İşte "Başbakana posta koyan yazı" başlığıyla yayınlanan o yazı...
BAŞBAKANA POSTA KOYAN YAZI
Yieeeyt! Hüooop! Olmadı başbakan!
Vallahi Altan ailesi gibi girdim lafa...
Ahmet, Mehmet, Kerem, Sanem, Hasan, Hüseyin, Ayşe, Fatma, daha kaç tane Altan varsa hepsi ailece sözbirliği ettiler ya, yazıları aynı mutfaktan... Pederi hapşırırsa kerimesi yestehliyor...
Olmadı başbakan, imam kökenli olabilirsin ama Nişantaşı kahvehanelerinde Espresso içeceksin. Yok öyle cezvede köpürtülmüş Osmanlı kahvesi, ne kadar banal...
Hani yaşın müsait olsa kadın kız da var oralarda...
Şimdi böylesi makbul. Nasıl halkımız "Müslüman'ın sonradan olanını" tercih ederse, İstanbul burjuva sınıfı da Müslüman'ın "Nişantaşı ya da Etiler görmüşünü" sever.
Eski köye yeni icat çıkarıyorsun...
Hem RayBan gözlük takıyorsun hem de halktan biri gibi davranıyorsun. Üstelik halkın ağzıyla konuşuyorsun.
Devrim yapıyorsun.
Devrim diyorsan Atatürk devrimi yapacaksın, eşinin başını açacaksın. Başka devrim mi görülmüş?
Başını "halk kadını" örter, sen artık sınıf değiştirdin, unutuyorsun.
Senden nefret ederler başbakan.
İşte Profesör Süleyman Yaşar zikrediyor, Profesör Kemal Karpat demiş ki, "Erdoğan'a yöneltilen eleştirilerin kaynağı, Erdoğan'ın sınıf değiştirerek yeni üst idareci sınıfa girerken, o sınıfın kültürünü, felsefesini ve davranışlarını kabullenerek o sınıfın savunucusuna dönüşmemesidir."
Affetmezler bunu başbakan.
Niçin halkının değerlerini halkınla paylaşmakta ısrar ediyorsun? Niçin halk olmaktan vazgeçmiyorsun, niçin halk gibi davranıyorsun?
Üstelik bir de "yeni burjuvazi" çıkardın piyasaya, İstanbul sermayesinin tekerine çomak sokuyor...
Bayilik yapan köylü şimdi fabrikatör kesildi de ihracata girişti, İstanbul bunu hoşgörür mü?
Sana sağcı diyorlar, sen de bildiğimiz sağcı gibi davran başbakan, halkı zenginleştirmek, eğitim ve refah düzeyini yükseltmek senin neyine?
Madem sınıf değiştirecektin, şanlı ordumuzu kendine örnek alsaydın başbakan... Bak, yoksul köylü çocuğu kapağı askeri okula atınca nasıl halkla olan bağını göbekten kesip koparıyor da lojmanlarda, mahfellerde, kamplarda yaşamaya başlıyor?... Ve de nasıl "yanlış yapmaz" hale geliyor, Ankaralı Ayten Hanım'ın deyimiyle...
Altan ailesi sana "Ankaralı oldu" diyor, bir türlü olamadın başbakan.
Bak beni mahkemeye vermeye falan kalkma, vallahi AİHM'ye giderim haa!
Fransızca da bilirim, ona göre.
Daha istiridye yemeyi öğrenememişsin, bir de kalkmış başbakanlık ediyorsun.
En iyisi sen git de Kılıçdaroğlu gelsin.
O da kuru fasulya pilav yer ama Atatürkçü'dür. Öyle "halk devrimi" yapmaya falan da kalkmaz. İstanbul sermayesi de rahat bir nefes alır.
Oyunu kime vereceğini bilmeyen cahil halk, kalkmış bir de devrim yapıyor... Biz size izin verdik mi devrim yapasınız diye? Önce bir eğitim görün bakalım. Ressamlar heykeltıraşlar otuz yıl kadar sizi eğitsinler, sonra oy hakkı bile veririz, söz.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2012/12/07/basbakana-posta-koyan-yazi