Reklamverinin koruduğu medya düzeni tartışmasını Sabah Ekonomi Müdürü Oğuz Karamuk, aktuel.com.tr için yorumladı.
Tartışma aslında yeni değil ancak Mustafa Karaalioğlu'nun "Reklam bütçeleriyle korunan eski medya düzeni" başlıklı yazısıyla yeniden alevlendi. Medya "reklamın adaletsiz dağılımı"nı masaya yatırdı.
Karaalioğlu yazısında ülkenin güçlü reklamverenlerinin tiraj ve reyting paylaşımını görmezden gelerek geleneksek medyayı koruduklarını iddia etti. Bu tezin ardından gelişen tartışmaya hemen ertesi gün Emre Aköz dahil oldu. Aköz köşesinde reklamın veriliş amacının tüketiciye ulaşmak olduğunu ve reklam verenin kendi tüketicisinin takip ettiği mecraya yöneldiğini yazdı.
Tartışma burada kalmadı Elif Çakır ve Mehmet Ocaktan da reklamın adaletsiz dağıldığını belirten yazılar kaleme aldılar. Elif Çakır reklam verenin kendi ideolojisindeki medyayı destekleyerek "sınıf bilinci" yaratma amacında olduğu söyledi.
Mehmet Ocaktan ise yaklaşık 30 büyük şirketin demokratik ve değişimci medyayı görmezden gelerek eski medya düzenini ihya ettiğini söylüyordu. aktuel.com.tr medyada yaşanan bu polemiği büyüteç altına aldı.
Reklam veren ile medya arasında nasıl bir bağ olduğunu ve tartışmanın eksenini nelerin belirlediğini Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Oğuz Karamuk'a sorduk. İşte cevabı:
"Gördüklerimiz ve yaşadıklarımız medyada reklam pastasının çok adil olmadığını gösteriyor. Ama bu yeni bir konu değil, durum baştan beri böyleydi. Önceden AK Parti'nin medya yöneticileri yaşananlara isyan etmezdi. Açıkçası durumu kabul etmişlerdi. Gazetecilik ilgi çekici gelince ortalık ayağa kalktı, isyan çıktı. Oysa reklam pastasındaki dağılım baştan beri böyleydi ve kimsenin sesi çıkmıyordu. Elit sermaye sınıfının kuruluşuna bakarsanız Cumhuriyetle aynı döneme denk düştüğünü görürsünüz. Hemen hepsi CHP'nin "milli zengin" yaratma hamlesiyle ortaya çıkmıştır."
"AK Parti kendi zenginlerini yaratamadı"
Şimdi CHP'nin milli zenginleri işleri eskisi gibi olsun istiyor. AK Parti medyası bile yapıyor bunu. Oysa bu uluslar arası anlamda sahtekârlığa giriyor. Biz Sabah gazetesinde kredi kartı faizlerinin yüksek olduğunu söylüyoruz, eski medya yüksek faiz iyidir şeklinde savunma yapıyor. Reklamvereni desteleyen bu savunma sahtekârlıktır. Reklamverenin baskısının büyük medyaya işlemesi normal. AK Parti'nin soygun düzenine hizmet eden medya çıkartamaması da normal. Çünkü Ak Parti kendi zenginlerini yaratmadı. Sonuç olarak pratikte bunların yaşanması çok doğal".
KİM NE DEDİŞTİ?
Mustafa Karaalioğlu, Star, 10 Aralık
"Reklam bütçeleriyle korunan eski medya düzeni"
"...Geleneksel medya; değişimi okumakta yetersiz kaldığı gibi, toplumsal gerçekliğe karşı dirence devam etmektedir." Demokrat, çok sesli ve yaratıcı medya ekolüne karşı, değişime direnen geleneksel medyanın kendilerinden olmayanı "yandaş" diye yaftaladığını ifade eden Karaalioğlu yaşanan durumdan reklam vereni de sorumlu tuttu.
Medya ve iş dünyasının güçlü bir sınıf bilinciyle hareket ettiğini söyleyen Karaalioğlu geleneksel medyayı, en çok reklam veren 30 şirket ve reklam verenleri yönlendiren reklam pazarlama şirketlerinin ayakta tuttuğunu ifade ediyordu.
