Kıbrıs, II. Selim zamanında 1571 yılında Venediklilerden alınır. Yüzyıllar sonra Ruslarla Osmanlılar arasında yaşanan gerilim sonucu İngilizler Osmanlı'ya yardım etme bahanesiyle Kıbrıs'ı üs edinir. II. Abdülhamid döneminde yapılan savunma anlaşmasıyla adada İngiliz dönemi başlar. İngilizler adadaki Rumları destekler. Yunanistan'ın bağımsızlığını ilan etmesiyle Rum çocuklarına milliyetçilik aşılanır. Yunan bayrağının yaygınlık kazanmasından rahatsız olmayan İngiltere "Vali Konağı Baskını"yla sarsılır. Adanın tamamen Rum yönetimine geçmesi ve Yunanistan'a ilhakı için mücadele devam eder. Makarios ve Yunanistan anlaşarak Albay Grivas'ı adaya göndererek EOKA'yı (Kıbrıslıların Millî Mücadele Örgütü) kurar. İlk bomba 1 Nisan 1955'te patlar. Amaç İngilizleri yendikten sonra Türk varlığına son vermektir. Kıbrıs Türkleri de direniş örgütleri kurmaya başlar. Fakat bu sistemli bir yapı değildir. Bunun üzerine Türkiye ile irtibata geçilir. Ve nihayetinde 1958'in yazında Genelkurmay'dan gizli görevle 15 kişi Kıbrıs'a gelir. Başlarında bulunan Binbaşı Necmettin Erce, Halk Eğitim Müfettişi; Yarbay Rıza Vuruşkan ise İş Bankası Müfettişi sıfatıyla Türk Mukavemet Teşkilatı'nı (TMT) kurar. Binlerce genç Rum saldırısına karşı TMT üyesi olur. Toprak altına silahlar gömülür. Gömülen bu silahlar sayesinde Türk Ordusu gelene kadar mukavemet gösterilir. Daha sonra BM'ye taşınan sorunla birlikte devlet kurulmak istenir, bu da başarılamayınca 15 Kasım 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti, 15 Kasım 1983'te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurulur. Bunlar Kıbrıs tarihinin bilinen tarafları. Ancak madalyonun bir de tarihe aksetmeyen yüzü var. Adadaki Türklerin yaşadığı dram Tarihçi Ali Satan ve Erdoğan Şentürk tarafından "Tanıkların Diliyle Kıbrıs Olayları, 1955-1983" adıyla kitaplaştırıldı. Rumların Türklere uyguladığı şiddet ve işkencelerin gün yüzüne çıkması açısından önemli olan bu çalışmadan ilginç anıları sizler için derledik.
"Rumlar radyolardan Türk askerini bekleyen halka 'bekledim de gelmedin' şarkısını dinletti"
(Türk Mukavemet Teşkilatı Genel Başkanı Yılmaz Bora)
"21 Aralık 1963'te Rumlar maalesef bombayı patlattı biliyorsunuz. Kanlı Noel Olayları diye tarihimize geçen bu talihsiz olay Kıbrıs'ı baştan sona kana boyadı. 11 yıl Kıbrıs Türk halkı çok büyük sıkıntılar çekti. 11 yıl 'Bekledim de gelmedin' müziğiyle, şarkılarıyla karşı karşıya kaldı ama Kıbrıs Türkü hiçbir zaman başını öne eğmedi, dik durdu. Maalesef ne acıdır ki, BM Kıbrıs'a barışı getiremedi... BM son derece aciz kaldı ve sadece seyretti.
"Rumlar hamile kadınların hastaneye gitmesine izin vermiyordu"
(Galibe Aslantürk-Atlılar Köyü Katliamı Tanığı)
"1963-64 olayları sırasında üç senelik hemşireydim ve bu hastaneye yeni gelmiştim. Rumlar, hamile olan kadınların hastaneye gelip tedavi olmalarına engel oluyorlardı. Ben de burada köydeydim. Yani izinli olarak buraya gelmiştim. Yengem hamileydi, doğum yapmak için hastaneye giderken yolda Rumlar çevirdi. Ebe olmadığım halde ona müdahale etmek zorunda kaldım. Çünkü ne doktor var, ne hemşire, hiç kimse yoktu köyde. İlkel şartlar altında doğum yaptırdım."
"Uyandığımda herkesi küvette ölü buldum"
(Növber İbrahimoğlu-Kumsal Baskını Tanığı)
"Çay içtik, sonra bir saat sürdü sürmedi Rumlar baskın yaptı. Rumca 'evka' diye bağırıyorlardı. Kapıyı kırıp eve gireceklerini anladığımız zaman 'Banyoya girelim, saklanalım' dedi binbaşının hanımı. Çocukları aldık ışığı söndürdük, küvetin içine girdik. O karanlıkta küvete mi girdi yere mi yattı hiç görmedim. Elime kurşun girdiğinde yere yığıldım. Az önce de anlattığım gibi kendime geldiğimde küvette ölü vaziyette yatar buldum herkesi."
"Bütün çoraplarımızı toplayıp Türk askerine verdik"
(Hüseyin Çiğkuşu-Mücahit-Meriç Köyü)
"Askerle buluştuk, kucaklaştık mavi gözlü askerlerle, komandolarla. 'Abi sen istirahat et. Siz artık çekilin, biz geldik. Bir şeye ihtiyacınız var mı?' dediler, kucaklaştık askerlerle 'Hayır bir ihtiyacımız yok' dedik. Kolordu burada kaldı bir gece. Askerimiz buradan koyun götürdü 14 tane, kestiler orada konakladı çocuklar o gece. Çorap kalmadı ayaklarında, potin kalmadı, topladık evlerden beşer çift, onar çift bütün çorapları, birer çorap bıraktık kendimize hepsini verdik askerlerimize."
"1.5 yaşındaki çocuğumun üzerinden 40 kurşun çıktı"
(Kamil Simtaş-Katliam Tanığı)
"Evlerimizi açtığımızda çocuklarımızdan, ailelerimizden bize kalan hatıralar ve kokularından başka hiçbir şey bulamadık. Yüce Allah'ım bizleri mağdur, mahkûm, boynu bükük kılmadı, oradaki katliam çukuru tespit olundu ve derhal yetkililere haber verdik. Koşup oraya geldiler ve katliam çukuru olduğu kanaatine varıldı ve küreklerle açtık katliam çukurunu. Orada yer yerinden oynadı... Karşımıza ilk çıkan görüntü, eşimin kucağında sımsıkı yapışmış bir şekilde duran çocuğumun o heykelimsi görüntüsüydü. Üzerinden 40 tane kurşun çıkarılan 1.5 yaşındaki çocuğum ve toprak yavaşça temizlendikçe beş tane yavrum çıktı."
Hasan Hüseyin Kemal