Marc Hooper'ın Guardian'da yayınlanan " Kim demiş baskı ölüyor" adlı makalesi medyayı epey meşgul etmişti. Kimileri baskının ölmediğini savunurken kimileri de dijitalin her şeyin önüne geçeceğini savundu.
Març Hooper makelesinde baskının ölmediğini aksine Google, asos.com, netaporter.com gibi sitelerin kitapçıklar bastırdığını, kaliteli ve kalıcı olmak isteyen firmaların bu yönde hareket edeceklerini dile getirmişti.
Peki ülkemizde durum ne? Okuma alışkanlıkları kökten etkileyen dijitale geçiş ile ilgili kim ne düşünüyor. aktuel.com.tr olarak konuyu taraflarıyla masaya yatırmaya devam ediyoruz. Bu defa sorularımızı Serdar Turgut cevapladı.
Serdar Turgut
Yazılı basın sonunun gelmesi mümkün değil
Bu dünyada düşünce üretmenin düşünceyi derinlemesine okumayı isteyenler oldukça yazılı basının sonu gelmesi katiyen mümkün değildir. Kelime dağarcığı 100 kelimeyi aşmayan 140 karakterle sınırlı mesajlar attığında kendini yazar gibi hisseden kuşağın hâkim olduğu dünyada böyle bir şeyin tartışılması belki şaşırtıcı değildir. Ama ne televizyon ne de internet bir konuyu ele alıp giriş-geliştirme- sentez/sonuç aşamalarından geçerek aktarma gücüne ve sabrına sahip değildir. Bunu bir tek yazılı basın yapabilir.
Bu nedenle anlık haber alma ihtiyacı diğer medya tarafından karşılanırken yazılı basın bu haberleri derinleştirme anlamlandırma işini yürütecektir. Buna ihtiyaç duyan inanlar var oldukça -ki daima olacaktır- yazılıbasın dimdik atakta kalacaktır, işin ekonomik boyutu daha karmaşık gayet tabii ki, bundan pek anlamam.
Şuna inanıyorum toplumun aydınlatılmasına önem veren burjuvalar, medya patronları oldukça, olabildikçe onlar 21'inci yüzyılın kahramanları olarak bu işin sürdürülmesine imkan vereceklerdir diye inanıyorum. Şunu da söyleyeyim ben iyi yönetilen bir gazetenin kar etme şansının olduğuna hala daha inanlardanım.