri elektrikli otomobil üretimine destek vermek mümkün. Formula E'de yarışacak otomobillerin motorlarının üretimi için McLaren'le anlaşılmış durumda. Yeni kurulan Spark Racing Technology (SRT) firmasına da 42 otomobil sipariş edildi.
Formula E'de 10 takımın yarışması planlanıyor. Her takımın 4'er arabası olacak, bir araç resmi test aracı bir araç da çarpışma testleri için sipariş edildi. Formula E tamamı şehir içinde yapılacak yarışlardan oluşacak. Şu anda iki şehir netleşmiş durumda: Rio de Janeiro ve Roma… Bu iki şehir ve bundan sonra netleşecek olan diğer şehir sakinlerini Formula E'yle birlik te çok farklı bir yarış izleme deneyimi yaşayacak. Zira bu yarışlarda çok yüksek desibellerde motor sesleri duymayacağız. Bir motor gürültüsü olmadan 300 kilometreyle Coliseum'un önünden geçecek
araçları izlemenin bütün dünya için hem yeni hem de heyecan verici bir deneyim olacağı kesin.
En kârlı takım Real Madrid
Delloitte dünyanın geçtiğimiz yıl içerisinde en çok kâr üreten futbol kulüplerini açıkladı. İlk iki sıra tanıdıklardan oluşuyor; Real Madrid (512,5 milyon euro) ve Barcelona (483 milyon euro). Onları Manchester United (395,9 milyon euro) ve Bayern Münih (368,4 milyon euro) izliyor. Listede Manchester City ve Borissia Dortmund'un beşer sıra yükselerek yedi ve 12'inci sıralara çıkmış olmaları dikkat çekerken Galatasaray (94,1 milyon euro) 30'uncu sırayla listede kendine en yukarıda yer bulan Türk takımı…
US Open'ı bekleyen tehlike
Dördüncü ve son Grand Slam turnuvası olan US Open'ı bekleyen ciddi bir tehlike olduğu iddiaları spor çevrelerinde yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Ağustos ayı sonunda gerçekleştirilecek olan turnuvayı tek erkeklerde mücadele edecek olan bazı önemli isimlerin boykot edebileceği söyleniyor. Sebepse tamamen duygusal… Potansiyel boykotçuların US Open'ın ödül havuzunda deklare edilen meblağları yetersiz buldukları ve bu sebeple turnuvaya katılmayacakları yönündeki dedikodular ciddiye alınacak boyutlara ulaştı. Aynı zamanda turnuva finalinin pazartesi günü oynanacağının açıklanmış olmasının da bu boykot kararında etkili olabileceği konusu da yine konuşulanlar arasında…