ANKA Ajansı'ndan alınan bilgiye göre Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanlığı'nın düzenlediği Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, son dönemde ekonomide yaşanan iyileşmelerden bahsetti. Enflasyonun düşmesinin, istikrarın ve güvenin tesis edilmesinin ardından durumu muhafaza etmek için de daha büyük mücadeleyi gerektirdiğini ifade eden Erdoğan, "Makro sorunlarımızı büyük ölçüde çözdük ya da çözüm yoluna koyduk. Bizim bu aşamadan sonra mikro sorunların üzerine gitmemiz çok daha kararlı, çok daha cesur, çok daha hassas bir mücadele yürütmemiz gerekiyor" dedi. Erdoğan, süreci iğneyle kuyu kazar gibi devam ettireceklerini, rehavet içinde olamayacaklarını belirtti ve son 10 yılda yapılan hizmetleri anlattı. "Biz yol sorununu çözerek aslında sadece ulaşımı kolaylaştırmakla kalmıyoruz. Şehirlerimizin kapılarını diğer bölgelerimize ve dünyaya açıyoruz" diyen Erdoğan, o yollardan yatırımcının, turistin gelmesini, şehirlerin içlerini cazip, yaşanabilir, güvenli hale getirecek olanların valiler olduğunu kaydetti. Bu konudaki sorumluluğun bir yandan da belediyelerde olduğunu, bunun koordinasyonunun valiler tarafından yapılması gerektiğini kaydeden Erdoğan, mikro sorunların da ihmal edilmemesi gerektiğini, "büyük devlet" olmanın ayrıntılarla ilgilenmeyi gerektirdiğini ifade etti.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bizim ne hükümet, valiler, belediye başkanları olarak şehirlerimizde yaşayan kardeşlerimize "Size yol, hastane, okul yaptık daha ne istiyorsunuz?' deme hakkımız yok ve olamaz. Bunu deme hakkına ve haddine sahip değiliz. Tam tersine bizim medeniyetimizin bu noktadaki ilkesi son derece açıktır: Dicle'nin kenarında bir koyunu kurt kapsa bunun hesabı bizim üzerimizdedir."
Geçmişte daha büyük sorunlarla uğraşılırken, detaylarla yeterince eğilmenin mümkün olmadığını, bugün ise durumun değiştiğini anlatan Erdoğan, "Şimdi "Nasıl yaparız da dünyadan Türkiye'ye beyin göçünü daha artırabiliriz?' diye bir meselemiz var. 81 vilayetteki her üniversitenin, her rektörün böyle bir vizyonunun olması, her valimizin de böyle bir vizyonu taşıması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin turizm gelirindeki artışı, ulaşımda gelişme ve kültürel zenginliklerdeki artışa bağlayan Erdoğan, "Göreve geldiğimizde turizmin basit bir tanımı vardı, güneşti, kumdu, denizdi. Artık böyle bir turizm anlayışı yok. Dünya ve gelişmiş ülkeler nasıl bakıyorsa şimdi buna böyle bakan bir Türkiye var" dedi. Erdoğan, şehrinde hiç turist görmemiş illerin dahi bugün artık nasıl turist çekebileceği yönünde çalışması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin 81 ilinin de dünyada eşi benzeri olmayan bir potansiyeli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Rekabetin bu kadar zorlaştığı, bu kadar hassas dengede ilerlediği günümüzün dünyasında hiçbir ilimizin valisi sadece idareci olarak, sadece devletin oradaki temsilcisi olarak kalmaz" diyen Erdoğan, valilerin turizm elçisi, eğitim gönüllüsü, fahri yatırım ajansı üyesi gibi çalışması gerektiğini kaydetti.
Valilerin günlük bürokratik işlemlerden sıyrılarak, "şehre vizyon katmak" için her alanda öncü olması gerektiğini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Benim siz değerli valilerimden en önemli isteğim ne biliyor musunuz? Değerli arkadaşlarım, sıradancılığı bırakacağız, protokol valiliği yapmayacağız. Biz, tam manasıyla halktan biri gibi olacağız ve halk bizi gördüğü zaman kendini bulacak."
Çalışmanın başarıyı getireceğini "Çalışan insan, tekeden bile süt çıkartır" sözleriyle ifade eden Erdoğan, "Bize, olmazları anlatan insanlar çok olacaktır, 'Bu başarılamaz, bu yapılamaz, bu olmaz' diyenler çok olacaktır. Biz, bir tane olur' görebiliyorsak, inanın bu yeter. Bunun arkasına düşüp bütün olmazları olur yapabiliriz, bu güce, bu iradeye sahibiz. Atalarımızın güzel bir ifadesi var ya, "Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz' bunu yakalayacağız" dedi.
Valilerin şehirlere "gerçekleşmesi mümkün bir hayal sunabilmesi" gerektiğini kaydeden Erdoğan, hedefler konularak gelecek kuşakların kucaklayacağı bir sürecin tohumlarının ekilmesinin önemine işaret etti. İktidarları döneminde ekonomide yaşanan gelişmeleri anlatan Erdoğan, "Tarihteki büyük liderlerin, önderlerin, tarihi değiştirmiş şahsiyetlerin hayatlarına bakın. Her birinin toplumda bir dönem istiskale uğradığını, kendilerinin alçak veya düşük seviyelere indirildiğini, kendileriyle istihza edildiğini, alay edildiğini görürsünüz. Onların hedeflerinin küçümsendiğini görürsünüz, onların hayallerinin aşağılandığını görürsünüz, onların projeleriyle alay edildiğini görürsünüz. Ama dikkat edin o şahsiyetler inançla yürümüş, doğru bildikleri yolda azimle ilerlemiş ve kendileriyle ilgili tüm ön yargıları, tüm alayları, tüm küçümsemeleri boşa çıkarmışlardır" diye konuştu.
İktidarları süresince bu tür alay ve istihzaları çok yaşadıklarını, projeleriyle alay edildiğini kaydeden Erdoğan, "Biz, dünya ekonomik krizi yaşarken "Bizi teğet geçecek' dediğimizde bu işi çok iyi bildiğini iddia edenlerin hepsi dalga geçtiler. Sonra da bunun teğet değil, evelallah bize uğramadığını da görünce kalkıp hiç birisi herhangi bir şey söyleyemedi. Biz, "6 sıfır atacağız' dediğimiz zaman, hatırlayın o günleri dediler ki "enflasyon patlar.' Enflasyon patlamadı, çatladı. Hatta "Taksim'e çıkıp anırırım' diyen oldu, bunlar da köşe yazarıydı. Ne oldu? Anıramadılar. Niye? Çünkü bu iş biraz da karakter meselesidir, kimlik meselesidir" dedi. Bazı köşe yazarlarının bilerek değil, belden aşağı vurarak yazdığını kaydeden Erdoğan, Türkiye'de gerçekleşen iyileşmeyi hazmedemeyenlerin olduğunu belirtti. Bir dönem "Türk Lirası'nın dünya paraları karşısında değeri yok' diyenler olmasına karşılık, artık Türk Lirasıyla uluslararası camiada alışveriş yapıldığını anlattı. Erdoğan, "İthalat ve ihracatta karşılıklı olarak yaptığımız parasal anlaşmalar var. Rusya gibi bir ülkeyle şu anda biz bu tür alışverişi yapabiliyoruz. İş bu noktaya geldi" dedi.