"Medya eski medya değildir, tiraj ve reyting dağılımı pastası eşitlenmiştir." dedikten sonra iş dünyası değişimi kabullenecek mi yoksa bir şey olmamış gibi eski düzeni finanse etmeye devam mı edecek? diye sordu.
Emre Aköz, Sabah 11 Aralık
"Dindar medya ve reklamverenler"
Emre Aköz reklamın veriliş amacının tüketiciye ulaşmak olduğunu ve reklam verenin kendi tüketicisi hangi mecrayı takip ediyorsa o mecraya yönelmesinin normal olduğunu söyleyerek konuyu kaynağına taşıdı.
"Mustafa Karaalioğlu'nun Batılı-laikçi kişiler tarafından yönetilen şirket ve ajansların, muhafazakardindar kişilerce yönetilen medyaya (TV, gazete, dergi vs.) hat ettikleri reklamı vermediklerini söylüyor" diye girip reklam verenin uygun tüketiciye göre hareket ettiğini belirtti. "Benim mecramda uygun tüketici var ama reklam vermiyorlar" demek… Kapitalistlerin, "kar" gelecek yerden tavuğu esirgediklerini iddia etmektir ki benim buna inanmam zor…" diyen Aköz yazısını şöyle bitiriyordu: "Not: Bu konu ilgi görürse devam ederiz. Söyleyecek çok söz var…"
Elif Çakır; Star, 16 aralık
"Kurt yapmaz bu reklam taksimi"
Medyanın bir zihniyet tartışması yaşadığını, Türkiye değişirken geleneksel medyanın statükoyu devam ettirdiğini söyleyen Çakır, "Bazı TV kanallarının reyting ve reklam sürelerinin aynı olmasına rağmen bu fark nasıl oluşuyor" sorusunu ortaya attı.
Elif Çakır reklamvereni suçlarken şu ifadeyi kullandı "Buradaki adaletsizliğin altında yatan sebep 'elden ve açıktan' bu medya kuruluşunu destekleyemeyeceklerinden dolayı uydurdukları 'A-B-C' gruplamaları altında kendi ideolojisindeki ve etkili olarak düşündükleri sesleri duyurabilecekleri medyayı 'reklam' adı altında 'sınıf bilinciyle' finanse etmeye devam ediyorlar."
Yıllık 3,5 - 4 milyar dolar olan reklam pastasından medyanın yüzde 35'ine sahip olan Doğan Medyanın payı yüzde 65 diyerek bu rakamı ilginç olarak nitelendiren Çakır yazısını "Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa..." diyerek bitiriyordu.
Mehmet Ocaktan, Star, 17 aralık
"Reklamın kaymaklısını Silivri'ye çiçek atanlar alıyor"
"Yeni Türkiye'de servetlerine servet katan, ancak reklam bütçelerinin neredeyse tamamını 'vesayet medyası'na aktaran büyük şirketler, maalesef eski Türkiye'deki medya düzenine yatırım yapmaktadır" diyen Ocaktan meselenin ekonomik boyutundan çok siyasi boyutunu öne çıkarıyordu.
"… Türkiye'de reklam veren yaklaşık 30 büyük şirketin ve reklam şirketlerinin, demokratik ve değişimci medyayı görmezden gelerek adaletsiz bir reklam paylaşımı ile besleyip büyüttüğü ve ihya ettiği eski medya düzeni, Silivri'de dersine iyi çalışıyor ve patronların övgüsünü hak ediyor. Türkiye'deki değişimi anlamakta zorluk çekenler varsa, bir kez daha hatırlatalım. Vesayet düzeni sona erdi, devlet içindeki çeteci anlayışın temsilcisi olan Ergenekon Silivri'de yargılanıyor. Eğer iş dünyamızın temsilcisi olan büyük şirketler, hala Silivri'ye çiçek göndermeye devam eden medyanın söylediklerine inanıyorsa, büyük bir yanılgı içinde demektir. Bizden hatırlatması..." diyen Ocaktan reklamda aslan payının nereye gittiğine dair adres veriyordu.