Tarihi, mutfağı, insanı… Hatay, her yönüyle mutlaka keşfedilmesi hatta birden daha fazla kez ziyaret edilmesi gereken bir şehir. Dinlerin ve dillerin bir arada yaşadığı çok önemli bir merkez burası. Ayrıca bu çeşitlilik sanattan mutfağa kadar farklı alanlara yansımış.
Hatay'ın her bir köşesinde farklı bir eser, tarih ve lezzet karşınıza çıkıyor. Daha uçaktayken Amik Ovası sizi büyülemeyi başarıyor. Hatay'ı gezmeye mozaikleriyle ünlü Arkeoloji Müzesi'nden başlamak gerekiyor. Antakya Cam Müzesi de görülmesi gereken yerler listesinde baş sıralarda yerini alıyor. Burada eski üfleme usulü yapılan cam koleksiyonunu görebilirsiniz. Gözyaşı kapları, eski parfüm şişeleri ve hatta zemzem suyu şişeleri gibi farklı cam objeler sergileniyor. Saint Pierre Kilisesi, Habib-i Neccar Camisi, bir Ermeni köyü olan Vakıflı Köyü… Hepsi mutlaka görülmeli.
Vakıflı Köyü'ne kadar gitmişken de mutlaka ev yapımı likör, reçel, şarap, oya ve ipek işler alınmalı. Ama alışveriş için istikamet Antakya Merkez'deki Uzun Çarşı olmalı. Buradan neler mi almalı? Kalem kağıdı hazırlayın, çünkü liste kabarık. Nar ekşisi, kırma zeytin, dil peyniri, örgü peynir, baharatlı çökelek olan sörkü, biber salçası, domates salçası, Samandağ ipeği, baklava, künefe… Uzun Çarşı'da alışverişi de tamamladıktan sonra sıra ziyafete geliyor.
Oldukça zengin bir mutfağı var Hatay'ın. Burada kilo almadan dönmek neredeyse imkansız. Katıklı ekmek, kaytaz böreği, künefe, içli köfte, kısır… Yemekleri say say bitmiyor. Birkaç adres işaret etmek gerekirse, Suveyka'nın vişneli kebabı, Sultan Sofrası'nın ev yemekleri, Antakya'daki Çınar Altı Künefe'nin künefesi… Hepsi mükemmel… Bu arada Hatay'a kadar gelmişken Bıçakçı Naim'e de uğrayın. İlginç ürünleri var. İyi bir hediyelik olabilir.
Burcu Aldinç